4. BÖLÜM-KAÇIŞ

119 56 127
                                    

Bölüm şarkısı: Billie Eilish- Lost My Mind

Keyifli okumalar dilerim...

Hayat sanırım bir tek bana kötüydü. Derler ya hani; hayat size limon verdiyse limonata yapın diye. Hayatın bana verdiği limonlar hep çürüktü. Elimden birşey gelmiyordu. Sonra ise insanlar benim çabalamadığımı sanıyordu fakat eski çabalarımı görselerdi onlar şuan sadece çabalamayı değil kendilerini de bir uçurumdan aşağıya bırakırdı.

Hoş daha önce bende denemiştim ama Elisa buna izin vermemişti. Bazen, keşke o gün son sözlerim için Elisa'yı aramasaydım

Savaş Akman'dan

Hızlı gidiyorduk. Hemde çok fazla. Lidya kemerlerimizi bağlamamızı söylediğinde kendimi güvene alarak 3'lü olan koltuğun ortasına oturup iki kemeri çaprazlama bir şekilde takmıştım.

Arkamızdan ateş etmeye başlamışlardı. Kurşun camı delip geçmişti.

"Kafanızı eğin!"

"Lidya önüne bak!"

Engebeli ve dönemeçli olan yolda düz gidiyorduk ve eğer Lidya'ya bağırmasaydım bariyerleri aşıp aşağıya yuvarlanacaktık. Aniden direksiyonu kırdı. Neden frene basmıyordu bu kız? Kafayı mı yemişti gerçekten? Toprak ve taştan oluşan bir tepeye doğru gidiyorduk. Kulağım Elisa'nın çığlığı ile dolarken Lidya'nın sesi çıkmıyordu. Sanki öleceğimizi kabullenmiş gibiydi. Çarpacağımızı kabullendiğimde kollarımı kafama siper ettim.

Ani ve şiddetli bir sarsılma hissinin yanında cam kırılma sesi duymuştum. Kollarımı kafamdan çektim ve etrafıma baktım. Ortada oturarak ve iki kemer bağlayarak iyi bir karar vermiştim. Önüme baktığımda Elisa'nın suratında birkaç kesik vardı ve hıçkırarak ağlıyordu. Bakışlarımı Lidya'ya çevirdim gözleri kapalıydı. Dudağı ve kaşı yarılmıştı. Suratında ise bir sürü çizik izi vardı. Oturduğu koltuğun baş kısmını koyu bir leke kaplamıştı ve leke yayılmaya devam ediyordu. Tanrım! Bu kandı! Kafası kanıyordu. Vücudununda aynı suratı gibi çiziklerle ve yaralarla dolu olduğuna emindim. Acele ile arabadan çıktım. Kazayı hasarsız atlatmıştım. Hemen sağ kapıya yöneldim, hâlâ deli gibi ağlayan Elisa'nın elinden tutup arabadan çıkarttım. Bir kaç çizik hariç iyi gözüküyordu. Elisa'yı kenara oturttum ve Lidya'nın yanına hızlı adımlarla ulaştım. Hâlâ gözleri kapalı halde koltukta duruyordu. Koltuk başlığının hemen hemen her tarafı kanla kaplanmıştı.

Bir kolumu belinin altından diğer kolumu ise bacaklarının altından geçirerek onu kavradım ve kucağıma aldım. Kucağımdaki Lidya ile Elisa'nın yanına ilerledim. Elisa'nın kucağımdaki Lidya'yı görmesiyle birlikte ağlaması şiddetlendi ve artık çekilmez bir hâl aldı.

"Elisa! Elisa! Lütfen sakin ol ve ambulansı ara! Sakin ol artık! Hafif çiziklerle kurtuldun kazadan daha ne istiyorsun? Lidya'yı kurtaralım sonra istediğin kadar ağla. Ama şimdi acele etmelisin."

Hıçkırmayı bıraktı ve göz yaşlarını elinin tersi ile sildi. Ardından cebindeki telefonu çıkarttı ve 112'yi aradı. Durumu belirtip adres verdi. Ben ise o sırada Lidya'yı uyandırmayı deniyordum. Fakat hiçbir çekilde uyanmıyordu.

Yarım saatin sonunda ambulans geldi. Görevliler acele ile Lidya'yı sedyeye aldı ve ambulansa bindirdi.

"Kaza tam olarak nasıl gerçekleşti?"

HIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin