bulutların ardinda özel bölüm

16 1 0
                                    


                                                                   BULUTLARIN ARDINDA

         Tozlanmış aynayı eliyle sildi, parmaklarıyla saçına şekil verdi. Annesi oğlunu gururla izliyordu oturduğu yerden. Askıda ki siyah yeleği giydi, yüzünü buruşturup çıkarmaya yeltenmişti ki annesi:

        -Akşamları serin olur oğlum, çıkarma yeleğini. Çok da geç saatlere kadar kalma yarın sabah tarladaki odunları taşıyacağız, arkadaşlarına da söyle yardıma gelirlerse çok iyi olur.

Yusuf gülümseyerek annesinin yanına gitti ve  ona sarılıp öptü.

       -Canım annem, sen beni merak etme, eve erkenden gelirim. Arkadaşlarımın haberi var yarın onlarda gelecek.

       Annesinin içini rahatlatan Yusuf, arkadaşlarıyla buluşmak için köy meydanın gitti. Arkadaşları çoktan meydanda toplanmışlar, onu bekliyorlardı.

      -Yusuf sanırım sen gideceğimiz yeri karıştırdın, düğüne değil çalışmaya gidiyoruz. Damat gibi neden giyindin ki?

      Arkadaşlarının onunla dalga geçmesiyle utanmış yüzü pespembe olmuştu.

       - Şemsi işine bak!

      Bir süre meydanda birbirine dalaşan gençler, işe geç kalıp Rasim Ağa'yı kızdırmak istemediler ve zaman kazanmak için koşmaya karar verdiler.

      Sıcaklar iyice bastırmış her yeri kasıp kavuruyordu, ekinler erkenden olgunlaşmış bir an önce hasat edilmesi gerekiyordu. Köy halkı yardımlaşarak her gün birinin tarlasından hasati kaldırıyorlardı. O gün de Rasim Bey'in tarlasındaki mısırlar toplanmıştı ve köyün gençleri akşamdan  toplanıp  mısırları ayıklayacaklardı.

     Yusuf ve arkadaşları Rasim Bey'in evine vardıklarında herkes çoktan toplanmış, işe başlamak için hazırlanıyordu. Asmanın altına büyük bir branda serilmiş üstüne mısırlar yığılmıştı. Avlunun diğer köşesinde ayıklanmış mısırları serecekleri branda serilmisti.Bu gece uzun ve yorucu geçeceğe benziyor.

  Evin üst katındaki balkonda Meryem Hanim ve bir kaç genç kız gözleme pişirmeye hazırlanıyorlardı. Diğer kızlar işe çoktan işe başlamış mısırları soyup sepetleri doldurmaya başlamıştı. Rasim Bey karısının yaptığı gözlemeyi yerken bir yandan da balkondan herkese iş yağdırıyordu:

    -Kızlar bazılarını öğütmek için ayırın birazda saçaklarından örüp asalım,  işe başlamadan önce şu gözlemeleri yiyelim,ardından işe başlarız.

     Sacda pişen gözlemelerin enfes kokusu yayıldıkça acıktıklarını hisseden  gençler, sırası gelen bir parça alıyor tadı damağında kalmış halde  tekrar sıranın gelmesini bekliyorlardı.

   Kızlar mısırları soyup sepete atıyor, erkekler dolan mısırları brandaya seriyordu. Gençlerin olduğu yerde eğlenmeden olur muydu? Karşılıklı mani atışmaları başladı. İşten yorulmaya başlayan gençler manileri taşlamaya çevirip bir anda tartışmaya başladılar. Aralarında itiş kakış başlamak üzereyke Rasim 

 Bey balkondan olaya müdahale edip, bir hışımla merdivenleri indi. Yusuf'un kolundan tutup:

     -Bu akşamlık bu kadar yeter oğlum, arkadaşlarını alıp evine git, dedi ve bahçe kapısına kadar götürüp kapıyı arkalarından kapattı.

  Kendilerine yapılan bu davranışı hakaret olarak algılayan gençlerin öfkeleri daha da büyüdükçe büyüyor, sessiz kalıp eve gitmeye niyetleri yoktu. Köyün çıkışındaki çeşme başına gidip içki içmeye başladılar. Bir yandan içip bir yandanda birbirlerini dolduruyorlardı.

BULUTLARIN ARDINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin