Bölüm 34: "Umut Işığı."

498 121 204
                                    

HAZAN ARSAL

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

HAZAN ARSAL.

Kalbimi sızlatan kalbime sızan adamdı.

Birkan Erez yeniden hayatımdaydı, üstelik ona gelmem için kapıları bana açık bırakıyordu. Öfkesini, kırgınlığını bana kusuyordu ama bazen öyle bir bakıyordu ki tüm bu öfkesinin bana duyduğu aşktan dolayı olduğuna inandırıyordu. Birkan bizden vazgeçmedi, buna artık inanıyordum ama o benim ondan vazgeçmediğimi bildiği halde bilmiyormuş gibi davranıyordu. Ona gelmemi isterken bile bazen sözleriyle beni arafta bırakıyordu. Halbuki benim kırgınlıklarımı bile görmüyordu.

En azından hala birbirimize duyduğumuz bir aşk vardı, ikimizde o aşka tutunuyorduk.

Sabahın erken saatlerinde evin önüne geldiğimizde heyecanla arabadan indim. Bizimkiler fark etmeden evin salona açılan bahçe kapısına doğru ilerlediğimde kapının açık olmasıyla yüzümde muzip bir ifade oluştu. Aylar sonra evime gelmenin heyecanı vardı, ailemi, ikizimi, dostlarımı görecek olmanın heyecanı vardı lakin bu durum muziplik yapmama engel değildi. Arka kapıya yaklaştığımda herkes heyecanlı bir şekilde bekliyordu. Bizimkiler kapıyı çaldığında Cemre koşarak açmaya gitti ve kısa bir süre sonra bizimkiler ile içeriye döndü. Herkes şaşkın bir şekilde bakarken Hazal, "Hazan gelmedi mi?" dedi.

Tam o sırada balkon kapısından içeriye girip tam arkalarına geçerken, "Sürpriz!" diye bağırdığımda hepsi bir anda bana döndü. Yüzlerinde ki ifadenin fotoğrafını çekmek isterdim. Hazal hızlı adımlarla bana geldiğinde sarılmasını bekledim lakin o beklemediğim bir şey vardı. Sert bir tokatı yüzüme indirdiğinde başım sağa kayarken onun öfkeli gözleri ile karşı karşıya kaldım.

Bebeğim ben unutursam sen sakın unutturma. Teyzenin damarına basmamamız gerekiyor zira eli gerçekten çok ağır.

Gözlerinde ki öfke yerini özleme bıraktığı an beni kendine çekerken sıkı sıkı sarıldı. Bende kollarımı ona sardığımda başımı göğsüne yaslarken derin iç çekişlerini işittim. Bana kızmakta haklıydı, habersiz bir şekilde çekip giderken üstelik Egemen ile giderken onu arkamda korkuları ile baş başa bıraktım. Her ne kadar iletişimde kalsakta o hep korktu. "Seni çok özledim," dediğinde yüzümü tutup yanaklarımdan defalarca öptü. "Sonunda geldin canımın içi, sonunda geldin."

"Sana söz verdiğim gibi sağ salim geldim canımın içi."

"Aptalsın aptal," dediğinde bir kez daha sarıldı. "Bir daha gözümün önünden ayrıl bak seni gerçekten bu defa mahvederim."

"Atma sen bana kıyamazsın."

Hoş az önce suratımda elinin fotokopisini çekti ya neyse.

Kanatları Kül Kelebek |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin