Selam!
Kafama bir şey takıldığında ilerleyemiyorum, bu yüzden düzenleme bitene kadar bölümler bu şekilde gelecek. Düzenlemeden kasıt ufak olay örgüleri, tepkiler ve görebildiğim kadarı ile yazım yanlışları.
Hadi bölüme geçelim o zaman!
Keyifli okumalar :))
➰➿➿➰
İnsanın kendine eksik, herkese fazla olan bir tarafı vardır her zaman. Kimine kötüyü kimine iyiyi getirir, kimine umudu kimine karanlığı...
"Hayırlı sabahlar ana."
Odasının kapısını açar açmaz Hacer Hanım ile burun buruna gelmişti Elif. Odaları arasında çok yoktu, anası mutfağa gidiyor olmalıydı.
"Hayırlı sabahlar," Kızını biraz süzüp "Yengen kalktı mı kızım, haberin vardır?" diye sordu. Elif başını iki yana salladı. Bugün saçlarını tarayıp tepeden bağlamıştı, yüzü aydınlanmış gibiydi sanki.
"Yok ana, bilmiyom daha yeni kalktım." Hacer Hanım, aklına yukarı çıkma fikri gelse de yukarı çıkmayıp mutfağa yöneldi. Olaylardan pek haberi yoktu. Elif'te anasının peşinden girmişti mutfağa.
Hacer Hanım, önceden hazır ettiği hamurun leğenini serdiği sofranın üstüne koyarken Elif kıvranmaya başladı. Dün olanları söylemesi gerekiyordu anasına, kıza içi acımıştı. Belki ağabeyinin kulağını çekerlerdi.
"De hele niye kıvranıp durursun kızım?" Kızındaki değişikliği pekala fark etmişti, bir şey demek ister ama dili dönmezdi. "Ana dün bir şey oldu..." Önündeki leğenden hamur bezelerken kızına göz ucu ile baktı. "Ne oldu geveleme de artık."
"Dün ağabeyim sofradayken yengeme kızdı, kaldırdı kızı kovar gibi ana... yemek bile yiyemedi kızcağız, nasıl olacak bu iş anlamam!" Hacer Hanım duydukları ile kaşlarını çattı. "O ne demek öyle?"
"Yemek yerdik ana, yengem iştahsızdı, ben sandım yemeği beğenmedi... sordum..." Hacer Hanım, işini bırakmış duyduklarını anlamaya çalışıyordu. "İşte ağabeyim de biraz laf etti baba evinde böyle yemek görmemiştir diye..." Elini ağzına götürüp içinden vah vah etti. Bu oğlan ile ne edecekti?
Elif devam etti anasına dünü anlatmaya. "Kız nasıl üzüldü, eli ayağı titriyor böyle zangır zangır ana!" Hiddet ile anlatıyordu, ağabeyi vicdan sahibi bir adam değildi. "Daha fazla laf işitmemek için çorbadan bir kaşık alınca üstüne döktü... ağabeyim de yanıma yaraş az deyip kovdu sofradan." Elini sımsıkı yummuş düşündü ne yapacağını Hacer Hanım. Sonra aklına dank etti.
İçinden gelen öfke ile "Sen ne ettin? Yedirmedin mi uyumadan, a be kızım günah değil mahsuma?" diye azarladı Elif'i.
Elif başını eğdi anasının dediğine, zaten kendine kızıyordu dünden belli. "Ana ağabeyim sofradan kalkma dedi, bende bir şey edemedim... Sonra tepsiyle götürdüm amma uyumuştu, üstünü örtüp çıktım." Evde olmadığından ruhu duymamıştı olanları Hacer Hanımın, yoksa izin vermezdi evelallah. Günahsız mahsuma onlar yokken eziyet etmeyi ödetecekti!
"Ağabeyin ne etti?" Odaya çıkıp çıkmadığını soruyordu aslında. Geç gelmişlerdi konağa kim var kim yok habersizdi. Hemen odaya gidip uyumuştu.
"Çıktı konaktan, nere gitti bilmiyom." Nasıl kıyıyordu sabiye o zalim oğlu? Günahtı günah! Üstelik dillere düşürecekti onları!
Allah hesabını sorardı.
...
Ariya gözlerini aralarken belindeki ağırlığı yadırgadı, sonra yumuşacık döşek yabancı geldi ona. Hatırladı koca evini. Hatırladı bir bir buraya geldiğinden belli hissettiği tarafsız duyguları!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bebek Özleminde
Roman d'amourEski bir köy kurgusudur. İnsanların bilinçsiz ve cahil olduğu "dönem" kurgusu olduğunu unutmadan okumanızı rica ediyorum. Bu bir kitap, gerçek hayata dair, geçmişe dair içinde yüzlerce düşünce barındıran. Yazılanlar 'yazarın' düşüncesi değildir, içi...