Çolpan ve Saltuk

Çapulcu Bike - 2

*-*

Saltuk Çolpan'ın atının gidiş sesi bitene kadar gözlerini kapatmaya devam etti. Kadının dediği cümleye karşı hiçbir şey söylememesi buna rağmen yine de bir bıçak darbesi daha yememesi onun için iyiydi. Bunları düşünürken bir süre sonra gerçekten dalmıştı ve Gök sarayın adamları Saltuk'u bulmuş, saraya götürmüştü. Sarayda kimse ile pek konuşmamıştı fakat ganimetlere sahip çıkıldığından dolayı Alpagu Hanın memnun olduğunu duymuştu. Yolun başından bir gök alpi olduğundan bu durum onu kısa sürede iyi bir konuma getirebilecekti. Yine de Danış Ata ve Yasavul'dan bir azar işitmişti, candaşlarını koruyamadığı için... Ah bir diyebilse Dağ Bikesinin yaptığını Dağ ve Gök tekrardan ayrılıverirdi. Tılsım hatunun da buna kalbi dayanmazdı.

Olaydan beri üç kez ay tepeye çıkmıştı ki, Tılsım Hatun'un uzun süredir işitmediği şen kahkahasını işitti Saltuk alp. Koridordan hafifçe çıktığında görmüştü Çolpan bikeyi, tıpkı toy günündeki gibi ablasına sıkıca sarıldı o güzel gülümsemesiyle. Ablasını gördüğünde gerçekten içten gülümsüyordu Çolpan bike, çevresindekilerden genelde hoşlanmayan bir yapısı vardı. Saray ona dar bir alan gibi geldiği için herkese ister istemez dağ vahşiliği ile saldırıyordu. Saltuk elbette biliyordu ki, çoğu zaman isteyerek vahşi davranıyordu. Alpagu han ile hiç anlaşamaması onu çekindiriyordu, çok dik başlı bir hatun olmasına rağmen gözlerini çekemiyordu adam. Çolpan hiç fark etmemişti Saltuk'u koridorun kenarından abla ve kardeşi izliyordu. Tılsım fark ettiğinde seslendi Saltuk alp'e.

"Saltuk alp, gelsene kandaşım ile tanıştırmak isterim seni."

Kalbinden vurmamış, üç gün doğumu öncesi koluna hançer saplamamış gibi gitti Saltuk. "Hoşgeldiniz Çolpan bikem."

Başıyla selam verdi Çolpan. "Geçmiş olsun." Gözleri birleştiklerinde Çolpan'ın hınzır gülüşünü görmüştü Saltuk. O da başını salladı. "Sağ olasın."

"Yapan albız kimse bulursun diye düşünürüm Saltuk alp."

Tılsım ise ikisi arasındaki diyaloğun pek farkında değildi, kandaşı gelmişti ve mutluydu. Bu sarayda nefes aldığı anlardan bir tanesiydi. Bu anı kaçırma niyetinde değildi, Çolpan'a anlatacağı çok şey vardı.

"Albızın kim olduğunu göremedim, Çolpan bikem." Tılsım o sırada mutfağa gitmesi gerektiğini hatırladığı için onları yalnız bıraktı ve koşarak mutfağa gitti. Çolpan'ın en sevdiği yemeği yaptırması gerekirdi.

"Yapanı görseydin ne yapardın?" dedi Çolpan arkasındaki duvara yaslanarak. Bikenin bu dalga geçer tavrı Saltuk'un kalbini kırmazdı, tam tersi defalarca anlatılan aşk tanrısının okladığını düşünürdü. Bilirdi bike de okladığının farkındaydı. "Koluma sapladığı hançerin çok acımadığını amma artık kalbime sapladığı bu okun çok canımın acıttığını söylerdim."

Çolpan gözlerini kırpıştırdı. Saltuk'un açık bir şekilde bu kadar kendini açacağını düşünmemişti, o gün bahsettiği şey bu olmalıydı. Hiç düşünmemiş olmayı dilerdi ama o günden beri bu durumu düşündüğü için saraya gelmişti. "Sanırım o albızın ben olduğunu söylemezsin kimseye." Başını iki yana salladı Saltuk. "Güzel." diyerek ayrıldı yanından Çolpan bike mutfağa doğru ilerledi. Saltuk ise yanından geçerken o menekşe kokusunu almıştı kadından. Tam dibinden geçmişti. Derin bir nefes aldı, bu koku hep içine işlesin isterdi.

Saltuk'un kolunu iyileştirmişti kam kadın, Alpagu hanın karşısına çıktığında Çolpan bike'de yan tarafta dururdu.

"Çapulculara karşı direndiğin için sana alkışlar olsun, Saltuk alp. Bundan sonra sarayda Tılsım Hatun'un özel alpi olmanı isterim." Saltuk yerden başını kaldırdı, inanamamıştı bu duruma. Alpagu han, alpten memnun olduğunu netleştirmişti. Çolpan gülümsedi. "Bugün Tılsım hatun ile Çolpan bike at sürmeye gidecekler Gök Saray çevresinde, onlara eşlik edesin." Kadınlar hanın odasından çıktığında Saltuk'a durmasını söylemişti, Alpagu. "Tılsım seni sever, onu korumanı isterim. Gök saray içinde yaşadığı her şey bundan sonra senden sorarım. Tılsım'ın gölgesi olmanı isterim. Gerektiğinde Dağ ile aramızdaki iletişimi sen sağlarsın." Saltuk başını salladı tekrardan "Elbette hanım." Kalbine vurdu kolunu ve yere çöktü adam. "Aydı, gidesin."