Bir sahne düşüyor aklıma, sanki daha dün yaşamışım gibiyim.
Bir sahne var başrolü benim ve kızların olduğu.
O öyle bir sahne ki içinde her şey var.
Nasıl bir lanetli sahne ki aradan yıllar geçse bile zihnimden atamıyorum.
Gözlerimin önüne geliyor o gün ki vahşetin sahnesi.
Yüreğimde hissediyorum verdiğim kayıpları..sanki daha yeniymiş gibi taze ve derin acısı.
Kulaklarım uğulduyor. Bu nasıl bir sahne böyle hala etrafımdaki insanların çığlıkları duyabiliyorum. Kan kokusu doluyor burnuma, ve bedenim o günkü gibi soğuk ve buz kesiyor.
Gözlerim doluyor hızla kapatıyorum ama bu seferde aldığım koku başımı döndürüyor. Tekrar gözlerimi açıp nefes almak için çabalıyorum ama bu seferde kendime lanet okuyorum. O lanetli sahne de ben başrol oldum. Geçmişimin yalan olduğunu babam denilecek orospu cocuğunun dünyanın en pislik adam olduğunu öğrendiğim sahne. Benim geçmişimi yakıp kavuran hatta geleceğimin bile içine eden kötü bir sahne. Sahi neden geçmiş bir gölge gibi peşimde. Neden kaçmak istedikçe bütün yollar geçmişime çıkıyor. Ne olmalı ölmeliyim. Ölünce bitecek mi? Ölünce herkes huzura erecek mi? Artık Ne olacaksa olmalı. Çünkü peşimde gelen geçmişimin gölgesine artık katlanamıyorum.Karşımda duran harabe depoya kaskatı olmuş bir şekilde baktım. Benden dostumu, kardeşim dediğim Poyraz'ımı alan lanet olası depo hala ölüm kokuyordu. Gözlerim dolarken adımlarımı zoraki de olsa attım. Boyası dökülmüş kapısı yüreğim gibi enkaz halindeydi. O gün ne çok şeye şahit olmuştuk. Ellerimin titreye titreye hafif aralık olan kapıyı açıp içeriye doğru adımladım. İçerisi oluşan boğuk küf konusuna karışmış geçmişin izleriyle doluydu. Adımlarım güçsüz ama benden bağımsız bir halde ezbere bildiği yolu arşınladım. Karanlık olan deponun içini aydınlatmak için elimi duvarda olan ışık düğmesine götürdüm. Zihnim çoktan o günü net ve net aydınlanmış bir halde yaşıyordu. 9 yıl geçmesine rağmen hala sahne aynı. Çember olmuş sandalyeler o gününün tüm detayına sahip. Sadece Oyuncular eksik onları da benim zihnim tüm çıplaklığıyla yerlerine koymuştu.
Önce Poyraz'ı oturtum, o eski yıkık sandalyenin üstüne. Bana bakan ela harelerin de huzur vardı. Kalbinin üstünden sızan kan yere yavaşça damlıyor, hatta ufak bir kan birikintisi bile oluşmuştu. Sonra zihnim bir yan sandalye de olan Zeynep'i yerine yerleştiriyor. Etrafında elektrik kabloları onun beyaz tenine dokundukça deli gibi çırpınıyor. Çığlıkları duyuyorum. Ciğeri sökülürcesine ciğerimi sökercesine. Tam yanında olan Murat'ın babam olacak kişiye yalvarışına şahit oluyorum. Hemen yanında olan Emre de "yapma" diyerek babama yalvarıyor. Sonra Elif'i yerlleştiriyorum tam yanımdaki sandalyeye. Öylece bir öne bir arkaya sallanıp duruyor. Dilinde "ben size demiştim" lafından başka bir söz dökülmüyor. Haklılıkla bakıyorum hala gözümde canlanan sahneye. O kadar çok demişti ki Elif inanamayarak bütün vahşetinin mimarı olmuştum. Sonra Eylül'ün çığlığı yankılanıyor. Karnında Mavi. Babamın ona vurmasıyla yere düşüyor. Sonra birileri gelip onu bizden alıyor. Gitme Eylül diye bağırıyorum. Ölme sakın desemde kelimeler kifayetsiz kalıyor. Her şey burada bitmiyor. Babamın pis gülüşleri gelen polisler ve kararan gözler. O gün orada aslında iki değil üç cenaze çıkmalıydı. O gün orada bende ölmeliydim.
"Atmaca" diyen sesle geçmişin gölgesinden biraz olsun sıyrılıyorum. Buraya nasıl gelmiştim. Asıl soru o günün izlerini taşıyan bu çemberin tam ortasında Mithat'ın işi ne? Burayı ve geçmişimi nereden biliyor? Anlamsız sorularla yürüyüp Mithat'ın tam karşısında durdum. Ağzı yüzü dağılmış kırık dökük bir sandalyeye bağlı bir şekilde. Şaşkınım çünkü burada olacağını beklemiyordum.
"Vay, vay, vay Mithat efendi demek buradasın? Ama bu hiç olmadı. Seni ben dövecektim."
"Saçmala Atmaca! Çabuk kurtar beni buradan. Ben bişey yapmadım." Bir de emir veriyor göt herif.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATMACA'NIN KIRIK KANADI
Misterio / SuspensoBazı gidişler yürek kanatır..ben onu gönül tahtıma oturtmuşken o beni hiç ummadığım zamanda terk etti. Evet bazı gidişler yürek kanatır.. o gitti giderken de beni cehennemin ortasına terk etti. Zeynep Akay iki erkek tarafından büyük bir cehennemin...