Herkese merhaba. Yeni bir kurguyla burdayım. İlk bölüm biraz sıkıcı olabilir. Baş kahramanımız normal bir insanmış gibi kızımızın hayatına dahil olmaya baslamak istiyor. Tabii ki bölüm sonunda her şey ortaya çıkmaya başlıyor. Hepinize iyi okumalar. Yorumlarınızı ve oylarınız bekliyorum.
Başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz.
■■■■■■■■■
"Sen de beni seveceksin!"
Dükkanın ışıklarını kapatıp, kapıyı kilitleyip evime doğru yürümeye başladım. Bir kitapçıda çalışıyorum üç yıldan beri. Üç yıl önceye kadar ailemle birlikte Muğla'da yaşıyorduk. Mutlu bir ailem vardı. Ta ki hayatımızı mahveden o kazaya kadar. Ailemi trafik kazasında kaybetmiştim. Sonrasında ise artık orada yaşayamamıştım. İstanbula gelip sıfırdan bir hayata başladım. O zamandan beri de bir kitapçıda çalışıyorum. Kazandığım para çok fazla olmasa da bana yetiyordu.
Evin eksiklerini almak için bir markete girip çıktıktan sonra yolda yürürken bir araba yanım da durmuştu.
" Pardon, bir adresi bulmam da yardımcı olur musunuz acaba?
Kafamı çevirip o tarafa bakıp bakmamak arasında kalmıştım. İnsanlarla gereksiz bir konuşma içinde bulunmak istemiyordum çünkü. Ama bir an adamdan tarafa dönüp baktım. Siyah saçları ve koyu renk gözleriyle dikkat çekici bir yanı vardı. Hemen kafamı sallayıp bu saçma düşüncemden uzaklaşıp adama cevap verdim. "Buyrun?"
"Bu yakınlarda bir kitapçı varmış. Uzun zamandır istediğim bir kitap orda varmış diye duydum. Ama kitapçıyı bir türlü bulamadım."
" Adını biliyor musunuz kitapçının?
" Evet, tozlu raflarmış adı." Benim çalıştığım kitapçıda bahsediyordu. Bir an hangi kitap olduğunu, benim de orda çalıştığımı söyleyip söylememe arasında kaldım. Ama bu düşüncemden hemen vazgeçtim. Şu an söylememe gerek yoktu. Konuşmayı daha fazla uzatmayı düşünmüyordum çünkü." Evet biliyorum. Burdan geriye dönüp ilerdeki ışıklardan sağa dönüp biraz ilerledikten sonra hemen sağda görürsünüz zaten. Ama muhtemelen kapalıdır. Bu saatlerde açık olmuyor çünkü."
Adam gülümseyip yüzüme bakmaya devem ederken" Teşekkür ederim. Ama yine de bakıp şansımı deniyecem. Kitabı bir an önce almak istiyorum çünkü."
Dediğinde bakışları üzerimde dolanıp tekrar yüzümü buldu. Rahatsızca yerimde kıpırdayıp, başımla onayladıktan sonra tekrar yürümeye başladım. Adamda arabasını tekrar çalıştırıp camdan bana bakarak yanımdan geçip gitti. Büyük ihtimal aradığı kitap çok önemliyse, dükkanın kapalı olduğunu görünce yarın tekrar uğrayacaktı. Eminim beni karşısında görünce şoke olucaktı. Hızlıca evime gidip yemek yiyip, duşa girip yatağıma uzandım. Yorucu bir gündü benim için. Yorgunlukla gözlerimi kapattığımda bugünki adamın gözleri aklıma geldi, yakışıklı bir adamdı. Gözlerimi hızla açtım. Ne alakaydı şimdi bu düşüncem. Saçma düşünceler yüzünde hayatımda bir heyecan istemiyorumdum şu an. Tekrar gözümü kapatıp uykuya teslim oldum.
■
Sabah erkenden kalkıp dükkanı açmaya gittiğimde dünkü adamın kapıda beklediğini gördüm. E yuh ama bu saatte de kitabı almaya gelmezsin. Ben de merak etmiştim hangi kitap olduğunu. Yanına ilerlediğimde gözlerini kaldırdığında gözlerimiz buluştu. Şaşkınlık yoktu sanki gözlerinde. " Merhaba." Diyip cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açmaya çalıştım.
"Merhaba. Burda mı çalışıyorsun?"
Kafamı sallamakla yetindim. Kapıyı açıp içeri geçtiğimde o da arkamdan içeri girdi." Madem burda çalışıyordun niye dün söylemedin ki?"
"Gerek duymadım çünkü. Dün bi kitaptan bahsetmiştiniz."
"Evet. Burda varmış sadece." Diyip gülümsedi.
"Adı ne? Yardımcı olayım size."
"Benim Sonbaharım." Dediğinde ona döndüm.
"Maalesef. Kitaptan yok."
"Nasıl yok?"
" Vardı ama satıldı. Bir tane vardı zaten."
"Gerçekten mi ya geç kaldım işte. Benim için önemli bir kitaptı."
"Aslında kitabı ben satın aldım. Okumak için istiyorsanız size ödünç verebilirim." Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyorum ama o an üzüntüsü beni de üzdüğü için bir an öyle çıkmıştı ağzımdan."Gerçekten mi? Çok teşekkür ederim."
"Evet ama bugün veremem."
"Olsun. Sonunda benim elime gelsinde ben beklerim."
"Tamam o zaman. Yarın getiririm."
"Aslında yarın buraya gelemem çok zor. Size bir adres versem oraya getirebilir misiniz?" Bu kadar çok kitabı isteyen birinin de bi zaman yaratıp almamaya gelememesi ne saçma. " Uzakta mı getirmem gereken yer?"
"Çok değil. Bi kağıt kalem verin de yazayım adresi." Masasan bir kalemle kağıt verip adresi yazmasını bekledim. Kağıda yazıp kağıdı tekrardan bana uzattı.
"Gerçekten tekrardan çok teşekkür ederim. Sana da zahmet veriyorum ama."
" E biraz öyle oldu ama."
" Taman o zaman yarın kitabımı bekliyorum. Tekrar teşekkür ederim." Diyip kitapçıda çıkıp arabasına binip gitti. Ne çok teşekkür ediyordu yahu. Aslında kibar bir adama benziyordu. Belki de o yüzden ona yardımcı olmak istiyordum. Kitabın satıldığı öğrenince üzüldüğü gözlerinden okunmuştu.
■
Ertesi gün akşam üstü verdiği adrese gitmiştim. Ağaçların arasında deniz manzaralı bir yerde olan villaydı verdiği adres. Ev baya iyiydi eğer onun eviyse büyük ihtimal durumu iyiydi. Dışardan görünüşü de zengin birine benzemiyordu ama neyse. Bahçeden içeri girip zile bastığım da beyaz önlük giymiş orta yaşlı bir kadın açtı kapıyı. "Merhaba ben bir kitap bırakacaktım şeye." Kime adamın adını bile sormamıştım.
"Buyurun bize bilgi verildi. İçerde siz bekliyorlar."Kadının yol verdiği uzun koridordan içeri girdiğim de büyük bir salona çıkmıştık. Boydan boya kaplamış cam duvarın önünde arkası dönük , ellerini cebinde takım elbiseli bir adam vardı. Yanımda ki kadın,
" Beklediğiniz misafir geldi efendim."
Arkasını dönmeden kadına "Çıkabilirsin." Dedi. Kadın kafasını önüne eğip salondan ayrıldı. Ne oluyordu burda hiçbir şey anlamıyorum şu an. Bulunduğum ortamda ki gerginlik avuç içlerimi terletmişti. Yavaşça bana doğru döndü.
Kitapçıda gördüğüm adam gibi değildi sanki. Bir farklılık vardı. Yüzünde aynı gülümsemeyle bana bakıp ağzından bundan sonra hayatımın tamamen değişeceğini düşündüren o sözcükler döküldü."Hoş geldin evine Eylül'üm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA: TUTSAK +18
RomanceMüşteri gibi gelip kızın karşısına çıkan bir mafya. Bir şekilde kızı evine kadar getirtip sonra da onu eve tutsak edicek kadar tutkulu bir aşk. Kıza verilen üç ay süre. Bu üç ay içinde hisler karşılıklı mı olucak? Yoksa herkes kendi yoluna mı gide...