KAYIP

374 63 91
                                    


Artık her hafta bir bölüm atmak için çabalayacağım can içlerim🧡💛 ama günü ve saati belli değil. Yani müsait oldukça yazıp, düzenleyip paylaşmam lazım. Ama sizde beğenmeyi ihmal etmeyin olur mu? Hadi size keyifli okumalar. Sizi seviyorum 🫶🏻 kendinize çok iyi bakın 😍🤗



İnsan, yarının ona ne getireceğini bilemezmiş. O kadar plan yapar yada o kadar ayarlama yapar yine de onun değil, kaderin getirdiğinden nasiplenirmiş. Mesela kimse geleceğinin ona ne denli süprizler sunacağını tahmin bile edemez. Hayal kurarız geçmişi anarız ama geleceğe tek laf kullanamayız. Yarını olmayan bir dünya da yarınım olacakmış gibi yaşamak sahi ne denli ahmaklık. Yada küçücük dünya da elinde solunda karşılaşacağımızı bile bile nedendir bu şaşkınlığımız. Karşımda duran geçmişime acı içinde baktım. Nasıl da hüzünlüydü. Belki de özlemişti. Yada hatırladıklarıyla benden nefret de ediyor olabilir.

Peki ya ben..ben ne hissediyorum. Koskoca bir acı. Hayal kırıklığı yada kırgınlık. Ben karşımda duran çocukluğuma kırgınım. Onunla büyümüş onunla aynı sofrayı paylaşmama rağmen beni anlamıyor oluşuna şaşkınım. En çok o anlar sandım. En çok o yakamı bırakmaz sandım. Ama gördüm ki ilk bırakan o olmuş. Hemde zerre anlamadan. Neden yaptığımı sorgulamadan arkasını dönen işte o kişi benim kardeşim bildiğim kişi. Sırtım da duran bıçak yarasının eseri. O aşağılık babam olacak it onu kaçırdığın da bile ben onu aramayı hiç bırakmamışken, o beni neden bıraktı. İki sene tam tamıma iki sene onu aramadığım bir günüm geçmemişti. Ama o..o beni iki saat bile aramadı.

Nereden mi biliyorum. Arasa ne halde olduğumu görür, anlar, hisseder hiç tereddüt etmeden ölüme benimle koşardı. Peki öyle olsun ister miydim? Aslında bi yanım istese de öteki yanım bunun olmasına razı gelmezdi. Neden peki üzgün ve kırgınım ki? Zaten onlar için gitmemiş miydim. Peki sonra neden kırgınlaştım. Aslında ben benim için ölmesini değil, benim için mücadele etmesini istemiştim. Belki de annemden sonra hatta Poyraz'dan sonra ben kimsesiz kalmıştım. Evet evet kesinlikle ben annemden sonra yetim, Poyraz'dan sonra da öksüz kaldım.

"A-Ayaz bu sensin." Düşüncelerimden onun güçsüz çıkan sesiyle sıyrıldım. Şok olmuşcasına beni inceliyordu. Belli ki yıllar sonra öldüğümü falan düşünüyordu. Kim bilir belki de birileri öldü demiştir.

"Merhaba Avşin görüşmeyeli nasılsın?" Bir kere daha sendelemişti ki kendini zorda olsa durdurdu.

"Ben Avşin değilim." Çok fazla güçsüz çıkmıştı seni dediği gibi Avşin gibi değil, küçük Eylül gibiydi.

"Bakıyorum da yüklerinden kurtulmuşsun. Gerçekten de Avşin değilsin." Dudağının bi köşesi tiksintili bir halde kıvrılırken, başını sinirle sağa sola sallamıştı. Muhtemelen birazdan burun kemerini sıkacak ve uzamış saçlarını geriye doğru atacak. Çünkü o sinirlendiğin de hep bunları yapardı.

"Belli ki yüklerinden kurtulan sadece ben değilmişim. Neydi senin adın he hatırladım Atmaca"diyip burun kemerini sıkıp derin bir nefesi havaya bıraktı. Size yapacak demiştim. Onun ciğerini biliyorum.

"Haklısın" dedim alayla gülerek. "En iyi yaptığım şeydir yüklerimden kurtulmak." Tıpkı onun gibi burun kemerimi sıkıp, derin bir nefes vermiştim. Kısasa kısas yapıyordum.

"Bilirim" dedi tıpkı benim gibi alayla gülüp saçlarını geriye doğru savurarak. "Malum Pusatın oğlusun sen." Son dediği hitap canımı sıkmış kaşlarımı çatmama neden olmuştu. En sevmediğim şey o lanet olası herifle aynı kefeye konulmak. Bunun ne denli canımı yaktığını bile bile canımı yakıyordu.

"Bu iki oldu Avşin! Bu lafı üçüncü kez kullanmana izin vermem."

"Ne yaparsın" diyip elindeki silahın kabzasını iyice kavrayıp öfkeyle yüzüme doğru tuttu. "Babanın ciğerini söktüğüm gibi ciğerimimi sökersin." Başımı alayla salladım. Hala beni tanımamış olmasına mı daha fazla üzülmeliyim, yoksa onu öldüre bileceğimi düşünmesine mi?

ATMACA'NIN KIRIK KANADI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin