BÖLÜM 11

2K 56 39
                                    


Medya: Eylülün kıyafeti.

İyi okumalarrr.🎈





Uçaktan indikten sonra etrafıma uzun uzun baktım. İki buçuk, tam iki buçuk sene sonra tekrar İstanbul'a döndüm.

Üç sene önce,
Azra ile karşılaştıklan altı ay sonra

Altı ay olmuştu bırak istemiyorum seni git burdan diyeli.
O zaman da anlamıyorumdum, şimdi de anlam veremiyorum. Beni zorla yanında tutan adam ne olmuştu da git diyebilmişti.

Ama iyi ki de git demişti.

İyi ki o gün orda Azra ile karşılaşmıştım.

Ve iyi ki onu orda bırakmıştım.

Bu altı ay içinde bir işe girip, paramı kazanmıştım. Kendi ayaklarımın üstünde daha güçlü daha kendinden emin bir şekilde duruyorum artık. Ailem öldükten sonra dondurduğum okulumu bitirmiştim bu sürede. Annemin hep üstümde görmek istediği avukat cübbesini giydim ama o göremedi.

Sonrasında ise Azranın referansı sayesinde Amerikada bir Hukuk Bürosunda çalışmaya başlamıştım.
Mental olarakta kendimi biraz toparlamıştım. Daha güçlü olarak. Artık kimseye boyun eğmeyecek, kendini ezdirmeyecek şekilde.

Ve şimdi ise İstanbula dönmüştüm. Karşıda el sallayan Azrayı gördüğüm gibi yanına gidip sarıldım.

"Eylül, canım hoş geldin."

Hala sarılmaya devam ediyordu. Sıkıca.
"Azra geldim ama biraz daha sıkmaya devam edersen boğulabilirim."
Gülüp ayrıldı.
"Sus özledim seni."
"Ben de özledim. Karşılamaya gelmene gerek yoktu aslında. Eve geçicem zaten." Dedim valizimi çekerken.
"Sakın. İlk bana gidiyoruz. Sonra eve geçersin. Sana harika yemekler yaptım." Dedi yürürken. İtiraz hakkı kalmamıştı. Otoparkta gidip hızlıca evine geçtik.

"Sen ellerini yıka. Ben de üzerimi değiştirip, masayı hazırlayayım."

Hızlıca banyoya gidip işimi hallettikten sonra altı ay boyunca kaldığım odanın önüne geldim. Yavaşça kapıyı açıp içeriye baktım. Her şey aynıydı. İçeri girip kapıyı kapatıp yatağın üzerine oturdum. Bu odanın ağırlığı tekrar yüzüme vurmuştu. En kötü zamanlarımı bu oda da geçirmiştim. Ruh gibi yaşadığım yerdi bu oda bir zamanlar.
O anlar tekrar gözümün önüne geldiğinde, öfkem tekrar arttı ona. Kapının açılmasıyla yerimden kalktım.

"Eylül, iyi misin canım?"
Hızla yanına gidip, odadan çıktım.
"İyiyim hem de çok. Acıktım ben artık." Dedim amacım konuyu değiştirmekti. Eninde sonunda bu konuyu açacağını biliyordum. Ne kadar geç o kadar iyi mantığıydı.
"Gel hadi hazır masa."
Yemekleri tabaklara koyup o da karşıma oturmuştu."Eline sağlık Azra." Gülümseyip yemeye devam etti.
"İşe ne zaman başlıyorsun canım?"

"Yarın başlıcam. Sabah karakola gitmem gerekiyor. Sonrada adliyeye geçerim." Dedikten sonra sudan içtim.

"Anladım." Tabağında ki yemekle oynuyordu sanki bir şey demek ister gibi.

"Azra bir şey mi diyeceksin?" Çatalını bırakarak arkasına yaslandı.

"Aslında evet. Ama şu an doğru vakit ki emin değilim."

"Dinliyorum." Aslında tahmin ediyordum.

"İki gün önce onu gördüm. O da dönmüş galiba." Göktuğ, dönmüştü demek. Onu orda bıraktıktan sonra medya da ünlü iş insanı artık Türkiyede yaşamayacak diye haberler yapılmıştı.

"Olabilir Azra. Ne ben eskisi gibiyim ne de o eskisi gibidir. Benim üstümden çok sular akmıştır eminim." Gülümsedim.
"Kesinlikle. Hem illa karşılaşacaksınız diye bir şey yok." Deyip güldü.
"Öyle. Neyse ben kalkayım artık. Her şey için sağ ol."
"Biraz daha kal derdim ama."
"Yarın erken kalkmam lazım. Hem eşyalarımı yerleştiricem daha." Dedim sarılırken.
"Bırakayım o zaman seni."
"İlerdeki taksi durağından binerim."
"Sen bilirsin."

Kapının önünde valizimi alıp, vedalaştıktan sonra binadan çıkıp taksi durağından bir taksiye binip eve geçtim.

Sabah dışarıdan gelen korna sesleriyle erkenden uyandım. Ne vardı yani gereksiz yere bu kadar kornaya basmasanız. Hızla banyoya gidip duş aldıktan sonra akşamdan ayarladığım kıyafetleri giyip, kahvaltımı yaptıktan sonra hızlıca saç ve makyajımı yapıp sonunda evden çıkabilmiştim.(Medya)

Dün akşam buraya dönmeden önce aldığım arabayı getirdikleri için taksiyle uğraşmayacaktım.
Önce karakola gidip ordaki işlerimi hallettikten sonra otoparka indim. Arabayı çalıştırdıktan sonra telefonuma gelen mesajlara bakarken gelen korna sesiyle başımı telefondan kaldırdım.
"Hanımefendi sizi mi bekliyecez? Bu kadınlarada ehliyet veriyorlar ya pes."

'Bizim gibi kadınlar ve ehliyet mi? Sabır, sabır.'

Adamın arabadan çıkıp, arabamın önünde durmasıyla yerimde dikleştim. Kolunda ki saate vurup bir şeyler demeye başladı.

"Daha kaç saat bekliyecez?"
Çantamdan biber gazını cebime koyup arabadan indim.

"Buyrun beyefendi, bi sorun mu var?
"Var. Kaç saat daha beklicez arabamı park edicem."
Gözlerimi boş park yerlerinde gezdirdim bir süre.
"Bir etrafınıza bakın isterseniz bir sürü boş yer var."
Adamın rahat bir tavırla ellerini cebine koyup bir adım yaklaşmasıyla elimi cebime koyup biber gazını tuttum.
"Ben buraya park etmek istiyorum. Bir sorun mu var?"
"Sizin istemenizle mi oluyor her şey?"
"Öyle." Ben de ona bir adım atıp yaklaştım.
"O zaman pekala iyi bir hastanenin göz polikliniğinden randevu alabilirsiniz.
Gördüğünüz ya da görmek istemediğiniz gibi bir sürü boş yer ve otoparkın girişinde ücretli otopark yazıyor. Büyü ihtimal hâlâ anlamadınız yani parasını verdiğim kadar burda beklerim."

Tam ağzını açıp bir şey diyecekti ki gelen korna sesiyle o tarafa döndü. Ben de refleks olarak oraya arabaya baktığımda bir adam vardı ve buraya bakıyordu. Gözlüğü olduğu için pek belli olmuyordu yüzü.

"Öyle olsun. İyi günler." Deyip arabaya binip uzaklaştı. Neydi bu şimdi?

Daha fazla zaman kaybetmemek için arabaya binip, adliyeye gittim. Ordaki işlerimi hallettikten sonra Azranın bürosuna gitmek için yola çıktım.
'Kızı arayıp haber vereyim.' Azranın numarasını hızla bulup çaldırdım.

"Azra, nasılsın canım?"
"İyiyim, bürodayım."
"Kahveleri hazırla sana geliyorum."
"Buraya mı, şimdi mi?"
"Evet. İşim erken bitti. Beş dakikaya ordayım. Kapatıyorum şimdi. Görüşürüz."
"Tamam. Bekliyorum."

Azranın ofisinin olduğu binanın önüne arabayı park ederken karşıda bekleyen araba ve binadan çıkıp arabaya binen adama dikkat kesildim.
'Saçmalama Eylül. Ne alaka?'
Araba otoparktaki arabaydı ama daha çok dikkatimi çeken şey arabaya binen adamdı. Çok benziyordu ona yani Göktuğa.
Arabanın uzaklaşmasıyla ben de binaya girip hızla ofisin olduğu kata çıkıp odaya girdim.

"Hoş geldin canım." Azra oturduğu yerden kalkıp yanıma gelip sarıldı.
"Hoş buldum." Dedim sarılmasına karşılık verirken.
Ama dikkatimi çeken bir şey vardı. Odanın kokusu. Bu koku aynı Göktuğ'un parfümünün kokusuydu.




Evvett bölüm geldi. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi bekliyorum.

Eylülün bu okulunu bitirmiş ve kendi ayakları üstünde sağlam durması hepinizin hoşuna gidecektir eminim. Bazı şeylerin olması için, herkesin karşında kendine güvenen bir şekilde durması için bu önemliydi.

Ve ayriyeten Azra hakkında neler düşünüyorsunuz merak ediyorum.

Ve bol yorum yapmayı ve alttaki yıldızı parlatmayı unutmayın.

Görüşürüzzz!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 01, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAFYA: TUTSAK +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin