Kontrol edemeden attım eğer hatalar varsa kusura bakmayın
keyifli okumalar💜
***
Küçüklüğümden bu yana hep akıllıca kararlar veren biri olmuştum. Ne yapmam gerekiyorsa hızlıca düşünüp harekete geçer, genelliklede hızla aldığım bu kararlardan memnun kalırdım.
Ancak hayatımda ilk kez bütün bir düşünme yetimi kaybetmiştim. Az önce minik mercekte gördüğüm beden bütün bir algımı yok etmişti. Elim ayağıma karışmışken benden pekte farkı olmayan arkadaşlarım ile öylece kapının önünde birbirimize bakıyorduk.
"Ağzına sıçayım... Lan niye geldi bu!"
Az önceye kadar reisi şöyle döverim böyle yaparım diyen Ali'nin korkak fısıltısı sessizliği böldüğünde her şeye rağmen gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Yüzü korkudan kızarmaya başlamıştı bile.
"Oğlum bu lavuk uyanmış olmasın."
Fatih abi bir adım kapıya yaklaştığı anda tekrar çalan zille korkup hızla Adar'ın arkasına saklandı. Adar dışındaki bütün bedenler zangır zangır titrerken bir kez daha nasıl bir belanın içine düştüğümü anlamıştım. Bu adam bu işin sonunda beni sağ bırakmayacaktı. Başarılı olsamda olmasamda sonum kesinlikle iyi olmayacaktı.
"Çalar çalar gider yaaa..."
"Hıı çalar çalar gider geri zekalı. Işıklarıda götümüze sokarız."
Bir kez daha çalan ses ile en mantıklı cevabı veren Adar'a baktım. Işıkların açık olduğunu büyük bir ihtimalle görmüştü. Kaçamayacağımızı anladığım için hızla askıda duran kıyafetlere uzanıp üstümdekileri çıkarmaya başladım. Üstümdeki kazağı çıkardığım anda önümü kaptan bedeni umursamayıp hızla altımdaki pantolonu da çıkardım.
"Dönün lan önünüze puştlar!"
"Ee önümüz bu taraf-"
"Ağzına sıçtım senin Ali"
Seri bir hareketle siyah feraceyi üzerime geçirip tek parça örtüyü de başıma geçirirken önümdeki bedenleri umursamayıp hemen yanımda numaraları yazmak için kullandığımız defter ve kaleme uzandım.
"Ben kapıyı açıyorum siktirin gidin."
Hâlâ sessizce birbirine dalaşan Ali ve Adar ayrıldıklarında ben çoktan peçemi de takıp kapıya uzanmıştım. Son kez arkama bakıp hepsinin sessizce gittiğini gördüğüm anda derin bir nefes alıp hızla kapıyı araladım.
Dakikalardır inatla kapıda bekleyen adam beni görmesi ile bir adım uzaklaştı. Siyah hareleri sanki iyi olduğumu anlamak ister gibi baştan aşağı beni süzerken sessizce konuşmasını bekledim. Aklından neler geçtiğini anlamak benim için gün geçtikçe zorlaşıyordu.
"Kusura bakma."
Uzun uzun açıklama beklediğim için kuru bir giriş yapan reise karşı gözlerimi devirmeden edemedim. Bu adamın insan olduğuna inanamıyordum. Dümdüz beton gibi bir suratı ve tek düze sert bir sesi vardı.
"Ablam bunları sana yolladı. Arkadaşlarınla konuşmuş bugün ailen memlekete gitmiş..."
Yasemin ve Zişan'ın bizden habersiz söyledikleri bu yalanın kesinlikle geçerli bir sebebi olmalıydı ama şimdilik bunu düşünmeyi bir kenara bırakıp elinde tuttuğu güzel işlemeleri olan hasır torbayı bana uzatan adama odaklandım.
Elindeki çiçek işlemeli torba parmaklarının arasında o kadar eğrelti duruyordu ki iri bedeni ile olan bu tezatlık gülümseme neden oldu.
Huysuzca saçlarını karıştırıp elindeki torbayı salladığında ise minik bir kıkırtı kaçtı dudaklarımdan. Çiçekli torba taşıyan kocaman bir ayıyı kim görse benimle aynı tepkiyi verirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Faşist Yemini (b×b)
Fiksi Remaja"Lan, adam bana aşık olmuş diyorum dinlemiyor musunuz beni?" Bağırışlarıma rağmen karşımda gülen iki anguta bakıp yüzümü kapatan peçeyi hırsla araladım. Başıma ne geldiyse bu şerefsizleri dinlediğim için gelmişti. "Ne abarttın be oğlum! Hem maviş ma...