UKALA

558 27 1
                                    

İki gündür nasıl olurda ondan etkileneceğim yerlerde bir anda karşıma çıkıyordu. Kolumu çarptığımdan dolayı çok acıyordu. Bana laf atan etrafımı saran çocuklar biranda gitmişti. Arkasına dönmesiyle hemen,

"İyi misin ?" dedi.

"Be bee ben bilmiyorum" dedim. Ağzımdan hiç bir kelime çıkmıyordu. Ne oluyor böyle bana.

"Kabin güzeli sana diyorum" demesiyle ,

"İyiyim, senin ne işin var burada ?" dedim.

Bir anda gülümsemeyle;

"Elbise güzel dedik diye böyle serserilerin içinde giyersen başına geleceklere katlanırsın güzelim" dedi, imalı bir şekilde.

"Şuna bak ya! Ayrıca sana beni kurtar diyen mi oldu. Ah benim kahramanım diyerek boynuna atlamamı düşünüyorsan yanılıyorsun" dedim.

O sırada eğilmiş hemen çantamdan düşen eşyaları toplamaya başladı. Birde benimle dalga geçercesine,

"Bir elbise yakışmış dedim diye kendini çok birşey sanma bence. Ayrıca burada seninkinden daha güzel elbiseler var" dedi.

Ayağa kalktı. Çantamı bana uzattı.

"Çok güzel mavi gözlerin, güzel bir fiziğin ve ilgi çekici saçların var diye sende hemen havalanma" dedim.

Hızlıca çantayı elinden aldım. Bu sözümde gülünecek ne vardı anlamadım, utanmasa kahkaha atacaktı. Pis küstah. Arkamı dönmüş giderken;

"Güzel elbise çok, ama taşıyabilecek böyle bir beden yoktur herhalde" dedi.

Ben bir anda durdum fakat Toprak Yavuzer kendini kendini küçük düşürtmez.Bu yüzden arkama bile bakmadan yüzüme saçılan gülümsemeyle partiye geri döndüm. Hazal'ı aramaya koyuldum. Herkese sordum ama ya görmemişlerdi ya da tanımıyorlardı. O da ne öyle ! Hazal bir çocukla dans ediyordu. Yüzümdeki gülümseme hemen geri geldi. Bu sefer şaşkınlıkta eklendi üzerine. Etraftakiler onları izliyordu. O kadar güzel dans ediyorlardı ki, Hazal önceden bunun eğitimini mi almıştı ?

Onları alkışkarken boynumda hissettiğim nefesle ürperdim. Arkamı döndüm. Takım elbiseli biri duruyordu. Hoş burada nerdeyse bütün erkekler takım elbiseliydi. Boyum onun boynuna geliyordu ki döndüğümde direk onun boynunu gördüm .Bakışlarımı yukarıya doğru yönlendirirken nefesim kesildi. Bu benim " Kahramanım (!) " dı.

"Parti diyorum eğlenceli dimi ? " diyerek göz kırptı.

Arkadan birinin çarpmasıyla ellerim ve tüm bedenim onun vücuduna yapışmıştı. Bunlar gerçek olamazdı. Kasları çok etkileyiciydi. Dışarıdan belli olsada ellerimin altında kaslarını hissetmem daha bir etkileyiciydi.

Kabin serserim, evet şuan da bana sarılmış duruyordu. Geceler boyu düşündüğüm kişi. Refleks bile olsa bayılcak gibiydim. Hayır hayır sırası değil Toprak ! Zaman durmuştu sanki. Herkesin gözü artık bizim üzerimizdeydi. Telaşlı hareketlerle ellerinden kurtulup dışarı çıktım. Rezil olmuştum sanırım. Taksiye durması için elimi uzattım. Birden elimi biri indirdi ve beni kendine dönderdi.

"Bence bugün için bana fazlasıyla teşekkür borçlusun" dedi.

Haklıydı dimi ? Belki haklıydı ama bende en az onun kadar inatçıydım.

"Ettim say" dedim.

Gülümsedi. Sanırım hoşuna gitti ve elini uzattı.

"Aras, Aras Taşkıran "dedi. Bende elini sıkarak,

"Toprak Yavuzer" diye ekledim.

Birbirimize gülümsedik. Eğer bu benim hayatımsa her şey bu kadar güzel olamaz. Tabikide bir anda ortam bozuldu. Hazal' ın sesini duydum. Yanında dans ettiği çocuk vardı. Hazal bana imalı bir bakış attı. Bende bir şey dememesi için kaşlarımı kaldırarak onu uyardım. Aras kulağıma;

"Bu gece senin kadar güzel olmasada teşekkürler kabin güzeli" dedi.

Yanımdan ayrıldı. Kabin güzeli ?

ATAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin