(Açıklama bölüm sonunda.)
Gecenin kuzgun karanlığında, bakışını dağına taşına aşina olduğu memleketin manzarasına çevirmiş, düşünceli gözlerle izliyordu adam. Hayatı değişecekti fakat ne yönde o da bilmiyordu.
O, başından beri bu işe nasıl girdiğini düşünüp kendini içten içe yiyip bitirirken "Ne düşünürsün, Şirvan Efendi?" dedi yılların kadim dostu.
Önce sustu adam, baktı gözünün içine. Derdini bir bu adam taşıyordu zaten, neyini saklayacaktı ki?
Düz çizgi hâlindeki dudakları sakince aralandı."Çok küçük Ferit," Dikkat ile dinliyordu onu arkadaşı. Devam etti sessizliği bölerek. "Bugün iki sözüme yitip gitti." Kızın her haline kırıldığını biliyordu, bir ömür böyle geçer miydi?
Ferit anlayış ile bakıyordu artık adama, derdi ne anlamıştı çünkü. "Ben bilirim seni, taş kalpli derler amma bilmezler kaç yetime babalık, atalık ettiğini... O kızın günahına girmezsin, korkma." Şirvan başını geri atıp sıkkın bir soluğu saldı.
Ne diyeceğini bilemiyordu. "Ben girmem amma girdirirler, anam babam istemez ondan bana karılık amma aşiret ister Ferit." Başını ovup rahatsızlığını belli ederken Ferit kaşlarını çatarak bakıyordu adama.
"Kuma getir o vakit."
Hiddetlendi Şirvan, arkadaşının elbet çözüm bulmaya çalıştığını bilirdi, yine de kızgınca söylendi. "Ne dersin lan, kız büyüyecek sormayacak mı ettiğim haksızlığı?" Yumruklarını sıktı farkında olmadan. "Bana kadınlık edemezdin o yaşta, bende başkasını aldım mı deyim?" Ferit'te saçmaladığını anladı.
"Ne bileyim be Şirvan, kız küçük kadınlık etmeyecekse ne diye he dedin?" Şirvan homurdandı. Babasının işgüzarlığı idi. "Babam sağolsun, kapısına gidene kadar haberim olmadı." Tabi kendisinin de hatası vardı, hiç mi merak etmezdi insan babasının sana gelin edecem dediği kızı?
Kendisine toz kondurmadı Şirvan Ağa. Kızın küçücük bedenini, kısa boyunu, hala örgü yaptığı saçlarını görene kadar bilememişti kızın kendisinden epey ufak olduğunu.
"Hiç mi oluru yok?"
Arkadaşının ne için sorduğunu bildiğinden şakaklarını ovaladı sertçe. "O kıza koynumda bebek beletmem Ferit." Ferit kızı merak etmişti, Şirvan küçük derdi amma yaşı on altı idi. Burada kızlar zaten o yaşlarda evlenmez miydi?Kendisi de karısı o yaşta iken evlenmişti, dokunmaktan da çekinmemişti.
Şirvan'ın terazisi başkaydı.
"Şirvan kızın yaşı iyidir, ben derim ki kimsenin ağzını açtırma." Şirvan gittikçe sinirleniyordu. "Kıza rıza sor, verirse bekleme al koynuna." Bu son nokta olmuştu.
"Hadi eyvallah Ferit, ne desem anlamazdan gelirsiniz."
•••
"Ana ben doğru mu ederim bilmem, benim sende gayrı kimsem kalmamış gibi sanki." Çaresizce eline sarıldığı kadının önünde ağlarken için için konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bebek Özleminde
RomanceEski bir köy kurgusudur. İnsanların bilinçsiz ve cahil olduğu "dönem" kurgusu olduğunu unutmadan okumanızı rica ediyorum. Bu bir kitap, gerçek hayata dair, geçmişe dair içinde yüzlerce düşünce barındıran. Yazılanlar 'yazarın' düşüncesi değildir, içi...