arkadaslar hatalarim varsa, ki mutlaka vardir, kusura bakmayin. elimden geldigince dikatli olmaya calisiyorum. byeee ahshhansnaBir yandan elimdeki cips paketiyle aşk yaşarken bir yandan da etrafı izliyordum. Kris'le oturmaya devam ederken yavaş yavaş topluluktakiler de bize katılmaya başlamıştı. Birbirimizden fazla uzakta olmayacak yerlerde dağınık bir şekilde oturuyorduk. Tao, Kris'in isteklerine dayanamayıp hepimiz için yiyecek bir şeyler getirmişti. İkisine baktığımda gülümsememi bastıramıyordum, gerçekten beraber mutlu görünüyorlardı, saf bir aşkla bakıyorlardı birbirlerine. Önemli olan başka hiçbir şey yokmuş gibi, gerçek birer sevgiye kuşanmıştı ikisi de. Tao elindeki cips paketinden önce kendisi yiyor ardından Kris'in ağzına tıkıştırıyordu, bunu yaparken ikisi de o kadar mutlu görünüyorlardı ki gözüme biraz kıskandığımı hissediyordum. Gözlerimi sonunda onlardan ayırmayı başarabildiğimde ilk yaptığım şey gün içinde binlerce kez yaptığım gibi Sehun bahçede mi diye kontrol etmek oldu. Hemen hemen tüm okula ev sahipliği yapan bahçede sadece o yoktu, Chen'i bile görmüştüm ama onun nerede olduğuyla ilgili en ufak bir fikre bile sahip değildim. Öpüşmemizden sonra saçma bir şekilde kendimi ona daha yakın hissediyordum. Ama hala aklımın bir tarafında yalan söylediğine dair fikirler uçuşuyordu.. Hafıza kaybı ben de berbat bir dengesize yol açmıştı sanki..
"Kai." Sehun'u aklımdan atmayı tam olarak başaramıyordum, her düşünceme bir şekilde dahil olabiliyordu. Bana seslenen kişiye döndüğümde de yine aklımda olan oydu, gülümseyerek bana yaklaşan Rick'in gülümsemesine karşılık verirken de yine onu düşünüyordum.
Rick hemen karşıma oturdu, "Bir şeyler hatırladın mı?" diye sorarken o kadar hevesliydi ki onun hevesini kıracağım için bir an üzüldüm, kafamı sağa sola salladım üzüntüyle. Gerçekten hiçbir şeyi bir şeyler hatırlamayı istediğim kadar çok istemiyordum..
"Bana istediğin her şeyi sorabilirsin." Rick oturduğu yerde bile sürekli kıpırdayan bir tipti, korecesi hafif bozuk olsa da dedikleri az çok anlaşılıyordu. Bana çeviremeyeceğim bir teklif sunduğunda onun benimle ilgili pek bir şey bilmeyeceğini göz önünde bulundurarak Sehun'u sormaya karar verdim. Suratıma umursamaz bir ifade yerleştirip sanki çok normal bir şey soruyormuş gibi ses tonumu ayarladım.
"Şu Sehun," dedim sanki öylesine bir konuymuş gibi. "Onun hakkında ne biliyorsun?" sesimin aslında tahmin ettiğim gibi sakin çıkmadığını fark edebiliyordum, ama bu garip bir şekilde Rick'in dikkatini çekmedi. Bir kere daha heyecanla kendini sağa ve sola oynattı, küçük erkek çocukları gibiydi.
"Şu yan odandaki Sehun mu?" Kafamı aşağı yukarı salladım.
"Oh Sehun." dedi düşünceli bir tavır takınıp. "Tüm okulun Sehun'la ilgili bildiği tek şey bir gün yalnızlıktan öleceği. Liseyi bitirdiği gece ailesine eşcinsel olduğunu açıklamış, ailesi ise onu kapı dışarı etmiş, pat diye biraz para tıkıştırmışlar eline birkaç kıyafet vermişler ve bir daha hiç arayıp sormamışlar. Sonuç olarak burslu bir şekilde burada. Pek arkadaşı da olduğu söylenemez, yalnızlık tek dostu adeta." Göğsümde bir şeylerin çırpınmaya başladığını hissettim, o çırpınan şey aynı zamanda canımı acıtıyordu. Berbat bir şeydi bu, ailem tarafından istenmemeyi düşünemiyordum bile. Yerimden kalkıp koşarak Sehun'u bulmak, ona sarılıp bir daha bırakmamak istiyordum, ama oturmaya devam ettim. Rick, Sehun dışında bir şeyler anlatmaya başlayınca dinliyormuş gibi yaptım ama kafam tamamen Sehun'daydı . Noel'de neden okulda olduğunu bu açıklıyordu. Tanrım, ağlamak istemem normal miydi?
Rick yanımdan kalktığında hala şaşkın bir şekilde oturuyordum. Kafamda Sehun'la ilgili daha çok şey öğrenmek gibi bir düşünce belirmişti. Kafamı Tao'ya çevirdiğimde Kris'le birlikte bir şey hakkında konuştuklarını gördüm. İkisine de Sehun hakkında bir şeyler sormalıydım ve bunu onlar yan yana değilken yapmam Sehun hakkında daha çok şey öğrenmemi sağlayabilirdi. Bir şey demeden sessizce onları izledim. Aradan yarım saat geçtikten sonra hala konuşmaya devam etmeleri kafayı yeme derecesine gelmemi sağladı. Tanrım bu kadar çok konuşacak neleri olabilirdiki? En fazla gelecek yaz düğünü nerede yapacaklarını planlıyor olabilerdi yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nightmare // sekai
FanfictionTırnaklarını uzatmaktan nefret edersin. Her zaman iki yastıkla uyursun. Ellerin hiçbir zaman ısınmaz. Bohemian Rhapsody dinleyerek ölmek istediğini defalarca söyledin ve ben de sana defalarca ölümden bahsetmemeni söyledim. En sevdiğin film asla sabi...