28✓ [M]

9.9K 660 109
                                    

Önceki bölümü çok az kişi okudu.
Atlayıp buna geçmeyin.

Keyifli Okumalar 🍒

Taeyong, eskiden vaktinin çoğunu geçirdiği bahçede yalnız başına oturuyordu. Taehyung saraya geldiğinden bu yana böyle hissetmemişti. Kimsesiz ve zavallı.
Kızıl saçlı omegaya değer veriyor ve onun mutluluğundan keyif alıyordu elbet. Fakat dönüp kendisine baktığında yaşamak için bir sebep bile bulamıyordu.

Taehyung ve imparator, ailelerine yeni katılan şirin bebekleri...
Çok tatlı ve sıcak bir aileydi.
Doğumdan sonra Taehyung ile pek vakit geçiremez olmuştu, hem bebek hem imparator onu çok meşgul ediyordu. Tüm bu süreçte Taeyong'un çokça düşünme fırsatı oldu.
Ne kadar yalnız ve değersiz olduğu gibi.

Taeyong'u en çok üzen ise Jaemin gibi şirin bir bebeğe asla sahip olamayacağı gerçeğiydi. O her zaman eksik bir omega olarak kalacaktı. Gümüş saçlı omeganın kalbi yine ağrıdı. Küçük ellerinden birini göğsüne götürüp yutkundu ve bahçedeki güzel çiçeklere bakmaya devam etti.

"Çiçek, ne yapıyorsun?"
Alfanın sesini işittiğinde hızlıca arkasına döndü. Buraya ne zaman gelmişti? Gerçekten de bir hayalet kadar fark edilmez olabiliyordu.

Yuta'nın gözleri bir yakut gibi parladı ve sırıttı. Tam konuşup her zaman olduğu gibi muzip bir şeyler söyleyecekken Taeyong'un dolu gözlerini fark etti.

"Çiçek?"
Minyon omegayı kollarına almak için ilerlerken yüzündeki sırıtış silinmişti.
"Sorun ne?"

Yanan bir yumru Taeyong'un boğazını tıkadı ve konuşmasına mani oldu. Şimdi ağlamalı mıydı? Daha fazla gözyaşı gözlerinde birikti.
Yuvarlak sevimli yanaklarından akmaya başladıklarında Yuta eliyle yanağına dokundu. "Bu gözyaşlarının sorumlusu kim?"

Taeyong konuşmak yerine hıçkırıklara boğuldu. Alfa hızlıca onu kollarına aldı. "Şşş. Her ne ise gözyaşlarını haklı gösterecek kadar kötü olamaz. Lütfen, ağlama."

Yuta'nın yatıştırması gereken sözleri, ters tepiyordu. İçinden kocaman hıçkırıklar boşalıyordu. Yuta onu daha da yakınına çekti, başını çenesinin altına soktu. "Siktir ağlayan omegalar dayanamıyorum."

"Gömleğini mahvedeceğim," dedi boğuk bir sesle. Yuta'nın kollarından kurtulmaya çalışırken.

"Gömleğim umurumda değil. Çıkaracak olsaydın umursardım ama." Başını indirip şakacı bir bakış attı. "Ne dersin?"

Taeyong küçük ellerinden biriyle Yuta'nın omzuna vurdu ve güldü.
"Neden böylesin?"

Yuta sırıttı.
"Nasılım? Çok seksi öyle değil mi?"

Taeyong biraz önce hıçkırarak ağlamıyormuş gibi güldü ve Yuta'yı itti.
"Yine de teşekkür ederim."
Ne için teşekkür ediyordu? Bu kocaman sarayda onunla ilgilenen başka kimse olmadığı için mi? Çoğu zaman rahatsız edici olsa da.

Taeyong yeniden sessizleşip bakışlarını çiçeklere çevirdiğinde Yuta, omeganın güzel yüzüne bakmaya devam etti ve iç çekti.
Gümüş saçları, bembeyaz teniyle ve parlak mavi gözleriyle o kadar güzel bir uyum içerisindeydi ki. Her ne kadar soğuk görünüyor olsa da o kocaman şirin gözleri ve kıvrık dudakları ile sağlıklı bir Alfayı dizleri üzerine çöktürebilecek kadar gösterişliydi.
Uzun kirpikleri ıslanmış ve ağladığı için pembeleşmiş yanaklarına gölge yapıyordu.

"İlk kez görmüyorsun."
Taeyong söyledi ve başını çevirip Yuta'nın gözlerine baktı.

"Yanılıyorsun, seni ağlarken ilk kez görüyorum. Genelde kaşların çatılı ve somurtuyor olursun. Biliyor musun o zaman çok seksi oluyorsun Çiçek."

beni yakala, tüm benliğimi içine hapset • kooktae✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin