Son zamanlarda geçirdiği operasyonlarla bütün askeriyeden kendini söz ettirmekten bıkmayan Akın, aldığı uyarıyla arkadaşına döndü.
''Komutanım, tozlu binaların arasında belirttiğim koordinatlar üzerinde bulunan bir eve saldırı düzenleyecekleri haberini aldım. En gizli hesaplarına dek sızdım ancak elimde sadece bu bilgi var. İlk dalacaklar sonra evi patlatacaklar. Yarın öğlen olmadan düzenlediklerine yemin edebilirim çünkü hepsi sabahın altısında yaptığı hazırlıklarla öğlen olmadan hazırlanabilirler.''
''Sen tam olarak koordinatları at. Ve kimin evi olduğu hakkında bir fikrin var mı?''
''Hayır, komutanım. Aile evi olabileceğine kanaat getirdik ancak bunun hakkında sizi temin edemem.''
''Barış'a söyleyin hazırlansınlar. Kullanacakları bombayı az çok tahmin edebiliyorum. Fazla kişi gitmeden sessizce halledelim.''
''Emriniz olur, komutanım!'' deyip koşarak odan çıkan Sezgin, birkaç arkadaşını da peşinden götürdü. Sandalyesine geri oturup bilgisayarından gelen koordinatlara baktı. Hastaneye oldukça yakın bir evdi ve patlayacak olursa -ki onlar şiddeti az bomba kullanmazlar- bütün hastane havaya uçardı. Bütün tedbirleri aldıktan sonra yarını beklemeye koyuldular.
Saat dokuza yeni gelirken Akın ve arkadaşları çoktan hazırdı. Çok geçmeden bomba merkezi olan eve çok yakınlaşmadan arabayı gizli bir yere park ederek hepsi ayrı koldan içeri girmek için ayrıldılar.
''Evde herhangi birini görürseniz sivil olmasına dikkat edin. Ha değilse sakın öldürmeyin, belki kimin gönderdiğini anlatır.'' deyince diğerleri başını sallayınca hepsine döndü.
''Duman ön kapıdan, Okan da arka kapıdan içeri girecek. Kerim ve Serhat dışardan sorumlular. En ufak çıtırtıda arıyorsunuz. Ben de üst camdan gireceğim. Göreyim sizi!''
''Kendinize dikkat edin, komutanım.''
''Siz de koçum, bekleyeme yapmayalım. Haydi!'' deyip koşarak evin çitlerine tırmanarak ağaca atlayan Akın, oradan da dar pencerenin önüne geldi. Eliyle ittirdiğinde açılmayınca sol ayağını hafif çekip bir tekme attığı gibi açıldı cam sonuna dek. Fazla ses çıkarmadığını umarak çevik hareketle içeri atladı. Belindeki silahı eline alarak odayı kontrole başladı. Burası bir bayanın odasıydı. Ancak odanın sahibinin nerede olduğunu bilmediği için her an tetikteydi. Banyo kapısına arkasını döndüğü sırada kapı açılınca genç kadın elindeki sabun yere düşürdü. Akın oraya dönmesiyle bornozuna sarılı kadını gördü ve kadının alayım derken sabunun etkisiyle ayağının kaymasıyla kendisini Akın'ın kollarında bulması bir oldu. Bu sarı saçlar, bu lale boy ve bu mavi gözleri, kendi elaya çalan gözlerine tanıdık gelmişti. Tek kaşını kaldırarak sordu.
''Hemşire Hanım?''
''Evimde ne işiniz var! Derhal terk edin burayı!''
''Vaktimiz yok, çabuk giyin buradan ayrılmalıyız!''
''Rahat bırakın beni ve nasıl geldiyseniz öyle gidin! Camımı mı kırdınız? Bunun hesabını sizden ciddi şekilde soracağım!''
''Geliyor musun gelmiyor musun?''
''Buradan gidecek olan sizsiniz!'' deyince telefonu çalmasıyla hemen açtı.
''Komutanım, evde sivil kimse yok ancak bombanın saniyelerini işitiyoruz. Derhal terk edin evi!''
''Demek gelmiyorsun?'' deyince kızın omuz silkmesiyle kolundan tuttuğu gibi kucağına aldı.
''Hey, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülü Terk Etme
Romance"Gönül hemşire, acilen yetişin!" Serumu ancak hastaya takabilen genç kadın koşarak soluğu kendisini çağıran hemşirenin yanında aldı. Sedyede bir asker yatıyordu. Acılı halde, boylu boyunca, kan revan içinde. Derhal odasına alıp muayeneye başladığınd...