Yeni talipsiz talibini karşılamaya giden Akın, istemeye istemeye onları karşılayıp eve getirdi. Genç kadın ona öyle bakmıştı ki, kendi bile anlamıştı kızın ondan hoşlandığını. Fazla muhabbete girmeden eve gelince nazikçe gülümseyip evden ayrıldı. Arkadaşlarının iş yerlerine uğramak için gezerken Gönül de arkadaşından dönüyordu. Eve geldiğinde Selin'in koltukta film izlerken uyuyakaldığını gördü. Çantasını kolundan indirip kardeşinin yanına oturunca Selin de uyanmıştı zaten.
''Geldin mi abla?''
''Geldim, yat yat.''
''Yok. Ne yaptınız bari?''
''Kahve içtik bildiğin gibi. Firuze'nin oğlu öyle tatlı ki. Çocuğu sevmekten kadınla da konuşamadım. Yenisine gebe. Hamilelik sürecini özlediğini söylemez.''
''Sevindim. Ben de şirkete gittim işte.''
''Eee, anlatsana nasıl oldu?''
''Başta her şey güzel gidecek sandım ama bunda yanıldığımı anlamam uzun sürmedi çünkü o aptal Uğur ile asansörde kaldım!''
''Ciddi misin?''
''Şaka yapar gibi bir halim var mı? Delirdim sinirden! Sonra utanmadan patronla konuşurken odaya girdi. Meğerse onun yakın arkadaşıymış. İş görüşmemin içine etti ama işi aldım!''
''Bak buna sevindim! Uğur'un sana ne zararı olabilir?''
''Sen onu bilmiyorsun, özürlü gibi hareketleri vardı!''
''Yok, o öyle biri değil. Muhatap olduğu kişiye göre değişiyor hal ve hareketleri. Komutanıyla konuşurken duymuştum oldukça resmiydi ya da toplu alanlarda.''
''Ne demezsin!'' deyip güldü bilmiş gibi Selin. Sonra televizyona döndü ama ablasıyla hala konuşuyordu.
''Eniştem aradı bugün.''
''Kim, neden?''
''Sana ulaşamamış. Nerede olduğunu merak etmiş bana sordu.''
''Bana ulaşmasını istemediğim için telefonu evde bırakmak zekiceydi!''
''Bilerek mi bıraktın!''
''Ne sandın? Bilmiyor muyum sanki bana aldığı telefonda neler olduğunu. Yazılımcıyız hepimiz biraz biraz.''
''Yani telefondan konumuna ulaştığından haberdardın?''
''Evet ama o değil.'' diyerek kahkaha attı Gönül.
''Hiç mi merak etmiyorsun çocuğun talibini?''
''Haberdarım.'' deyip dehşetle gülümsedi Gönül. Selin korkarak ona döndü.
''Ben korkuyorum abla nasıl demeye.''
''Şöyle oldu. İrem'e onu araştırmasını söyledim. O da bana doğum tarihinden diş teli numarasına dek buldu. Pek güzel bir kız değil ama bana taş çıkaracağından şüphem yok. Sanırım onu benden önce görseydi ona aşık olurdu.'' diye güldü Gönül.
''Abla sen çok fenasın! Bunu nasıl yaptın böyle?''
''İrem'im sağ olsun. Merak ettim sadece ya öyle özel bir araştırma yapmadım.''
''Abla İrem yaptıktan sonra senin bir araştırma yapmana gerek yoktu bence ama sen bilirsin.'' deyip gülerek koltuğa uzandı bu sefer Selin. Ablası da ona gülerek mutfağa geçti.
''Ne yapayım sana, ne yersin bakalım?''
''Menemen yiyelim abla. Bayağı zaman oldu.''
''Aklımda da o vardı. Tamamdır!'' deyip tangır tungur mutfağı karıştırırken Gönül, Selin de televizyonunu izlemeye devam etti. O sırada çalan zille ikisi de irkilip birbirine baktılar. Selin hemen kalkıp kapıda aldı soluğu. Kapıyı açtığında yüzüne Uğur'un rüzgarı çarpınca ağzı sonuna dek açıldı hayretten. Çok geçmeden de yüzü öfkeli bir hal alırken elini kapının girişine yasladı. Geçit vermiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülü Terk Etme
Romance"Gönül hemşire, acilen yetişin!" Serumu ancak hastaya takabilen genç kadın koşarak soluğu kendisini çağıran hemşirenin yanında aldı. Sedyede bir asker yatıyordu. Acılı halde, boylu boyunca, kan revan içinde. Derhal odasına alıp muayeneye başladığınd...