Modern Çolpan ve Saltuk // Mor Çiçek - 9

42 4 16
                                    


Saltuk yataktan keyifle kalkıp kızının yanına gitti. Dün Mert'in yaptığı gibi aldı kızını ve etrafında döndürürken Çolpan keyifsiz bir şekilde kahvaltı masasına gitti. Saltuk göz ucuyla baktığında o geceliği değiştirdiğini fark etmişti. Tamamen kalın eşofmanlarla evin içinde geziyordu. Sataşmak için hazırdı. "Günaydın Çolpan." Çolpan'ın gözleri kıpırdanmaya başlamıştı sinirden. "Günaydın Saltuk." Diye cevap verdiğinde Birçe babasının yanaklarına öperek "Günaydın babaaaaağğğ!! Hadi beni anneme götür." Annesini işaret etti. Saltuk için bu zaten keyif verici bir durum olduğundan hemen Çolpan'ın yanında bitti. Çolpan suratına yansıtmak istemese de adamı öptüğü için kendine çok sinirliydi. Yine de Birçe'nin yanaklarını öperken adamın onun dibine girmesi sinirlerine hiç iyi gelmiyordu. Saltuk'un mutlu suratı kadının dibinden çekilmemişti yine. Çolpan adamı ittirip işine geri döndü. Saltuk ise kızı ile eve yerleşmiş havasında devam ediyordu. Sakin ol, gidecek. Derin bir nefes aldı Çolpan işine dönmeden önce. O sırada telefonu çaldı kadının. Kaşlarını çattı ve tedirgin bir şekilde Saltuk'a bakış attı. Saltuk ise göz ucuyla kadını takip ediyordu. Yaptıklarının altını kısıp kadın kendini bir odaya kilitledi. Saltuk bu kilitleme durumuna iyice meraklansa da Birçe o sırada adamı oyun oynamak için farklı yerlere getirip götürüyordu. Yarım saat sonra dağılmış bir ifadeyle çıktı kadın odadan.

"Hadi kızım, oyuncak ayını görmemiştim. Odadan bulup bana getirir misin?"

Birçe ceylan gözlüsü babasına bakıp tamam diyerek koştu odasına doğru. Çolpan'ın yanına geldi adam. "Ne oldu?"

Çolpan sanki hiçbir şey olmamış, çevresinde hiçbir şey yokmuş gibi işine devam ediyordu. "Çolpan. Ne oldu?" Saltuk bir süre daha bekledi ama kadından cevap alamıyordu. "Her ne olursa olsun yanındayım, biliyorsun değil mi?" Çolpan aniden bakışlarını adama doğrulttu. Saltuk hayran olduğu gözlerde sinir gördüğü için hafif irkilmişti. "Tıpkı operasyon yapılan gecede benimle birlikte olduğun gibi mi yanımda olursun?" Saltuk konuşmak için ağzını açmıştı ki, "Sus." Dedi Çolpan. "Birçe geliyor."

Kahvaltıda sadece Birçe'nin neşeli sesi ve ona cevap verme çalışan babası vardı. Telefon tekrar çaldığında Çolpan hızlıca kalkıp masadan uzaklaştı. Saltuk kapıya yanaştı yavaşça ve dinlemeye başladı. "Evet, eve gelme diyorum, Tılsım. Evet. Hızlıca Londra'ya geri dön. Hayır hayır, ben gelmeyeceğim. Öyle olması gerekiyor. Tılsım... Tamam... Görüşürüz..."

Sesleri duyan Saltuk koşarak Birçe'yi gidip kucakladı ve döndürmeye başladı. Böylece Çolpan'ın dikkatini çekmeyecekti. Çolpan daha gergin bir şekilde geri döndüğünde Saltuk'a baktı. "Biraz dinlenmem gerekiyor. Biraz daha durur musun burada?" Saltuk başını sallayınca Çolpan odasına doğru yürüdü ve kapıyı sıkıca kapattı.

Öğlene kadar Saltuk Birçe ile vakit geçirince tüm enerji deposunun dolduğunu hissediyordu fakat içten içe Çolpan'ın da ne durumda olduğunu merak ediyordu. Birçe esneyince ne yapacağını bulmuştu. Kızını odasına götürünce sıkıca sarıldı çocuk adama ve ona bildiği bir ninniyi söylemeye başladı. Tee Akçal anneannesi ona söylemişti bu ninniyi.

"vardığın yer od olsun

devran hep senin olsun

düğünün güzün olsun

bir oğlun kızın olsun

boyuna boyulansın"

Kızı bu ninni ile birlikte uyumaya başladığında gülümsedi. Kızının küçük burnuna bir öpücük kondurdu. Ona bakarken içinin sıcacık olduğunu hissediyordu, belki Çolpan bir hata uğruna yaptığını düşünüyordu ama hiç bilmediği bir şey vardı kadının. Adama dünyaları vermişti, asla olmayacağını zannettiği şeyi olmuştu. Bir baba olmuştu... Her ne kadar birçok şey için kızsa da Çolpan baba oluşuna hiçbir şey demezdi. İyi bir babasın derdi hatta ara ara. Gülümseyerek kızını uyandırmadan kalktı. Çolpan'ın kapısına vurdu hafifçe. Ses çıkmayınca merakına yenildi ve kapıyı açtı. Çolpan'ı görmüştü. Onun neden dağıldığını az çok tahmin ediyordu. Kadın onu dövmesin diye "Çolpan" diye fısıldadı adam uyansın diye. Kadın yavaş yavaş gözlerini açtı ve adamı kapıda gördü. "Ben geldim, bağırma lütfen." Saltuk'un çaresiz sesi ve Çolpan'ın yorgunluğu ile birleşince kadın "tamam, tamam." dedi ve yatakta doğruldu, sırtını yasladı.

"Neler oluyor?" dedi Saltuk, kenardaki sandalyeyi çekerken. "Babam ve Alpagu'ya yapılan operasyonlardan sonra polislerle anlaştım. Temizlik operasyonunda böylece ben ve Tılsım hiç bulaşmamış olacaktık fakat son dönemlerde Vargı denen adamı hatırlıyor musun?" Saltuk evet anlamında başını sallayınca devam etti kadın. "O yine benimle uğraşmaya başladı. Bizi pis işlere sürüklemeye çalışıyor." Saltuk kadına baktı sinirleniyordu. Tahmin ediyordu ama bu kadarını yapacağını da hiç düşünmemişti Vargı'nın. Göğsünden aldığı nefesi yavaş verebildi Çolpan, gergindi. Yutkundu. "Polis koruma teklif etti." Gözlerini havaya dikti. "Koruma teklif etmekten ziyade zorunlu kıldılar. Türkiye'den de çıkış yasağı kondu gitmemem için."

Saltuk bir şey demek istemese de Çolpan'ın gerginliğini görüyordu. "Kim olacak benim korumam? Hem Birçe var evde, kimseyi güvenip sokamam." Saltuk elini beyaz saçlarına götürdü. "Sanırım ben kimin koruma olduğunu biliyorum." Çolpan bakışlarını adama getirdi.

"Ne?" Cevap gelmeyince tekrar söyledi. "Kim?" dedi tekrardan. Saltuk hafif gülümseyerek baktı kadına. "Sanırım... Ben?" Çolpan gözleri kocaman açıldı ve "NE?" diye bağırırken Çolpan hızlıca yastığı aldı, adama fırlattı. Saltuk gülmeye başladı. "Biliyordun ve anlattırdın bana!" Çolpan yatakta ayağa kalkmış adama bulduğu her şeyi fırlatıyordu. Saltuk "Dur!" diyerek konuşmaya çalışıyordu ama gelen şeylere karşı kendini korumak için en sonunda kadına doğru fırlattı kendini. Yataktan yuvarlanırken adam kadın kaçmıştı ama ayaklarından tutup çekti kadını. İkisi nefes nefese göz göze geldiklerinde Saltuk üstte Çolpan alttaydı. Saltuk bugünün ikinci şansını bulmuşken dudaklara odaklandı. Gözleri gittikçe kararıyordu ama kadının onayını bekliyordu. Kadının onayını beklerken de onu çıldırtması gerektiğini bilecek kadar tanıyordu. Dudaklarının arasında milim vardı, nefesleri birbirine karışıyordu. Çolpan hafif gözleri kapanarak adamın boynunu kavradı. Saltuk ise uzun süredir hasret olduğu dudaklara yapmıştı. İkisi de yumuşaklıktan çok uzak, sert bir şekilde öpüşüyordu. Saltuk bundan daha fazla ilerleyemeyeceğini bilse de kadının sweatinin içine ellerine soktu. Elleri kadının göğsüne giderken Çolpan kıyafeti çıkarttı. Adam bu işin dönüşü olmayacağını düşünmeye başladığı için kadının vücudunda öpülmedik bir yer bırakmamaya başlamıştı. Tam heyecanla Saltuk'ta pantolonunu indirecekken kadın durdurdu adamı. Saltuk'un gözler yuvalarından fırlayacaktı. "Çol-pan?"

"Saltuk?" dedi kadın sweatini üstüne geçirirken. "Birçe uyanmadan masayı toplamam gerekiyor." Saltuk kafasını tekrar duvara vurma isteğiyle baş etmeye çalışırken banyoya gitmenin daha doğru olduğunu karar verdi. Birçe uyanmadan kendini sakinleştirmeliydi.

Gün sonunda Birçe onları o kadar yormuştu ki, Saltuk kızı ile konuşma vakti bulamamıştı. Kız babası gitmesin diye o kadar hareketliydi ki, Çolpan bu haline içten içe üzülmeye başlamıştı. "Birçe." Dedi kadın kızını karşısına alıp. "Baban bir süre burada kalacak bizimle." Birçe kocaman açtı gözlerini. "Anne ve baba gibi mi?"

Çolpan soruya yutkunmuştu. "En başından beri senin annen ve babanız. Sadece ayrı yaşıyoruz."

"Yani biylikte mi yaşıcaz?" Gözlerini kocaman açmış heyecanla bakıyordu annesine. "Bir süreliğine evet." Çığlık çığlığa etrafta koşmaya başlayınca ne diyeceğini bilemedi Çolpan. Saltuk ise uzaktan onları izliyordu. Kızını kucağına aldı. "Bir süreliğine annenle deneyeceğiz." Dedi Çolpan'ın bakışlarına aldırmadan. "Sonu ne olursa olsun seni ikimizde çok seviyoruz."

"Annemi seviyo musun?"

Saltuk kadına doğru baktı. "Ben onu hep çok sevdim." Çolpan ise gözlerine yapılan bu itirafa sadece adama bakarak ağzını oynattı. "Yalancı." Kızı duymadan bunu söylemiş olmak, Çolpan'ı rahatlatmıştı. Aralarında kapanmamış bir özür vardı ve Saltuk'un yeni görevi Çolpan'dı. Görevden ziyade karısı olana kadar da bırakmayı düşünmüyordu.

Çolpan ve SaltukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin