0.1

8.4K 262 77
                                    

BU KURGU TAMAMİYLE HAYAL ÜRÜNÜ OLUP GERÇEK KİŞİLER, OLAYLAR VE BİLGİLER İÇERMEMEKTEDİR.

BU KURGU TAMAMİYLE HAYAL ÜRÜNÜ OLUP GERÇEK KİŞİLER, OLAYLAR VE BİLGİLER İÇERMEMEKTEDİR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Küçükken, vatan sevdasıyla doluydum. Sanki ciğerim alev alıyor gibiydi, vatan deyince. Vatanıma söz söyletmez söyleyeni de bir güzel döverdim. Sonuçta yurt dışında büyümüş bir çocuksanız ve vatan aşkıyla büyümüşseniz böyle küçük olumsuz durumlar ortaya çıkıyor. Ağabeyim hep şey derdi "they are the country you are the homeland." (Onlar Ülke Sen Vatansın)


Ben, Türk askeriyim.
Ben, Türk kadınıyım.
Ben, bu toprağın evladıyım.
Ben, vatanım için canımı göze alanım.
Ben, Türk'e düşman olanın düşmanıyım.
Ben, bu toprak uğruna şehit düşenin mezar taşıyım.
Ben, Azrail'in yardımcısıyım.
Ben, evladı için her gece göz yaşı döken ananın umuduyum.
Ben, garip çocuğun yoldaşıyım.
Ben, her gün Türk milletinin duasını alan kadınım.
Biz, her gün Türk milletinin duasını alan askerleriz.
Ben, kahraman Türk askeri Azize.

Ben, Azize Tansu. Senin Azrail'in olmaya geldim köpek.

İçinde oturduğum arabanın direksiyonunu izlerken içimden hiç bir şey geçmiyordu. Heyecanlı değildim, mutlu değildim, öfkeli değildim... Şu an kendimi çok boş ve gereksiz hissediyorum.

Kendine hakaret ediyorsun, Azize. Sen hiç bir zaman gerkesiz ve boş bir kadın olmadın. Olamazsın da.

Doğruydu. Olamazdım. Gereksiz ve boş bir kadın olsaydım koskoca Aref timine giremezdim değil mi?

Arabanın camının çalınması ile kafamdaki her şeyi bir kenara bırakıp arabanın camının açtım.
Hakkari'nin soğuğu anında ciğerime işlerken titrememeye çalışıyor ve camıma vuran sdama bakmaya çalışıyordum.

"Kusura bakmayın ama buraya araba park etmek yasak." Dediğinde kafamı yavaşça sallayarak. "Evet, biliyorum. Bende tam kenara çekecektim şimdi." Dedim.

Adam, yavaşça bedenimi süzerken üstümdeki kamuflaja bakıyordu. "Asker misiniz?" Diye sorunca ağır ağır kafamı salladım. "Evet, üsteğmenim." Deyince yüz şekli değişti. Renkten renge girdi. Nedenini bilmiyordum.

"Aaa komutanım. Siz arabanızı bırakın burada sonra çekersiniz kenara ben sizi hiç uğraştırmayayım şimdi."

"Yok eyvallah. Ben çekerim şuralara bir yerlere." Diyerek kafamla ilerideki boş yerleri gösterdim. Kafamı gösterdiğim yer bakıp "Peki komutanım." Diyerek bir kaç adım geri gitti. Bende arabayı hızla çalıştırıp boş yerlerden birine park ettim.

Arabadan indikten sonra postallarımı yere sürte sürte askeriyenin girişine doğru yürüdüm. Gözlerimle biraz girişi taradım. Ardından kapıyı ittirip içeri girdim.

AREF (Asker Kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin