Boun annesinin dediklerinden sonra birkaç gün geçirdi. Doktor da ona olanların kendi kafasında olduğunu anlatmış kabullenmesini söylemişti. Hatta Prem'in annesi yanına gelmiş ve saatlerce ağlamıştı.
Boun ilaçları yüzünden arada Prem'in yok oluşuna şahit oluyordu. O bunu istemiyordu. Yok olmasındansa deli olmayı göze almıştı. Arada hastaneden kaçmaya çalıştı. Prem ile gittiği piknik alanında sabahlamış soğuk yüzünden donacak duruma gelmişti. Durumlar ciddiye binmeye başladığında Boun'u bir odaya kapatmışlardı.
Boun yine Prem'in konuşmasına gülerken kapı açıldı. Doktor elindeki ilaç şişesi ile karşısındaydı. Boun ilaçlarını almak istemiyordu. Onlardan uzaklaşmaya, içmek istemediğini için çırpınırken kulaklarına dolan ses ile durakladı.
"Phi. İlaçlarını almalısın." Boun başını salladı.
"Prem sen öyle yok oluyorsun. Senin gitmeni istemiyorum."
"Ama sana varlığım iyi gelmiyor P'Boun. Lütfen ilaçları iç."
Boun doktoruna baktı. Uzattığı ilaçları içip yatağına girdi. Gözlerini kapattığında kendini karanlığa bırakmıştı.
Gözlerini beyaz bir odada açtığında karşısında Prem vardı. Ona seslendi ama duymayınca sıkıca sarıldı. Kıkırdaması kulaklarını doldurduğunda Boun ellerini beline geçirdi. Prem bakışlarını gözlerinden ayırmıyordu. Boynundaki kolyesi ile oynadı.
"Biliyor musun P'Boun. Bu kolyeyi sen üniversiteye gideceğin zaman vermek istemiştim. Ama yetişemedim sana. Sonrasında tekrar seninle karşılaştım. Âşık olduğum beşinci senede. Seninleydim. Seninleyim."
Prem ellerinden tutup onu uzun bir denizin kenarında dolaştırdı. Ayaklarına değen serin sular ile kumların hissi o anın tadı tuzuydu. Gülerek eğlendikleri, bolca koşuşturdukları günün ardından sahil kenarına oturmuş güneşi izliyorlardı. Prem ayaklanıp gitmek üzereyken Boun onu durdurdu.
"Prem gitme. Beraber duralım."
Prem birkaç adımda yanına geldiğinde sıkıca sarıldı. Özlemle kokusunu içine çekti. Kırık gülümsemesini phi'sine gösterdiğinde kıyıya vuran dalgaların sesi onlara eşlik etmeye hazırdı. Prem parmak uçlarına yükselip dudaklarını Boun'un dudakları ile buluşturdu. Küçüğü dudaklarından çekilip ellerini sardığı kişiden uzaklaştı. Acı gülümsemesi yüzünde yer ettiğinde yanaklarından gözyaşlarının süzülmesine izin verdi.
"P'Boun. Ben iyiyim. Ama sen beni gördükçe daha kötü olacaksın. Biliyorum zor bırakmak ama lütfen kendine gel. Ben daima seninleyim. Seni izleyeceğim. Avucundaki melekler olacağım. Kar yağdığında avuçlarına düşeceğim, kelebekler olup oraya konacağım. Benim için endişelenme. Ama lütfen gitmeme izin ver."
Boun bunun bir veda konuşması olduğundan emindi. Uyandığında Prem'i görebilecek miydi emin değildi. Yaklaşıp yanaklarındaki yaşları sildi. Kendi de ağlıyordu ama farkında değildi. Konuşabilecek durumda hissetmiyordu kendini. Sıkıca sarıldı karşısındaki bedene.
Gözlerini açtığında ne Prem'in sesini duydu ne de onu gördü. Melekler artık avucundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avuçlarındaki Melek~~
FanfictionPrem ellerinde olan bakışlarını karşısında bütün ciddiyetinle duran kişiye çevirdi. Boun ellerini Prem'in ensesine yerini aldığında harelerindeki parıltılara ulaşmak istercesine derin bakışlarını gönderdi. Gözlerinin güzelliğinde kaybolduğunda kısac...