10

6.4K 716 105
                                    

Bir keresinde dersi dinlemediğim için matematik öğretmenim avazı çıktığı kadar bağırmıştı, her üç öğrenciden ikisi zaten dersi dinlemiyordu, buna rağmen radarına ben yakalanmıştım. Öğretmenimin yüzüne bir dakika boyunca hiçbir şey demeden baktıktan sonra surat ifademi hiç bozmadan seri hareketlerle sınıfı terk etmiştim. Çünkü o an matematik öğretmenimin bana bağırması bende küçük çaplı bir şok yaratmıştı. O anda ağzımı açıp söyleyebileceğim tek bir kelime olmadığı için sınıftan çıkmayı tercih etmiştim.


Sehun karşımda sinirden kızarmış suratı ve kararmış gözleriyle dururken bir dakika boyunca hiçbir şey yapmadan ve söylemeden onun yüzüne anlamsızca baktım. Bu seferki küçük değil de büyük bir şok olduğu için kalkıp gitmem uzun sürdü. Önce yapmam gerekeni düşündüm, ardından bir yerden sonra kaktüsün üstünde oturuyormuş gibi hissetmeme neden olan bankın üzerinden kalkmak için küçük bir hamlede bulundum. Sendelememek için elimle sırtımı dayadığım kısma sıkı sıkıya tutundum Sonunda ayağı kalkmayı başarıp geldiğim yönü dönerken Sehun'un arkamdan bağırması beni durdurmadı. Sesindeki kırılgan tınıyı umursamadım, kulaklarımdaki uğultu başımı döndürse bile adımlarımı sonlandırmadım ve yürümeye devam ettim. Gelirken basmamak için uğraştığım papatyalar ya da karıncalar umrumda değildi. Öğrenciler çoğalmaya başlamıştı fakat etrafta sadece ben varmışım gibi hissediyordum... Her şeyin bu kadar zorlaşmaması gerekirdi.


Büyük uğraşlar sonucu sonunda odamı bulduğumda bir şeyleri yumruklama isteğim artmıştı. Odaya girmemle Luna'yı içeride görmem boğazıma kadar gelen bir çığlığa sebep oldu. Hayatımda ilk defa sinirden ağlayacağımı hissediyordum. Luna umutlu gözler ve büyük bir gülümsemeyle yatağımda doğrulunca gözlerimi kapatıp sakin çıkarmaya çalıştığım sesimle "Çık odadan." dedim. Luna'nın anında solan yüzü umrumda bile değildi. Herkesten ve her şeyden kurtulmak istiyordum.


"Sana çık odadan dedim." Az önceki sakin sesimden eser yoktu, bu ani bağırışım karşısında Luna ne yapacağını bilemez bir şekilde ayağı kalkıp giyinmeye başlamıştı.


"Kai, bir şey mi oldu?"


"Sadece defolup gitmene ihtiyacım var Luna." diye bağırdım tekrar. "Daha önce seni hayatımda nasıl tuttuğum konusunda hiçbir fikrim yok inan bana. Şu an tek isteğim siktir olup gitmen." Sonunda içimde tuttuğum şeyleri saçtığımda Luna'nın gözlerinin dolduğunu gördüm. Ama bu zerre kadar umrumda değildi. Luna hızla kapıya doğru gidip kapıyı açtı, ardından tekrar bana dönerek "Sadece seni sevdiğimi bil Kai." dedi ve ben neden herkesin sürekli bundan bahsettiğini merak ettim. Herkes sürekli birilerinin beni sevdiğini söylüyordu. Ama Baekhyun seni sever Kai, Tao seni seviyordu Kai, topluluk seni çok seviyor Kai... Hatta dengesizin biri çıkıp benim de onu sevdiğimi iddia etmişti. Bu saçmalıktı. Beni sevenlerle dolu bir okuldaysam neden kimsenin beni gerçekten sevdiğini hissedemiyordum? Kafayı yemek üzereydim.


Eski hayatımı, arkadaşlarımı, ailemi özlüyordum.. Cebimden telefonu çıkarıp Ritter'ın numarasını tuşlarken akmaya yüz tutmuş gözyaşlarımı geri yolladım.. Çalmasını beklediğim telefon yine sesli mesaja düşünce bunu yapmak benim için daha da zorlaşmıştı..


"Ritter, nerede olduğum konusunda hiçbir fikrim yok." dedim sanki cevap verebilecekmiş gibi.  "Konum olarak bahsetmiyorum sadece tüm bu insanların arasında ben neredeyim onu bilmiyorum... Burası Bastille." içimden gelen çığlık atma isteğini tekrar bastırdım. "Lanet bir topluluğun başındayım, tüm okul beni seviyormuş herkes öyle diyor. Hatta Sehun adında bir çocuk.." kısık bir kahkaha atmaktan kendimi alamadım.. "..ne diyordum... ha Sehun  adında bir çocuk onunla çıktığımı sanırım yarım saat falan önce söyledi.. Tabii ona inanmıyorum, bildiğin gibi ben kızlardan hoşlanıyorum.. Hayır şu mızmız olanlardan değil daha çok eğlenmeyi bilenlerden.." telefon kapanınca Ritter gerçekten karşımdaymış gibi konuşmaya devam ettim..


The Nightmare // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin