*-*
Minicik minicik devam edecek.
*-*Çolpan ormanda koşturuyordu. Gecenin köründe Dağ'dan gizlice kaçmıştı atını da alıp nereye gideceğini iyi bilirdi dağ bikesi. Çaşıtlarından aldığı bilgiye göre Gök kervan yolundan geçecekti, Çin'den gelecek ganimetleri çapullamak için çok heyecanlıydı. Saklandığı yerden Gök'ün alplerini görmüştü. Gülümsedi.
Aklına küçük Sırma geldi, Çin'in ipeklerinden bir elbise diktirecekti. Kızın sevinci şimdiden aklına geldiğinde çok sevinmişti. Okunu ormanda gök bayrağına sabitledi, okun sesi ile birlikte Gök alpleri kılıçlarını çıkarmış olsa da okun ne taraftan bir anda geldiğini çözememişlerdi. Etrafa gözlerini dikmişken bir Gök alpi yere yığıldı. O sırada fark etti Saltuk, okun nereden geldiği ve kendine ok gelmiş gibi yere yattı. Bu çapulcuyu yakaladığında hem Gök Saray'da hızla yükselecek hem de belki birilerinin gözüne girmesi daha kolay olurdu. Kadın diğer alpleri de indirdiğinde nefesini düzenlemeye çalışıyordu Saltuk. Yüzü kapalı biri ona yaklaştı ve yüzüne baktı. Yavaşça sandığı açtı gelen kişi, Saltuk gözlerini açtığında gördü onu. Çolpan ise Sırma ve Akkız'ın gülümsemesini düşünürken heyecanla ipeklere dokundu, diğer sandıkta ise altınlar vardı. İşte bu diyordu içinden. İşte bu. Babası görmeden çocuklarla güzel vakitler geçirebilirdi. O sırada Saltuk gizli hançerini çıkartıp ayağa kalktı, çapulcuya yaklaştı ve boynuna dayadı hançeri.
"Bittin çapulcu."
Çapulcu derin bir nefes aldı. "Kim bitti belli olmaz Gök Alpi." Adamın karnına vurmuştu anlık oluşan boşluk ile. Adam ise karnına yediği darbeden dolayı değil, duyduğu sesten dolayı şok olmuştu. Başını kaldırdı kadın ona vahşice saldırırken kadının hareketinden kaçtı. Kadın kılıcını çıkarmış saldırırken adam bir anda kolunu tuttu. "Çolpan. Dur."
Elektrik çarpmış gibi olmuştu kadın, eli ayağı titremeye başlamıştı. Gözlerini büyütmüş, adamın gözlerine bakıyordu. "Sen benim adımı nereden bilirsin, albız?" Kılıçla adamın kolunu kesmek için tekrardan hamlede bulunduğunda Saltuk kadının kolunu tekrar tuttu. "Durasın, Çolpan bike." Kadının kılıçlı eline vurdu. Çolpan'ın boşluğundan yararlanıp kadını ters çevirdi ve kadının ellerini sıkıca tuttu. "Sen ne yaptığını bilmezsin gök alpi. Bırak beni."
"Sen ne yaptığını bilir misin Dağ bikesi? Gök alplerini yaraladın, Gök'ün Çin'den getirdiği hediyeleri çapullamaya çalıştın. Alpagu Dağ'a, babana, Tılsım'a ne yapar bilir misin?"
Çolpan kafasını yana çevirdi ve adama tükürdü. "Dağ'ın ve Tılsım'ın adını ağzına almayasın." Saltuk ona atılan tükürükle başını yana çevirdi ve yanağından sildi. "Abartmayasın, Çolpan bike. Elimde olan sensin."
Kadın nefretle bakarken adamın dikkatin dağılmasını bekliyordu. Dağıldığı ilk vakitte adamın ayağına tekme atıp kaçmaya çalıştı. Ormanda ağaçların en sıkı yerlerinden geçerken koşmaya devam ediyordu. Atına yetişebilirse bu olaydan kurtulabilirdi, gök alpi bunu söyleyemezdi. Saltuk ise gök alpi olarak çok zor bir durumda kalacaktı ve kadının ondan kolayca kaçıyor olmasını sindiremiyordu. Kadının nereye gideceğini tahmin ederek açık alandan atını bağlayacağını düşündüğü yere koştuğunda Çolpan'ın atını gördü. Nerede görse tanırdı bu atı. Atın yanına geçtiğinde Çolpan'ın koştuğunu gördü, hem koşuyordu hem de gülüyordu kadın. Neşeliydi, Saltuk kadına bakarken ne zaman onu fark edeceğini düşünüyordu. Çolpan'ın gözleri artık kurtulmanın endişesini bırakmış, kahkaha atarak gözlerini önüne çevirdiğinde fark etti adamı. Saltuk atın iplerini tutmuş kadına baktığında konuşmaya başladı.
"Saldırmak yok. Konuşmak istiyorum."
"Benimle ne konuşmak istersin, gök alpi?"
"Yaptıklarınla alakalı..."
"Beni söylemeyecek misin hanına?"
"Neden yaptın?"
"Sana neden söyleyeceğimi düşünürsün? Kendini ne sanarsın? Beni hanına şikayet etsen bile kim sana inanacak?" Bike şımarık biri gibi adama doğru yürüdü. Saltuk kadının sallanan tavırlarına odaklanmaya çalışırken söylediği sözler yüzünden dikkati dağılmıştı. Kadın adamın yanına gelip kuşağından hançeri çıkartıp Saltuk'un koluna sapladığında bile Saltuk Çolpan'dan bunu beklemiyordu. Gözlerini şaşkınlıkla açmıştı. "Çolpan... Ne yaparsın sen?"
"Madem çapullayamadım, seni yaraladım. Şimdi git hanına söyle. Bir grup geldi, saldırdı ama malları kurtardım dersin." Hançeri adamın kolundan çıkardığında Saltuk kalbinin ağrısına dayanamayıp yere çöktü. Çolpan ise şaşırmıştı, adamı sadece yaralamıştı evet kandan bayılabilirdi ama bu gök alpi bu kadar zayıf olamazdı. "Beni yaraladın." Dedi Çolpan'a bakarken. "Neyseki ilk yaralaman değil, dağ bikesi." Ata yaslanmış bir şekilde duruyordu, biraz kenara kaydı ve kendini yere attı. "Aydı gidesin. Şafak sökmeden gidesin." Gözlerini kapattı Saltuk. İçindeki acıyla baş başa kalmak istiyordu. Kadına olan hayranlığı yüzünden rezil olmuştu ve daha fazla rezil olmamak adına gözlerini kapatıp biraz uyumak istiyordu.
Çolpan adamın üzgünlüğünü şahit olmuştu fakat dağa geri dönmezse daha büyük bir sorun çıkacaktı hem de kızlara istediği ipekleri de alamamıştı. Sinirle ata bindi ve dağa sürdü atını. Geride hem kalbini hem de kolunu yaraladığı bir gök alpi bırakmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çolpan ve Saltuk
Fiksi PenggemarDestan dizisi karakteri olan Çolpan ve Saltuk'a yazılan tek bölümlük hikayeler.