10. BÖLÜM-LADES

39 11 43
                                    

Bölüm şarkısı: Remembrance-Balmorhea

Keyifli okumalar dilerim...

Suratıma vuran esinti ve sarsıntıyla gözlerimi araladım. Sanırım hâlâ rüya görüyordum çünkü Savaş'ın çenesi görüş açımdaydı. Gözlerimi tekrar tekrar kırpıştırıp anın gerçekliğini sorguladım. An gayet gerçek Lidya. İnsen mi artık?

"Savaş! İndir beni!"

Savaş durup suratıma baktı. "İyilikte yaramıyor arkadaş!"

"Senden iyilik istediğimi hatırlamıyorum Savaş. Beni uyandırabilirdin, değil mi? Sonuç olarak kış uykusuna yatmamıştım." Yavaşça indirdiğinde üzerimi silkeledim. Cebimden çıkardığım anahtarı, yuvasına soktum. Tam çevirecekken aklıma gelenle Savaş'a döndüm.

"Benim motosikletim nerde?"

"Bir arkadaşımdan rica ettim yakınlarda bir garaja kaldırdı." En azından yolun ortasında kalmamış Lidya. Eh, en azından.

Önüme dönüp kapıyı açtım. İçeri girip kapıyı kapatacakken Savaş'ta içeri girmişti. Bu burada kalmaya devam mı edecekti? Bizim neden haberimiz yok?"

Elini ensesine götürdü ve muhcup bir ses tonu ile açıklama yaptı. "Şey benim durumum hâlâ hallolamadı. Bir süre daha kalsam sorun olur mu?" Evet.

"Gir hadi." Gülümseyip içeri girdi. Acıkmıştım. Sonuçta hareketli bir gündü. Acıkmamdan doğal hiçbir şey yoktu şuan için.

"Yemek hazırlayacağım. İstediğin bir şey var mı?" Savaş gözlerini kısıp kısa bir süre düşündü.

"Tavuk var mı?"

"Sanırım var."

"Birlikte yapalım mı?" Genelde mutfakta başkasıyla yemek yapmayı sevmezdim. Yemek yapmak benim için terapiydi. Terapimde başkalarını istemiyordum.

"Gerek yok. Ben hallederim."

"Pekâlâ, sen bilirsin. Bende oturur film izlerim." Başımla onaylayıp mutfağa geçtim. Bileğimdeki siyah tokayla saçlarımı topladım. Malzemeleri dolaptan çıkarıp güzel bir sos hazırladım. Sosu, bütün olan tavuğun üzerine sürdükten sonra fırına attım.

Çıkardığım bulaşıklara baktığımda ise derin bir nefes alıp kollarımı tekrar sıvadım. Yemek yapmayı seviyordum fakat sonrasında çıkan dağınıklığı toplamaktan nefret ediyordum.

Bulaşıkları sıyırıp bulaşık makinesine dizdikten sonra güzelce ellerimi yıkadım ve işlerimin bitmesinin rahatlığıyla koltuğuma yayıldım. Savaş izlediği filmden bakışlarını ayırıp bana döndü.

"Sen yemeği yaptıysan sofrayı ben hazırlayabilirim." Kaşlarımı havaya kaldırıp şaşkın bir ifadeyle ona baktım.

"Sofra kurmaya gerçekten gerek var mı? Elimize tabak alıp koltukta otururken yemek bence çok daha keyifli." Savaş kaşlarını çatıp ciddi olmayan bir ses tonu ile konuştu.

"Sana kimse yemek kurallarından bahsetmedi mi? Ben küçükken elimde yemek kuralları kitabı ile yatıp kalkardım." Dilini damağına vurarak onaylamdığını belirten bir ses çıkardı. Bu haline güldüm. Çocuk gibiydi.

HIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin