Odadan gelen müzik sesini duyabiliyordum. Sehun uykulu gözlerle ne diyeceğini şaşırmış bir şekilde karşımda duruyordu. Gülümsememi daha da büyütüp odanın içine kaçamak bakışlar atarak içeri girmek istediğimi söylemeye çalıştım. Yüzsüzlükte son noktadaydım ama umrumda değildi odaya dönmektense yüzsüzlük yapmayı tercih ederdim..
"Bir şey mi hatırladın?" Sehun ani bir şekilde endişeli bir ses tonuyla konuşunca koridordaki şaşkın insan sayısı ikiye çıktı. Neden aklına ilk bu gelmişti ki diye düşünmeden edemedim. Bir şeyler hatırlamam neden onun için bu kadar önemliydi? Neyi hatırlamamı istemiyordu? İyice paranoyaklaşıyordum. Şaşkınlığımı üstümden atıp tekrar gülümsemeye başladım.. Aynı zamanda neden gecenin bir köründe kapısında durduğuma dair ona bir neden sunmalıydım.
"Hayır, hayır bir şey hatırlamadım sadece odamda bir böcek var ve oraya dönmeye korkuyorum." dedim böylelikle Sehun'un endişeli dolu bakışları sakinleşmiş ve yüzünü yarım bir gülümseme kaplamıştı. Kollarını göğsünün tam üstünde çarprazlayıp kapıya hafifçe yaslanmasını sanki ağır çekimde gerçekleşiyormuşcasına izledim. Dudaklarını açıp konuşmasını dikkatli gözlerle izlemek ne dediğini kaçırmama sebep olacaktı. Kendimi toparlayıp dediklerine odaklanmaya çalıştım, birden bire bu ruh hallerine bürünmem saçmaydı.
"Odana gelip böceği çıkarmamı ister misin?" dediğinde cümlesini anlamam için birkaç saniye beklemem gerekti. Kafam sonunda toparlandığında Sehun'un hafifçe doğrulup odama doğru adımladığını gördüm.
"Hayır, hayır gerek yok" Sehun'un odama gitmesi ve böcek yerine yarı çıplak (belki de şu dakikalarda tamamen çıplak) bir Luna ile karşılaşması felakete sebep olabilirdi. İki ihtimal vardı. İlki odada çıplak yatan Luna'yı görüp benim ondan kaçtığımı anlardı, ikincisiyse eğer gerçekten düşündüğüm gibi Luna ile bir ilişkisi varsa ikimizi de öldürürdü. "Böceği falan siktir et sadece uykum kaçtı ve biriyle konuşmaya ihtiyacım var." dediğimde aynı zamanda gözlerimi hafifçe kısmış ve kendimce acındırma suratı yapmıştım. İşe yarayıp yaramadığından emin değildim tek amacım Sehun'un odama girmemesiydi.
Sehun yüzünü bana çevirdiğinde tekrar gözlerindeki hüznü gördüm. Belki de normal bakışları hüzünlüydü, belki de cidden canını sıkan bir şeyler vardı bilmiyordum. Kafam her şekilde olayları Luna'ya bağlamayı başarıyordu. Onunla olan ilişkisi yüzünden mi böyleydi? Ya da ben gittikçe kafayı yiyordum.
Sehun bana doğru dönüp "Tamam bir şeyler içmek ister misin?" dediğinde büyükçe gülümsedim. Tabii ki de isterdim. Şu an ihtiyacım olan tek şey bir şeyler içmekti. Sehun hızlı adımlarla tekrar odaya girdiğinde peşinden sakince içeriye süzüldüm. Gözlerim odanın içini turladığından en az benim odam kadar sade olması dikkatimden kaçmadı. Çalışma masasının üstünde duran laptoptan sakin bir müzik yükseliyordu. Her şey düzenli ve yerli yerindeydi. Kendimi yatağın yanındaki tekli koltuğa atıp etrafı izlemeye devam ettim. Ben otururken Sehun da çıplak olan tenine bir tişört geçirmiş ve elini yatağının altına atarak bir viski şişesi çıkarmıştı. Daha çok bira falan beklediğim için viski şişesini görünce gözlerimi büyütmekten kendimi alamadım. Lisede olmadığımızı yeni yeni idrak etmeye başlıyordum.. Sehun viski şişesine olan bakışlarımı görünce tekrar yarım gülümsemesini takınıp "Bu günlerde buna fazlasıyla ihtiyacım oluyor." dedi. Kafamı sallamakla yetinip Sehun'un şişeyi açıp kafasına dikmesini izledim. Birazını içtikten sonra şişe el değiştirdi, şişenin ağzını korkakça dudaklarıma dayayıp bir yudum içtikten sonra viskinin boğazımdan aşağıya doğru tatlı bir acıyla indiğini hissedip gülümsedim.
"Müzikle mi uyursun?" dediğimde elimdeki şişeden bir yudum daha almış ve Sehun'a uzatmıştım. Sehun elini bilgisayara atıp müziğin sesini biraz kısmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nightmare // sekai
FanfictionTırnaklarını uzatmaktan nefret edersin. Her zaman iki yastıkla uyursun. Ellerin hiçbir zaman ısınmaz. Bohemian Rhapsody dinleyerek ölmek istediğini defalarca söyledin ve ben de sana defalarca ölümden bahsetmemeni söyledim. En sevdiğin film asla sabi...