4.BÖLÜM

48 5 0
                                    


Genç adam duyduğu ses ile irkilip kendine geldi. Gözlerini sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldı. Küçük kızı unutmuştu. Girdiği öfke krizi adeta akıl tutulmasına yol açmış, öfkesi yine her şeyin önüne geçmişti. Gözlerini kızın baktığı noktaya çevirince, sıkıntıyla nefes alıp verdi ve cam parçasını hızla yere attı.

Sağ elini saçlarının arasından geçirip güçlükle ve bu halde görülmenin utancı ile kızın olduğu yere baktı ve onun da ağladığını gördü.

'Ne yapıyorum ben? Siktiğimin öfkesi kendimi öldürtecek az daha..' diye içinden kendisine kızarak ayağa kalktı. Arkasında bulunan dolaba yöneldi. Dolapta bulunan peçeteden alabildiği kadar alıp yaranın üzerine sıkıca bastırdı. İki eliyle gözlerini ovduktan sonra üst dudağını ısırarak hızlı adımlarla küçük kızın yanına gitti. Yüzü de dahil üstü başı kan lekesi olmuştu ama farkında olmadığı gibi şu an onu da düşünecek değildi.

Sessizce ağlamaya devam eden kızın yanaklarına ellerini koymasıyla, küçük kız daha fazla dayanamamış, genç adama duyduğu korkuyu bile unutarak sımsıkı sarılıp hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

Genç adam, küçük kızın sarılmasına şaşıracak gibi olsada hemen kendini toparlayarak onu merdivenin basamağına oturtmuş, kendisi de kızın karşısında dizlerinin üzerinde durmuştu. Yaralı elini yumruk yapıp kızın omzuna dolayıp kendine çekti. Diğer eli de, korkusunun geçmesi ve ona güven vermek istercesine saçlarını şefkatle okşuyordu. Küçük kızın sinir boşalması gibi bir şey yaşadığını tahmin ettiği için bir süre ağlamasına sesini çıkartmadı. Kendisi de sessiz bir şekilde göz yaşlarını dökmeye devam etti.

Kızın ağlamaları yerini iç çekmeye bırakmış ama vücudunda olan titreme durmamıştı. Genç adam dudaklarını kızın saçlarına bastırdı ve gözlerini kapatıp fısıldadı. ''Şşşt çok özür dilerim ufaklık. Lütfen sakin ol, çok özür dilerim. Çok özür dilerim.''

Bir süre öylece kaldılar. Kızın titremesi geçmişti. Başını kaldırıp genç adamın gözlerine baktı. Kızın kıpkırmızı olan gözlerini görünce, genç adam yine içinden kendine küfür etmişti. Elleriyle küçük kızın yüzüne gelen saçlarını düzeltti. Baş parmaklarıyla gözlerinin altındaki yaşları silip, ''biraz daha iyi misin?'' diye sordu.

Küçük kız başını evet anlamında sallayarak cevap vermişti.

''Gel hadi.'' Kızı yavaşça kaldırdı ve salona doğru getirdi. Ayakkabılarının olmadığını fark edince, yerdeki parçaların ayağına batmaması için kucağına aldı ve biraz önce kendisinin oturduğu şöminenin karşısındaki koltuğa oturttu.

''Burada kal'' dedikten sonra hızla arkasını döndü ve gözlerini elleriyle silerek salondan çıktı. Önce girişteki ilk yardım dolabına yönelip elindeki kanı temizledi ve sardı.

Birkaç dakika sonra da elinde faraş ve çöp poşeti ile kapıdan girdi.

Küçük kıza hiç bakmadan ilk önce sehpayı kaldırıp koltuğun yanındaki yerine koydu. Kırık parçaların irilerini eliyle topladıktan sonra faraşla temizledi ve kırıkları çöp poşetine döktü. Poşeti bağlayıp, faraşla birlikte tekrar salondan çıktı.

Evin dış kapısını açıp, poşeti kapının sağ tarafındaki tahta rafın üzerine bıraktı. Rafın altında bulunan odun sepetini aldı ve şöminede yakmak için garajın yanında bulunan odun yığınına yöneldi. İçeride az olmayacak kadar odun vardı. Ama ne olur ne olmaz düşüncesiyle yedek olarak alacaktı.

Aslında odun almak, genç adam için o anlık bahaneydi. Biraz soğuk hava alıp kendine gelmek, kafasını toparlamak istemişti. Az kalsın kendini öldürecekti, üstelik küçük kızı unutmuştu. Eğer kızın sesini duyup kendine gelmeseydi her şey için çok geç olabilirdi. Kendini bu kadar kaybetmemeliydi. Özellikle onun için değmezdi. Hiç değmezdi..

KARAMELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin