İkimize karşı bu dünya bizi anlamayacaklar

79 15 29
                                    

Aşk öyle bir şey ki insanı delirtir! Çöllere düşürür, canından ederdi. Aşk, insana verilen en yüce duyguydu kimilerine göre. Sevmek zor iştir çünkü. Birisinin herhangi bir özelliğini sevmek demek değildi aşk. Bu aşk olmazdı, yıllardan yıllara aktarılan aşk efsaneleri bu kadar basit olmazdı. Hele ki dinleyenin yüreğini yakan imkansız aşk hiç basit değildi. Sevgi karşısında boynu bükülen kişidir seven. Sevgiyi ağırlamak için bekleyen de olur sevilen... Taehyung hem seviyor hem seviliyordu. Bu yüce duygu kalbini işgal ettiğinden beri onu ayakta tutan şey aşkıydı. Aşkı var oldukça kalbini nüksedecekti. Seokjini sevmeye ölene kadar devam edecekti.

Bir hafta önce gittikleri Fransız restoranına gelmişti. Bu kez tek başına gelmişti. Seokjin işi olduğunu söylemişti. Onunla birlikte oturdukları masaya geçti. Bu akşam sahnedeydi. Geç uyanmıştı. Buradan Moon'a geçecekti. Önüne bırakılan kahveyle gülümsedi.

"Teşekkür ederim." Dedi. Garson kafasını eğdi.

"Afiyet olsun. Geçen birlikte geldiğiniz beyefendi nerede? Yanlış anlamayın, oldukça iyi görünüyordunuz." Dedi kız. Taehyung gülümsedi.

"İşleri var. Bir dahakine birlikte geliriz. "

Kadın gülümsedi.

"Kruvasanı sevdiniz değil mi? Bir dahakine ben ısmarlamak isterim." Taehyung genç kıza gülümsedi.

"Çok isterim. " Kadın gülümseyip eğildi.

"Bekliyor olacağım. Afiyet olsun." Diyerek işinin başına döndü. Taehyung kahvesinden bir yudum aldı. Seokjin sayesinde bir her daha keşfetmişti. Üstelik kahvesine de bayılıyordu. Sanki onu buradan alıp götürüyordu kokusu. Çok uzak, özgür diyarlara. Öylece başıboş şekilde, Seokjinin elini tutarak gezdiği bir ülkeye... Onunla birlikte geldikten sonra iki kez daha gelmişti, bu üçüncü oluyordu. Kahvesini bitirince masaya gitti. Ücretini ödeyecekti.
Genç kız hesabı söyledi. Taehyung parayı masaya bıraktı. Genç kıza gülümseyerek

"Kolay gelsin." Diyip çıktı oradan. Hava kararmaya başlıyordu. Moon'a geldi. Masalar temizlenmiş,sandalyeler yerlerine konulmuştu.

"Kolay gelsin." Diyerek mutfağa girdi. Hoseok ona döndü. Gülümsedi.

"Hoş geldin. Seni bekliyordum." Dedi heyecanla.

"Ne oldu?" Dedi ancak Hoseok yanına gelip kolunu tutarak onu mutfaktan çıkardı.

"Önemli bir şey mi oldu hyung? "

Hoseok kafasını salladı. Elindeki bardakları mutfağa götüren Jimin'de onları görünce yanlarına geldiler.

"Hoş geldin Tae. Ne konuşuyorsunuz?" Hoseok etrafa baktı. Sonra kafasını eğerek konuştu.

"Namjoon beni seviyormuş."

"Ne dedin!" Jimin yüksek sesle bağırırken Hoseok onun ensesine vurdu.

"Sessiz ol!" Jimin kafasını sallarken Taehyung gülümseyerek Hoseoka baktı.

"Çok sevindim hyung."

"Ben de..."

"Ee nasıl söyledi? Böyle aniden mi söyledi yoksa öperek mi?"
Hoseok gülerek koluna vurdu Jimin'in.

"Mutfakta sebzeleri aşçılar için hazırlıyordum sabah. Sonra o geldi. Beni tek görünce telaş yaptı. Eli ayağına dolandı. " Üçü de güldü. Namjoonu hiç böyle hayal etmezdi kimse.

"Selam vererek geldi yanıma. Kafamı salladım. Sonra birden beni öptüğü için rahatsız olup olmadığımı sordu." Hoseok utandı.

"Rahatsız olmadığımı söyledim. Biraz rahatladı. Sonra bana dönüp dedi ki 'kalbime hakim olamadığım için yaptığım bir şeydi. Rahatsız olmadığın için sevindim. Çünkü sevdiğim adamın benden rahatsız olmasını istemem.' dedi... " Taehyung ve Jimin gülerek ona baktı.

Rédamancy Taejin / Vjin [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin