SANCILI AYRILIK

50 1 0
                                    

Günlerce ayrı yerlerde ancak aynı düşünceler içinde kalan Gönül ve Akın, gururlarından asla birbirlerine dönmeye çalışmamışlardı. Onu çok özleyen Akın, haftaları nasıl geçirdiğine şaşırarak hayal kırıklığına uğramıştı bir yandan da. Zira Gönül'süz bir hayat, gerçekten de kalpsiz bir yaşama benziyordu.

Gece Hanım ve annesi neredeyse bir haftadır Karaaslan'ların evinde kaldıkları için Gönül ile Akın'ın görüşmesi hayli zor oluyordu ve abartısız iki hafta görüşmemişlerdi. Bu süre Gönül için itiraf edemese de oldukça uzundu. İstemese de bir çıkıp gelmesi ve elini tutması belki de en çok beklediği şeydi. Çünkü Akın için atan gizli bir kalbi vardı onun. Ve onu itiraf edemese de sevdiği için evliliğinin önüne geçmek istemiyordu. 

On altı saatlik nöbeti için geldiği hastaneye girip üzerini değiştirdi ve işine koyuldu genç kadın. Aklında ya Selin ya da Akın vardı. Selin'in işi hakkında tasalanıyordu. Kardeşinin her şekilde kendini toplayacağını biliyordu ancak bu ablalık dürtüsünden dolayı gönlüne söz geçiremiyordu. Akın'ın ise nerede olduğunu düşünüyordu. Şimdi ansızın arasaydı. Bekletmeden açardı. Hem de hiç bekletmeden. Ancak aralarında görünmeyen bir uçurum vardı ve bu uçurumun arasına adım atan serden geçmek zorundaydı. 

Koridoru dönerken acil vaka anonsunu duyup geri koştu ve genç bir kadının ayağına cam kırığı battığını gördü. Yüzünü ekşi bir şey yemiş gibi buruşturup sedyedeki genç kadını hasta odasına aldı. Birkaç hemşireye halledeceğini söyleyip tedaviye başlarken kapı çaldı. 

''Gelebilirsiniz.'' deyince kadının ayağındaki camı alıp kenara koydu ve Akın'ın asker kıyafetleriyle karşısında endişeli bir şekilde durduğunu gördü. Şaşkınlığından dolayı müdahaleyi ister istemez yavaşlatmıştı genç kadın.

''Kötü bir şeyi var mı?'' Hemen kendini toparlayıp işi hızlandırarak onunla tanışmıyormuş gibi davranmaya karar verdi.

''Hayır. Sadece doktor bey dikiş atacak bacağına. Öyle büyük bir kesik yok.'' dedi soğuk bir sesle. Ardından devam etti.

''Hastanın adı ne?''

''Gece. Gece Buruk.'' Bu kadın, Akın'a talip olan Gece değil miydi? Hayretle kalkan kaşlarıyla beraber baygın olan kadına baktıktan sonra genç adama döndü.

''Nasıl oldu?''

''Sürahiyi elinden düşürünce sanırım bacağına battı. Ben sonradan yetiştim.''

''İyi alıp getirmeyi akıl etmişsin.'' dedi gözlerini devirip kanlı yerleri temizleyerek.

''Evet, kucağıma alıp getirmekten başka çarem yoktu.'' deyince Gönül biraz yavaşladı yine. Kendisine sakin olmasını söylerken bir yandan bunların şaka olduğunu sindirmek istiyordu.

''Kucağına mı?'' Sesi tizleşmişti ister istemez.

''Evet. Sorun mu var?''

''Hayır, sadece...'' deyip devamını getirecek cümle kuramayınca genç adam devam etti.

''Sadece ne?'' Sevdiği kadının gözlerinin içine bakıyordu en ufak bir itiraf duyabilmek için ancak  beklediği olmadı.

''Öyle işte. Geç kalmadın iyi ki yoksa kız kan kaybından uyanamazdı bile.'' Ne de inandırıcısın Gönül!

''He, öyle mi? Ben de öyle düşünmüştüm.'' dedi ellerini cebine sokup geri çekilerek. Böylece o muayenesini yaptı ve doktor dikiş atmak için geri döndü. Ancak Gece hala baygındı. Bu muhtemelen korkudandı. Ah canım!

Birkaç saat geçti geçmedi Akın hala kapıda öylece yaslanıp bekliyordu. Gönül arada bir önünden geçtiğinde başını kaldırıp ona bakıyor, kaçamak gülümsemeler gönderiyordu. Elini ayağını fark etmeden düzelten genç kadın onun bu hareketinden utanıp o tarafa bakamıyordu bile. 

Gülü Terk EtmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin