Şömine Başında

106 3 0
                                    

Sözlerini ince ince seçiyor oluşu, kızı ona daha çok bağlıyordu. Gamzeleriyle olan konuşması ise onu bitirmekle kalmıyor harap bir vaziyete sokuyordu...
...
..
.

-Gel.

-Nereye?

-Şömineye...

...

-Baksana...

-Bunlar kim?

-Annem ve babam...

-hmmm öyle mi?

-Evet...

-Sana hiç benzetemedim...

-İnsan ayıp olmasın diye benziyor der...

-Yalan mı söyleyeyim?

-Ha doğru... günah diyemezsin şimdi...

Kız oğlanın omzuna bir yumruk geçirdi.

-Ahh!

-Böyle bağarırsın işte...

-Ne kadar hırçınsın...

-Ayağını denk al işte...

Oğlan piç gülüşleri atarak kızla alay edercesine ortamı daha da germeye çalışıyordu. Kız ona sinirle baktıkça o da daha fazla gülüyor, neşeleniyordu. Kız da daha fazla dayanamayıp gülmeye başladı.

-Gerizekalı...

-Aşağılama artık...

-Tamam...

-Hadi sorular soralım...

-Yine mi...

-Yine...

-İlk sen o zaman.

-Olur...

Oğlanın saniyesinde olur demesine karşılıklı olarak aptalca güldüler. Oğlanın gamzelerini gördükçe çukura sürüklenen kız kendine gel dercesine modu düşürüyordu.

- Noldu birden...

-iyiyim sen sor...

-Tamam...Başlıyorum...

Kafasını salladı.

-Ben kaçıncım?

-hı?

-Yani benden önce kaç sevgilin oldu?

-...hiç olmdı... biz sevgili miyiz ki?

Oğlan duraksadı ve bozuntuya vermeden devam etti.

-Nasıl sevgilin olmaz... Hiç çıkma teklifi eden olmuyor mu?... ha bir de bence sevgili olmalıyız... ve öyleyiz bence...

Kız sırıttı.

-Kendine çok güvenme... Mektup yazan çok oldu lakin ilk defa sana zarf attım.

-O zaman kendime güveniyorum...

-Yine de çok güvenme...

Sırıttılar...

-Sıra sende...

-Benim belli... senin oldu mu?

Kız gözlerini kısarak avını yakalama bakışı attı. Oğlan kasıldı lakin belli etmemek adına bir şeyler uydurmaya çalışıyor, toparlamak istiyordu.

-Eee cevap yok mu?

-Şey... dalmışım da...

-Hmm... eee...

-Artık son ve sonsuzum olacaksın...

Kız bu cümle karşısında utandı. Oğlana tüm siniri yok olmadı fakat oğlanın işe yarar taktikleri sayesinde sinirlerini kamufle etmişti...

-Neyse toparladın...

Oğlan rahatlamanın etkisiyle kafasını salladı.

-Sıra bende... Bana kendinden bahseder misin... yani kimsin, ailen kim, neyi seversin, neyi sevmezsin... Ruhunu tanıyabilir miyim?...

-Ailem...

-istersen es geçebilirsin...

-Yok bilmeni istiyorum...

-Tamam dinliyorum.

-Annem ve babam ben küçükken ayrılmışlar. Babam yurt dışında çalışıyor. Her yıl iki kez gelip 1 aylığına buradaki işlerini hallediyor. Ben de o ara onu görüyorum... annem aşırı dominant ve baskıcı... anlatmıştım zeten hatırlıyorsan... öyle ailem

-Babanı daha çok seviyor olmalısın...

-Herkes öyle sanıyor...

-Değil mi?

Kız hayır dercesine kafasını salladı ve cümlesine devam etti...

-Babam bana çok iyi davranır asla kızmaz ve ben demediğim halde birçok işimi görür lakin onu tanımıyor gibiyim...

-Nasıl yani?

-Yani sanki yılda iki kez gördüğüm ve bana küçük iyilikler yapan herhangi biri gibi... henüz tanımadığım bir yabancı...

-Garip.

-Mesela... senin babanın en sevdiği renk ne?

-...mavi...

-Aaa benimde...

Oğlan güldü...

-Ne alaka şimdi...

Kızda gülerek cevap verdi.

-Kusura bakma... birden sen mavi deyince söyleyiverdim hazır benden konu açıldı.

-Sorun değil.

-Nerede kalmıştım... Ha ben mesela babam hangi rengi sever, nelerden hoşlanır, kimin hayranı hiçbir şey bilmiyorum. Annemde bana çok uzak ve ters biri lakin beni korumak için yaptığını bildiğim için pekte umursamıyorum...

-Anladım... peki babana hiç sormadın mı?

-Neyi... ha yeni dank etti... Bilmiyorum dedim ya bir türlü yakın hissedip soramadım... her yaz onu bekliyorum, geliyor, buluşuyoruz lakin hiçbir sefer benimle içten konuşmuyor... bana sevgi sözleriyle yaklaşıyor lakin hiçbir sorumu ciddiye almıyor...

Kızın gözünden iki damla yaş düşmüştü. Oğlan elleriyle silerek kızın kafasına göğsüne bastırarak sarıldı. Kızda ellerini beline doğru birleştirerek sarıldı. Birkaç dakika onun kollarında teselli buldu.

Kolundan ayrılıp ona minnettar oluşunu dile getirdi.

-Çok sağ ol...kafanı şişirdim...

-Deme öyle... keşke hep yapsan bu eylemi...

Kızın modu yükseldi ve gülmeye başladı...

-Salak...

O kadar dalmıştı ki saate bakmak yeni aklına gelmişti...

-Ooo saat çok geç oldu... annem kemiklerimi kıracak...

-Hadi gidelim...

-Sen nereye... parçalasın değil mi bizi...

-Ne var ya, kaynanamı görmek suç mu?

Kızın sinirli bakışlarını görünce lafı çevirdi.

-Şaka... motobisikletim var onunla iki dakikaya evin kıyısında bir yere bırakırım...

-Tamam... hadi hızlan...

-Tamam tamam...

Garajdan çıkıp motora binmeye hazırlanıyorlardı ki orta yaşlarda bir adam eve elinde poşetlerle geliyordu.

İlk önce oğlan tanıdı.

-Latif amca!

Sonra kız;

-Baba!

Şaşkınlık içerisinde birbirlerine bakakaldılar...
...
..
.

Sevda Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin