Yalancı Munson

123 18 57
                                    


Arkamı döndükten sonra bana doğru sert adımlarla ilerleyen Jason'ı görmem hiç garibime gitmemişti. Ona baygın bir bakış atarken ellerim belimdeki yerini almıştı. Özellikle sargılı elim hala sızlarken sadece bana gelmesini bekliyordum. Bilmediğim bir şekilde Tommy ile yakınlaşma gibi bir durumları mı olmuştu? Yoksa kendisi erkek arkadaşını dövdüğüm için bana kızgın mıydı?

Bunu düşünürken bana doğru gelmiş aldığı sığ nefesleri yüzüme doğru vuruyordu. Bana yakın durması yüzümü buruşturacak kadar beni tiksindirse de sadece düz bir yüz ifadesiyle bakmaya devam etmiştim. Renkli gözleri içindeki parıltılarla bana bakıyordu. Ve açıkçası bu rahatsız ediciydi.

Özellikle de partide beni gözetlediğini hesaba katarsak bu berbattı. İğrenç hissettiriyordu. Ama Eddie'nin varlığını arkamda hissettiğimde kendimi tutmayı başararak tek kaşımı kaldırdım. Beni desteklediğini bilmek cesaretimi yerine getiriyordu. Öfkeyle alakası olmayan bir cesaret ya da aptallıkla. "Ne oldu Jason?" Gözleri arkamda duran kalabalıkta gezindiğinde kurnaz gözlerini fark ediyordum.

Uzun bir süre olmasa bile onun gözlerindeki bu bakışı tanıyacak kadar vakit geçirmiştim basketbol takımında. Kısaca elimde bir koz var ve ben seve seve kullanmaktan yanayım. Nefesimi dışarı doğru verirken kaşlarının çatılmasıyla Eddie'ye baktığını anlayabiliyordum. Arkamı dönüp Eddie'nin de ona aynı bakışı attığını görmeme gerek yoktu.

Daha sonra aralarında kısa bir konuşma, ki bu gözleriyleydi sanırım, olduktan sonra bana tekrar dönmüştü. "Seninle baş başa konuşmak istiyorum." Anlamaya çalışır gibi bir ifadeyle ona bakıyordum. Benimle ne gibi bir konuda baş başa kalmak istiyordu ki? "Neden burada söylemiyorsun?" Kollarını birbirine bağladıktan sonra bilmiş gülümsemesi dişlerini ortaya çıkartacak kadar genişlemişti.

"Sadece senin duymanı istiyorum diyelim. Ve belki de tepkini merak ediyorumdur." Omuz silktikten sonra attığı bakış, yüzündeki ifade onu pataklamak istemem sebep oluyordu. Yine de onun yaptığı gibi omuzlarımı silktim. "İstediğin gibi olsun." Onun peşinden giderken birkaç adım atmıştım ki belime dolanan bir kol beni durdurmuştu.

"Tek başına gitmeni istemiyorum." Eddie...

"Diyeceği şeyi öğrenmek istiyorum Eds." Derin bir nefes alıp verdi. Açıkça belli oluyordu ki sıkıntılıydı.

"Ama-" Sıkıntıyla bir nefes verip ona döndüm.

"İstersen bahçenin görebileceğin bir yerinde durabilirsin. Ama ben her türlü onun diyeceği şeyi öğreneceğim."

Bana kısa bir süre baktıktan sonra kısaca başını salladığında hiç kimseyi umursamadan ona gülümseyip belimi tutan elini öptüm. Daha sonra bize gözlerinden ateş çıkacakmış gibi bakan Jason'a doğru yürümeye başladım. Açıkça kendisine itiraf edemediği şeyleri yaşadığımız için kıskanıyordu. Koca bir aptaldı. Yine de diyeceklerini duymak istiyordum.

"Onunla sevgili misiniz?" Kafasıyla kimi işaret ettiğine bakmama gerek yoktu. Bu yüzden kollarımı birbirine bağlarken duvara yaslandım. "Bunu konuşmak için burada değiliz. Söylüyor musun yoksa gideyim mi?" Omuz silkmem onu etkilememişken zaten gitmeyeceğimi bildiğinin farkındaydım.

Bu yüzden kısa birkaç dakikanın ardından yenilgiyle omuzlarım düştü. "Sadece şu anlık takılıyoruz diyebilirim." Yüzünde anlamlandıramadığım kısa bir gülümseme oluştuktan sonra rahat bir tavırla bana bakmıştı. "Sana söyleyeceğim şey büyük ihtimalle o ucubeyi gözünde olması gereken konuma getirecektir."

Dedikleri kaşlarımı çatmama sebep olurken yumruklarımı sıkmakla yetinmiştim. "Öncellikle umarım bu söyleyeceklerim güzel kalbine zarar vermez." Dediklerinde sahiciymiş gibi bir bakış olsa da etkilenmemiştim. Bir anca söylemesini, önemsiz olduğunu söylerken çocukların yanına dönebilmeyi istiyordum.

Daha sonra bana doğru yaklaştığında yeni içtiği otun kokusunu alabiliyordum. Ama kendisi içmiş gibi değil, daha çok birisi içerken üstüne sinmiş gibiydi. Bunu çok düşünmemeye çalışırken gözlerine bakmaya devam ettim. "Yakından duyduğum kadarıyla son zamanlarda Billy ve Eddie sana ilgi duymaya başlamışlar.

Ki bu eminim senin de dikkatini çekmiştir. Yani senin varlığını bilseler bile umursamayan iki kişi neden birden sana yönelsinler, değil mi?" Gözleri birkaç saniyeleğine Eddie'ye kaydıktan sonra köpek balığı sırıtması geri dönmüştü. Kan, kaos ve kalbimin kırıklarını az çok tahmin edebilecek aklım vardı. Bu yüzden kısaca kendimi hazırlamaya çalıştım.

"Üzgünüm ama Billy, kendi ağzıyla bunun bir iddia oluğunu söyledi. Yani kim okuldaki tek feminen giyimine sahip erkeği tavlayıp yatağa atarsa o kazanacaktı. Ve bunun karşılığında ne alacaklar biliyor musun?" Duyduklarım omuzlarıma ağır yükleri sırtlanmışım gibi hissettiriyordu. Bu yüzden yutkunmakla yetinirken bakışlarımın bahsedilen kişiye kaymasına izin vermiştim.

"Bunu sadece iki yıllık bedava ot için yaptılar." Ağzımdan çıkmayı bekleyen herhangi bir hıçkırığı tutabilmek için dişlerimi sertçe dudaklarıma geçirip dolu gözlerimi tekrar önümdeki kişiye çevirdim. "Üzülme Steve. Birkaç günlük kalp kırıklığından sonra sana yardım edecek kişiler çıkacaktır karşına." 

Yumuşak tonda kullandığı sesi midemi bulandırırken yanından ayrılırken arkamı dönüp doğruca arabama koşmaya başlamıştım. Arkamdan seslenen birisini duyabiliyordum. Kahretsin! Bunun onun sesi olduğunu biliyordum ama bu kadar kırık ve şaşkın hissederken ne yapabilirdim? Hele de ikisinin ani yaklaşımı karşısında büyük şüphe duyarken. Bana yetişen ayak sesleri sonunda durduğunda sinirli bir şekilde arkamı döndüm.

"Billy ile iddiaya mı girdin?"

Soğuk bir sesle konuştuğumda birkaç damla gözyaşının yüzümden yere doğru döküldüğünü hissediyordum. Daha fazla şey sormak istesem de bana bakan şaşkın bakışı, nasıl açıklayacağını bilmediği için açılıp kapanan dudakları bana her şeyi açıklıyordu. Yapmasaydı bunu zaten bana  hemen söylerdi değil mi? Histerik bir gülerken aynı zamanda ağlıyordum.

Sinirlenmiş, aynı zamanda da üzülmüştüm. Ve vücudum acayip derecede kasılmaya başlamıştı. Sadece eve gidip yatağıma gidip ağlarken ağrıyan kaslarımı dinlendirmek istiyordum. Belki de sadece uzaklaşmak. O kadar çok şey vardı ki içimde... Hangi birini öğütmem gerekiyor bilmiyordum. Ama acı çekiyordum. Sadece acıyan kalbim ölüyormuşum gibi hissetmeme sebep oluyordu.

"Bana yalan söyledin..." Sadece fısıldamıştım güçsüz bir şekilde.

"Stevie..."

"Benden uzak dur Munson." Soğuk bir şekilde söyledikten sonra yüzüne bir daha bakmadan arabaya bindim ve eve doğru sürmeye başladım. Her şey bir anda boka sarmıştı. Ne sanmıştım ki? Bir tren rayından çıktığında nasıl toparlanamıyor, bütün vagonları da peşinden götürüyorsa benim de hayatımda yaşadığım kötülükler bitmiyor, peşi sıra yeni şeyler gelmeye devam ediyordu.

Sadece... Artık güçsüz hissediyordum. Güvendiğim birinin benim adıma iddiaya girmiş olması inanmak istemediğim kadar çok acı veriyordu bana.

————❃——————⭑⭑

yok canım ne kaosu... ehe :D

ldkwhoisthisguy beni dövecek dmkdmşofızmşf

ldkwhoisthisguy beni dövecek dmkdmşofızmşf

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐆𝐎𝐎𝐃 𝐈̇𝐃𝐄𝐀 ┊ 𝐬𝐭𝐞𝐝𝐝𝐢𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin