11. BÖLÜM-CEZA

26 5 80
                                    

Bölüm şarkısı:Heartless-The Weeknd

Keyifli okumalar dilerim...

"Lades!" Savaş'ın sesiyle yavaş bir şekilde arkamı döndüm. Sen şimdi naneyi yemedin mi?

"Ne?" Aynen Lidya. Kıvır kıvır belki bir işe yarar.

"Ne demek ne? Lades işte!"

"Ne ladesi?" Bak şuan unuttu çocuk!

"Hiç kıvırmaya çalışma Lidya. Kazandım ve cezanı çekeceksin."

"Ceza mı? O kadar mı kötü?" Güldü. Bu adam güldükçe benim sinirlerim tepeme çıkıyor Lidya! Ne tesadüf iç ses? Benimde!

"Benim şimdi işim var. Gidiyorum. Ama geri dönüşüm muhteşem olacak!" Dedi fazlasıyla mutlu ve memnun bir ses tonuyla. Kaybetmen nasıl da hoşuna gitti. Görüyorsun değil mi? Görüyorum iç ses. Görüyorum...

🫀

Elimdeki motosiklet anahtarına baka baka içeriye girmiştim. Kim bilir nasıl bir ceza hazırlayacaktı bana? Elimdeki anahtara dalmışken Elisa'nın sesiyle kendime geldim.

"Savaş nerede?" Önce Elisa'ya baktım ardından bakışlarımı tekrar anahtarıma çevirdim. Bu defa büyük sıçmıştık...

"İşi çıkmış, sonra gelecekmiş."

"Hmm. Tamam o zaman, biz şimdi gidelim sonra geliriz." Tekrar Elisa'ya döndüm.

"Neden? Önemli bir şey mi oldu?" Elisa, Can'a bakıp güldü.

"Yok ya öyle ufak bir işimiz var." Ardından göz kırptı. Can'ın elini tuttu ve kapının önünde durdular.

"Savaş gelince haber ver!" Aceleyle çıktılar.

Elimdeki motosiklet anahtarını anahtarlığa asıp odama geçtim.

Ders çalışmam gerekiyordu. Hukuk okumak kolay değildi. Sürüyle not, ezber ve hafıza gerektiriyordu. Uzun süredir boşlamıştım derslerimi ve buna acilen son vermem gerekiyordu. Vize haftası yaklaşıyordu, hafızam ve ezberim iyiydi fakat bilgilerim güncel değildi. Zaten kısa olan saçlarımı küçük bir mandal toka ile toplayıp kitaplarımı açtım. Başlayalım bakalım.

🫀

Hava kararalı bayağı olmuştu fakat saatlerdir saate bakmamıştım. Çalışma masamdan kalktım ve vücudumu esnettim.

Mutfağa gidip kendime bir bardak su doldurdum. Masanın üzerinde duran telefonu elime alıp saate bakarken bir yandan da suyumu içiyordum.

Ders çalışmaya saat on bir buçuk gibi başlamıştım ve saat şuan sekizdi. Helal be kızım! Kim tutar seni? Eğer birileri beni tutmamaya devam ederse ders çalışmaktan kör olacaktım. Bu kaçınılmaz bir gerçekti.

Suyumu bitirip bardağımı masaya bıraktıktan sonra salona geçtim. Koltuğa kendimi bıraktığımda, masa başında oturmaktan fazlasıyla ağrıyan belimle yüzleşmiştim. Rahat bir sandalye almam gerekiyordu.

Elimdeki telefonla oynarken gelen bildirimle yerimde dikleştim. Savaş'tan mesaj gelmişti.

Savaş: Bil bakalım kimin cezası yolda? :)

HIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin