Bölüm 38: "Aşkın Büyük Zaafı."

559 121 208
                                    

-AŞKIN BÜYÜK ZAAFI-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-AŞKIN BÜYÜK ZAAFI-

Her şeyi tam da düzene koymaya başladığımız an hayat unuttuğumuz gerçekleri yüzümüze tokat gibi çarpmaktan geri durmuyordu. Mutlu olmaya çalıştığımız her an unuttuklarımız, geride bıraktıklarımız yolumuza engel olmaya çalışıyordu. Bu defa başaramayacaklardı, bu kez hayatımızı yaralayamayacaklardı.

Berk verdiği haberin ardından Hayal ile birlikte istihbarat binasına gittiler. Hepimizin üzerinde gerginlik vardı, Egemen'in serbest bırakılmış olması darmadağın olmamıza yetti. Birkan çöktüğü koltuğun üzerinde düşünceli bir şekilde dururken henüz bir tepki vermemiş olması beni geriyordu. Kartal ise Hazal'ın endişesini dindirmeye çalışıyordu. Ben mi? Gergindim ama tuhaf bir şekilde çokta endişe etmiyordum. Sanırım olaylardan eskisi gibi etkilenmiyordum ya da son yaşananları hala sindirememiş olmanın etkisini yaşıyordum.

Herkes gergin bir şekilde oturmaya devam ederken Birkan'ı dürttüğümde bakışları beni buldu. Etrafıma kısa bir bakış attığımda, "Çok gerildiniz bebeğimi etkiliyorsunuz," dediğimde somurttum. "Hadi ama bu kadar can sıkmaya gerek yok. Bence bilmediğimiz başka bir şey vardır." Öyle olduğuna inanmak zorundaydım, öylece çıkmış olmasına inanmazdım. Hoş Egemen en başından beri kendine güveniyordu, sürekli bir şeyler ima ediyordu ve bu işin sonunda anladım ki hiç boşa sallamıyordu.

"Güvenliği arttırmamız gerekiyor," dedi Birkan. "Bu defa hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

"Olmayacak merak etme," dedi Kartal. "Bu defa bize karşı ortak bir düşmanı yok. Tek başına kaldı."

"Egemen bu defa başka oynayacaktır." dedim.

Birkan ayaklanırken gergin bir şekilde salonda dolanmaya başladı. Az önce dediğimi hatırlamış olacak ki yanıma geri oturdu, bu kez elleriyle oynamaya başladı. İyice moralim alt üst olurken Birkan bunu fark etmiş olacak ki elleriyle oynamaktan vazgeçip benim elimi tuttu. Yüzünde ki o gergin ifade silinirken tebessüm etti, biliyordu ki bir tebessümü beni alt üst ederdi. "Canını sıkma bir şey olmayacak," dedi ve beni kendine çekip kolunu omuzuma attı. Diğerlerine dönerken, "Sizde toparlanın gerilmeye gerek yok. Hazan'ı da boşu boşuna germeyelim."

"Birkan haklı," dedi Kartal. "Gerilmeye gerek yok hallederiz."

Birkan'ı itekleyip oturduğum yerden kalktığımda onları arkamda bırakıp odama çıktım. Kapıyı kapatıp üzerimi çıkardığımda kıyafetleri yere atarken dolaptan bornozumu aldım. Kapı açıldığında Birkan içeriye girerken beni yarı çıplak görmesiyle sert bir şekilde yutkundu. Bakışlarıyla beni süzerken hala onu etkiliyor olmanın verdiği his egomu okşadı.
Huysuz bir tavırla yüzümü asarken, "Gitsene," dediğimde umursamadan kapıyı kapattı ve bana doğru ilerledi. "Seninle hala barışmadığım için böyle odama giremezsin."

Kanatları Kül Kelebek |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin