33✓

5.1K 495 91
                                    

Taeyong ve Taehyung, isyancıların barındığı bölgeye getirildiklerinde, Taeyong için olmasa da Taehyung için böyle bir yer çok yabancıydı.

Geniş bir taşlık alanda onlarca çadır vardı, etrafta kötü giyinimli birçok omega, alfa, beta ve çocuklar bulunuyordu.
İki omega, yan yana yürürken üzerlerinde o kadar fazla göz vardı ki..
Taeyong bağlı elleriyle zorlansa da giydiği elbiseyi çekiştirip kendisini biraz daha gizlemeye çabaladı. Taehyung ise şoktan çıkmış olsa da korkudan konuşamıyordu.

Kendi aralarında bir şeyler fısıldaşıyor, iki omegaya birer canavarlarmış gibi bakıyorlardı.
Kalabalığın içerisinden, kim olduğu belli olmayan biri tarafından atılan büyükçe bir taş Taehyung'un başına çarptığında, omega hızla elini başına götürdü ve acıyla sızlandı. Hemen ağlamaya başladığında ve yürümeyi bıraktığında, saldırıyı yapan alfalardan biri küçük omegayı omzundan itti. Utanç ve acı içindeki yürüyüşleri bittiğinde ve diğerlerinden hiçbir farkı olmayan bir çadırın önüne vardılar ve Jeno, kılıcını iki omeganın önüne siper edip onları durdurdu.
Ardından kalabalığa seslendi.

"İmparatorluğun omegası işte bu.."
Kılıcını Taeyong'un bedeninde aşağıdan yukarıya doğru gezdirdi ve boynunda durduğunda devam etti. "Küçük, mutsuz şey."

Ardından bakışlarını Taehyung'a çevirdi.
"Bu kızıl ise onun kölesi. Onu öldürmek yerine buraya getirdim, belki bizimle bir şansı olabilir. Fakat bundan emin olana kadar gözetim altında tutulacak. Bundan emin olabilirsiniz."

O sırada tüm bu olanlar yüzünden dehşete düşmüş olan Jimin, ortaya atıldı ve dikkat çekmek için yüksek sesle konuştu.
"Onunla ben ilgilenirim! Asla yanımdan ayırmam ve bize bir yanlış yapmayacağından emin olurum."
Hala başını tutan ve ağlayan kızıl saçlı omegaya özür dilercesine bakarken söyledi.

Jeno sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Omegasının bu denli yumuşak ve iyi kalpli olması bazen sorun olabiliyordu.
"Hayır Jimin, senin gibi küçük bir omega yerine güçlü bir alfa ona göz kulak olsa daha iyi."

Jimin somurttu ve kalabalığın içine geri döndü. Bunu daha sonra Jeno ile yalnızken konuşsa daha iyi bir sonuç alabilirdi. Buradaki bazı alfaların hatta diğerlerinin de ne kadar kötü olabileceğini biliyordu. Bu omegaları korumak zorundaydı. Bütün pislikleri her zaman alfalar yapardı ama sonuçlarına bu talihsiz omegalar katlanmak zorunda değildi.
İmparatorun kötü biri olmasının suçlusu, bu zavallı omega olamazdı ya. Yada onun kölesi.

~~~~~

Jungkook, Yuta'dan gelen haberi aldığında bu kadar önemli olan şeyin ne olduğunu oldukça merak etti.
Fakat sarayı ve yönetimi ona emanet ettiği için vakit kaybetmeden geri dönmek için yola çıktı.
Yerine güvendiği bir komutanı vekil olarak görevlendirmişti. Eğer kalabalık olmak yerine birkaç askeri ile yola çıkarsa kısa zamanda saraya dönebilirdi.
Seçtiği üç askerle birlikte, saraydan olduklarını belli eden giysileri değiştirip yola çıktılar.

~~~~

Yuta, telaş içinde geçirdiği bir günün ardından hem Jungkook'un dönmesini bekliyor hemde plan yapıyordu.
Görevlendirdiği adamların, saldırıyı yapan isyancıların izlerini iyi sürebilmelerini umut ediyordu.
Aksi halde yapılacak şeyler kendilerinin yararına olmak yerine, isyancıların işine yarardı. Karmaşa çıkması için Taehyung'u öldürebilirler veya fidye isteyebilirlerdi. Yine de durum bu hale gelirse onlara güvenmek aptallık olurdu.

"Efendim.. efendim!"
Hizmetçi, sesini duyurmak için defalarca tekrar ederken sonunda Yuta'nın dikkatini çekmeyi başardığnda konuştu.
"Yemeğinizi getirdim efendim. Ve şey.."
Şimdi söyleyeceği şeyin kendi beceriksizliği olduğunu düşündüğü için utanarak devam etti.
"Prens sürekli ağlamaya devam ediyor. Asla susmuyor ve bir şey yemiyor. Düşündüm de kokunuz onu sakinleştirebilir. Dün olduğu gibi"

beni yakala, tüm benliğimi içine hapset • kooktae✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin