11. BÖLÜM

32 3 4
                                    


Ertesi gün Kerem ve Yağız için gün çok erken başlamıştı. Kerem, dayısının telefonuyla, kahvaltıda buluşmak için erkenden yola çıkmıştı. Yağız ise Metin Bey'den gelen telefonla gözünü açmıştı. Aradaki zaman farkından kaynaklı genç adamı oldukça erken uyandırmak zorunda kalan Metin Bey, mahcubiyetini belirterek özür dilemiş, ardından kendisine ulaşan ve üstü kapalı tehdit etmeye çalışan müsteşarı anlatmıştı.

Yağız, Cüneyt ve ekibiyle acil telekonferans yaparak dava açılma sürecini hızlandırdı.

Canan Hanım, bu hareketliliği sessizce izlerken, hiç sesini çıkartmamıştı. Dün abisinin devreye girdiğini biliyordu ancak nedense Yağız'ın konuşmalarına şahit oldukça bu sürecin çok zor olacağını anlamıştı. Ela daha uyurken, Yağız'da salonda bağırıp söylenirken kendini mutfağa atmış, bir taraftan kahvaltı hazırlarken bir taraftan iç sesiyle konuşarak karar vermeye çalışıyordu.

En sonunda karar vererek eline telefonunu aldı ve ''bir küçük kızın hayatı söz konusu..'' diyerek arama tuşuna bastı.

''Günaydın babacım. Nasılsın?..''

Canan Hanım, babasını her ne kadar çok sevse de acımasız yönünü sevmiyordu. Babası yer altının eski kurtlarından ve herkesin çekindiği nadir insanlardandı. Yaşlılığını bahane ederek yerini abisi Cevdet'e bırakmış şimdi annesiyle birlikte yılın yarısını Urla'daki evlerinde, diğer yarısını da Karadağ'daki evlerinde geçiriyorlardı.

Abisinin de kesinlikle etkili olacağını biliyordu Canan. Ancak babasının etkisi çok hızlı olurdu. Bunu asla göz ardı edemezdi. Abisinin üç telefonla hallettiği iş, babasının tek telefonuna bakardı.

A'dan Z'ye Kerem ne anlattıysa, kendisi nelere şahit olduysa her şeyi zaman zaman ağlayarak, zaman zaman sinirle yüksek sesle konuşarak anlattı. Babası kızının konuşması bitene kadar dikkatle hiç konuşmadan dinledi. Kızının konuşması bittiğinde, ''sakin ol birtanem. Ben Cevdet'le konuşur, durumun ne olduğunu öğrenirim. Ayrıca o hayırsız oğluna söyle dayısını aramış olması benim gazabımdan kurtarmaz! Bana da haber vermeliydi. Sen hiç moralini bozma Canan'ım. İçin rahat olsun..'' diyerek kızına güven verici bir konuşma yaptı. Canan Hanım, babasına teşekkür ettikten sonra kısaca nasıl olduklarını, neler yaptıklarını sordu. Annesi ile de kısa bir konuşma yaptıktan sonra telefonu kapatıp ağzından derin bir nefes aldı.

Bir süre oturduğu yerde kendisini toplayan Canan Hanım, kahvaltıyı tamamlayarak konuşması biten Yağız'ı çağırdı.

''Oğlum, gel hadi kahvaltını yap. Sonra devam edersin.''

Yengesinin seslenmesiyle mutfağa geçen Yağız, gerçekten acıktığını fark etti. Saat on buçuğu geçmişti. ''Karamel kız uyanmadı mı?''

''Uyuyordu, hiç ellemedim, uyusun yavrum ya. Gece üçe geliyordu uykuya daldığında.''

''Oo.. Çok geç uyumuş, bir şey olmadı değil mi yenge?''

Çayından aldığı yudumu yutan kadın, bardağı elinden bırakırken, başını bir şey yok dercesine arkaya doğru kaldırdı.

''Kontrol edeyim diye gittim baktım odasında yok. Kerem'in odasında muhabbet ediyorlarmış. Ehh aralarına ben de katılınca, biraz geç uyudu.''

''Karamel Kıza acilen düşman olmam lazım. Resmen pabucum dama atıldı. Ama düşman olunamayacak kadar çok tatlı.''

Genç adamın sözlerine kısa bir kahkaha atan Canan Hanım, Yağız ile hem Ela'dan hem olan bitenlerden konuşarak kahvaltılarını tamamladılar.

''Yağız'cım, biz Işıl'la Betül'ün yanına gitsek sorun olur mu?''

KARAMELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin