Uzun çoook uzun bir ara oldu yazmaya ara vereli. Gerek insanlık olarak gerekse kendi içimde bir çok badire atlatarak bu günlere geldim, geldik. Ama kaldığım yerden devam etmek niyetindeyim. :) Pek çok şey yarım kaldı ve bunları tamamlamak gerek diye düşünüyorum. ^_^ İlk tamamlanması gereken bence kesinlikle ilk göz ağrım.<3
Kitabın tamamını hem buradan hem de blog sayfamdan okuyabilirsiniz artık. Keyifli okumalar. <3
Bölüm 6
Bezgin adımlarla kendini eve atan Sarp, iki ev arkadaşını da televizyon karşısında gayet rahat bir şekilde yayılmış buldu. İkisi de televizyona dalmış birkaç gün önceki Beşiktaş maçının özetini izliyorlardı. Onun geldiğini duyduklarında kafalarını çevirip gelişigüzel baktıktan sonra spikerin hararetle anlattığı maça döndüler.
"Bu, geçen gün değil miydi?" derken ikisinin arasına kendini atıp Ali'nin çerez tabağından bir şeyler aşırmaya başladı. "Öyleydi; ama malum bizim Lig Tv'miz olmadığı için özetlerle yetiniyoruz," dedi Ali ufak bir isyanla.
"Öğrenci adamın evinde Lig Tv'nin işi ne Allah aşkına!! Özet neyinize yetmiyor? Böyle de hayat devam ediyor işte," diyen Sarp'ın garip bir tavrı vardı.
"Senin bu saatte evde işin ne abi? Okul erken mi bitti?" Bu kez soran Erkan'dı. "Hâline bakılırsa okulu asmış ne de olsa hayat böyle de devam ediyor," diyerek tahmin yürüttü Ali.
Sarp sıkıntıyla nefesini bıraktı. Durum anlaşılmıştı.
"Hah. Oğlum kaçıncı sınıftasın hâlâ mı kadavra görmeye alışamadın be? Bırak okuma, eziyet ediyorsun kendine," dedi Erkan. Bir yandan elindeki ekmek arasını yiyor bir yandan da ağzının doluluğunun imkân verdiği ölçüde gülüyordu.
"Bu seferki öyle böyle değildi ya! Neye uğradığımı şaşırdım. Oğlum adamın akciğerleri Zonguldak'taki kömür madenleri gibiydi. Orada olsam bu kadar şaşırmazdım. Hele kızları görsen... Birkaçı iki seksen yere serildi. Hakikaten iğrençti. Adamın ciğerlerine zift doldurmuşlar sanki. Böyle vıcık vıcı..."
"Oh be abicim yemek yiyoruz burada. Ölenle ölünmüyor yapacak bir şey yok. Tamam, kapat konuyu," diyen Erkan elindeki ekmeğe korkunç bir şeymişçesine baktı bir an.
Sarp saatine baktığında saati henüz öğleden sonra üçü gösteriyordu. Yerinden kalkıp gerçek bir iğrenmeyle başını silkeledi ve odasına doğru yöneldi.
"Ne o bu kâbusun üstüne güzellik uykusuna mı yatacaksın?" diye takıldı Ali.
"Biraz gözlerimi kapatayım, dün gece de düzgün uyumadım zaten. Ama ben mi anatomi çalıştım o mu beni çalıştı bilmiyorum. Televizyonun da sesini kısın biraz. Gürültü de yapmayın," diyerek iki genci de uyardı Sarp. "Oldu anneciğim," diye atıldı Erkan.
Sarp'ın bir şey demesine fırsat vermeyen Ali "Tamam, hadi sen git yat," diye atıldı ve özete döndü.
Bu kadavra konusu gün geçtikçe üç arkadaş arasında daha çok alay konusu oluyordu. Sarp'ın o hâliyle dalga geçmek ikisine de deli gibi zevk veriyordu. Çünkü Sarp sinirlendiğinde çok komik oluyor kısmen durdurulamıyordu. Ama şimdi Sarp gerçekten de yorgun gözüküyordu. Bu yüzden konunun üzerinde fazla durmadan onu odasına yollamışlardı. Nasılsa birkaç dakika içinde o komik hâliyle odadan çıkacaktı. İkisi de bundan adları gibi emindi.
Sarp odasına girip de kapısını kapatır kapatmaz "Sence ne kadar süre sonra püskürür?" dedi Erkan, Ali'ye doğru. "Şimdi ses kesildi; ama iki bilemedin beş dakika sonra tekrar başlar. Sarp da bu hâliyle fazla dayanamaz," diyerek sinsi bir şekilde güldü Ali. "Bence bir yarım saat dayanabilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın 'Naz'lı Hâli / Kaldığımız Yerden Devam (:
Roman d'amourHayatından geçen her bir gün, dolu dolu tabirinin karşılığıydı Naz için. Sonu gelmeyen seyahatler, bitmek tükenmek bilmeyen partiler, sıfırlarını dahi saymaya uğraşmadığı bir banka hesabı, anne babası, dedesi ve hatta daha birçok insanın ilgisi... Ş...