KURGU TAMAMİYLE HAYAL ÜRÜNÜ OLUP GERÇEK KİŞİLER, OLAYLAR VE BİLGİLER İÇERMEMEKTEDİR.
Hazır mıyız? Sövüyorum. Ben senin amına koyayım Yüzbaşı. Götüne, New York'taki özgürlük heykelinin elinde tuttuğu şey girsin İnşallah! Küçükken deli olduğum teletabilerin antenleri ağızından girsin alt taraflarında bir yerlerinde çıksın emi! Kurban olduğum Allah'ım seni bildiği gibi yapsın İnşallah. Şerefsiz, ukala, düzenbaz, bencil adam.
Bitti mi?
Tabii ki de hayır. Ben senin ta ananı avradını- neyse tamam ya abartmayayım şimdi bu kadar da...
Ne oldu da ben ona sövüyorum biliyor musunuz? O aptal mutfağa girerek benim sandalyeden düşmemi sağladı. Hem de tam olarak yanımdayken. İnsan bir tutar değil mi? İnsan bir der 'yazık, bir şey olmasın kıçına başına da tutayım.' der. Ama bu Yüzbaşı Sungurda neredeee? Adamın burunu yere düşse, kafasındaki boktan taç düşmesin diye eğilip almaz.
Alt tarafı iki tutacaksın yani incilerin mi dökülür hee? İkiye mi ayrılırsın? Elin mi kopar? Ne olur ya ne olur?!
"Tansu? İyi misin?" Dedi bana yukarıdan bakarken. Evet, tam olarak o bana yukarıdan bakıyordu. Ben ise yerde iki seksen uzanmış yatıyordum. Neden acaba?
"Sorduğunuz için çok sağ olun ya?! Eyvallah yani. Çok iyiyim. Alt tarafı elimdeki tabaklarla yere düştüm. Alt tarafı belim ve başka bir yerim kırıldı ne olacak, komutanım?" Dedim, dalgayla.
Gözlerini devirdi. Daha sonra tekrar bana döndü. "Kalk artık yerden." Dediğinde bu sefer ben göz devirdim. "Pardon ama siz kör müsünüz komutanım? Bunu ciddi ciddi sormak istiyorum artık. Az önce düştüm ben üstümde tabaklar kırıldı resmen. Ayrıca kırılan tek şeyin üstümdeki tabaklar olduğunu düşünmüyorum. Malum, belim ve başka bir yerim daha kırıldı da." Dediğimde kaşlarını çattı.
"Kalk artık yeter Tansu alt tarafı düştün. Çok abartmadın mı gerçekten?" Dediğinde kaşlarımı çattım ve kafamı biraz kaldırdım.
Gerçekten abartmıyorum ve bu adam abarttığımı düşünüyordu."Gerçekten abartmıyorum. Ciddi anlamda şu an çok kötüyüm. Yere yapışmış gibi hissediyorum kendimi. Beni niye tutmadınız ki ya?! Of ya off!" Diyerek doğrulmaya çalıştım. Ama gerçekten kalkamıyordum.
Bu ev bana uğursuz mi gelmişti acaba? Elini uzattı. " Akt tut da kalk yerden." Dediğinde bir süre uzattığı eline baktım. Daha fazla düşünmeden sağ kolumu kaldırdım ve elini tuttum. Beni anında kendine çektiğinde ona yakınlaştım.
Elimi hala tutuyorduz bu adam şu an benimle çok yakındı ve gözlerini halâ kaçırmamıştı. Çok dikkatli bakıyordu gözüme. Daha fazla böyle durmak istemiyordum, eğer ki durursam iyi şeyler olmayabilirdi. Çünkü beni ateşler basmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AREF (Asker Kurgusu)
General FictionVatanı için yaşayan genç bir Türk askeri. Azize Tansu. Ben, Türk askeriyim. Ben, Türk kadınıyım. Ben, bu toprağın evladıyım. Ben, vatanım için canımı göze alanım. Ben, Türk'e düşman olanın düşmanıyım. Ben, bu toprak uğruna şehit düşenin mezar t...