Bölüm 3
Sıkıntıyla ellerini saçlarının arasından geçirdi Naz bir kez daha. Bunu sabahın bu erken saatlerinde, kaçıncı kez yaptığını unutmuştu. Gözleri yatağının üzerindeki kıyafetlerden oluşmuş küçük temsili dağa takıldı. Sonra da hazır olduğunu düşündüğü ama aslında hiç de hazır olmayan valizlerine baktı. Birkaç kıyafet daha sıkıştırabilirdi belki içlerine. Ebatlarına göre orta boy ama içine eşyalarını tam anlamıyla tıkıştırmasından sonra büyük boy ebatlarına ulaşan valizi çekiştirerek yere yatırdı ve yavaşça fermuarını açmaya başladı.
"Kızım o valiz daha fazla eşyayı almaz ki... Yeni bir valiz daha yap bari yanına,"dedi Aysun Hanım.
Bir valizi daha taşımayı göze alamayan Naz'sa hemen itiraz etti. "Olmaz anne. Sadece birkaç parça daha alacağım. Onlar için de yeni valiz yapamam,"derken dudaklarını büzdü. Bu valizlerin hepsini kendisinin taşıyacağı gerçeği aklına geldikçe başının en ücra köşelerine dahi ağrılar giriyorken bir valiz daha yaparak o ağrıları katlayamazdı.
"Güzel kızım; ama böyle de hepsi kırışacak. Ütülemek zorunda kalacaksın,"diyen dadısının sözlerinden sonra gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.
"Ütü mü?!"derken deyim yerindeyse ufak bir çığlık atmıştı. Ütü yapmak nefret ettiği ev işleri kategorisindeki seçeneklerin arasında en nefret ettiğiydi. Teslim olurcasına derin bir nefes verdi. Çok ama çok küçük bir el çantası, belki de başına o kadar çok dert açmayabilirdi.
Günün başından beri yaşadığı sıkıntı çoğalırken dehşetle açtığı valize baktı. Hâlbuki ne kadar da çok çaba ve zaman harcamıştı kapatabilmek için!
"Benim ütüm var mı?" diye sorarken yere, kalçasının üstüne oturarak annesine baktı. Yeni başlayacağı hayatta tüm eşyalarının seçimini annesine bırakmıştı; çünkü fark etmişti ki yeni bir ev kurmak dehşet bir olaydı. Annesi ne için ne gerekeceğini kesinlikle ve kesinlikle kendisinden daha iyi bildiği için, her şeyi annesinin üzerine yıkmıştı. Ayrıca... Alışveriş yapma sebebi yeterince canını sıkarken yaptığı alışverişten de zevk almadığı gibi, bir de o alışveriş işkence hâlini almıştı. Şu an evindeki eşyalardan hatta evinden dahi bir haberdi. Yani sonuç olarak şu an bir ütüsü olup olmadığını bilmiyordu. Bir de herkes kısa süre içerisinde evine alışacağını söylüyordu. Ne kadar da yersiz bir düşünceydi bu!
Yeni bir çanta almak için giyinme odasına yöneldiği sırada odasının kapısı açıldı. Üst üste yığılmış olan çantaların bulunduğu rafı şöyle bir tararken babasının şaşkınlık dolu sesi geldi kulaklarına. "Kızım, biz senin tüm eşyalarını göndermemiş miydik zaten?!"
Babasının son zamanlarda kendisiyle konuştuğu nadir zamanlardan bir tanesiydi şu an ve onun kendisine bu kadar uzun bir süre küs kaldığına inanamıyordu Naz. Bu durum ilk defa başına geliyordu ve son olmasını diliyordu içten içe. O, babasıyla küs kalabilen ve buna dayanabilen kızlardan değildi. Bu kadar kızgınlığına ve küslüğüne rağmen babasının, yeni evi için alışveriş yapmalarını istemesi bile şaşırtmıştı genç kadını. Babasının yaşadığı o sinir harbinden sonra, Naz babasının onu hiçbir şeyi olmadan göndereceğini bile düşünmüştü; ama babası bunu yapmamıştı. Üstüne üstlük yaşayacağı evi de babası seçmiş ve kiralamıştı. Ama böyle bir şeyin ilk ve son olacağını da üstüne basa basa ikaz etmiş hiçbir şekilde ekonomik destek sağlamayacağını da bir kızın çeyizine işlediği nakışlar misali ince ince işleyerek belirtmişti.
Gözleri aradığı küçük çantayı bulduğunda "Evet göndermiştik,"diye seslendi odasına doğru, bir yandan da üst raftaki çantaya uzanmaya çalışıyordu. Çantayla birlikte odasına döndüğünde yatağına oturarak, yatağının üzerindeki küçük kıyafet yığınından birkaç parça kıyafet seçmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın 'Naz'lı Hâli / Kaldığımız Yerden Devam (:
Roman d'amourHayatından geçen her bir gün, dolu dolu tabirinin karşılığıydı Naz için. Sonu gelmeyen seyahatler, bitmek tükenmek bilmeyen partiler, sıfırlarını dahi saymaya uğraşmadığı bir banka hesabı, anne babası, dedesi ve hatta daha birçok insanın ilgisi... Ş...