8. BÖLÜM-İHANET

80 30 129
                                    

Bölüm şarkısı:True Blue-Billie Eilish

Keyifli okumalar dilerim...

Denemek. Hayatımı bir kelime ile ifade etmek istesem o kelime denemek olurdu sanırım. Yaşamayı denemek, nefes almayı denemek, başarmayı denemek, beklemeyi denemek, tutunmayı denemek, bulmayı denemek, bulunmayı denemek ve daha nicesi.

Bir kelime ancak bu kadar iyi yansıtabilirdi bir insanı. Yedi harften ve üç heceden oluşan küçük bir kelime, nasıl olurda binlerce insanın yaşamını ifade edebilirdi? Ediyordu işte. Anlamsızdı. Koskoca yaşamı, acıları, dertleri, başarıyı ve başarısızlığı ifade ediyordu bu kelime. Önemliydi. Önemliydi çünkü bu kelime benim yaşamımın özetiydi...

Elisa Acar'dan

Hoşlantı mıydı aşk mıydı bilmiyordum ama onu anlımdan çıkartamıyordum. Seviyordum. Hemde çok. Fakat o benim onu sevdiğimi bildiği halde bana umut verip başka kızlarla takılıyordu ve gözümün içine baka baka problemin ne olduğunu soruyordu.

O gün Lidya'nın, Can'a yaptığını ben yapmak isterdim ama seviyordum işte. Lidya'nın bile yaptığı şeyi duyunca endişelenip korkmuştum. Ya ona fazla zarar verdiyse diye.

Can'la hep konuşur, sohbet eder ve şakalaşırdık. Yakın olmasakta arkadaştık sonuçta. Bir çok kez istedim açılmayı fakat benimle bir daha konuşmaz, suratıma dahi bakmaz diye korkup aynı şekilde vazgeçmiştim. Onu çok seviyordum. Kaybetmekten korkacak kadar çok hemde.

Şimdi ise baş başaydık. Kimse yoktu bizden başka. Uzun süredir hayallerimde süslediğim bu an gerçekleşiyordu. Mutlu olmam gerekmez miydi? Gerekirdi. Hemde fazlasıyla gerekirdi ama içimdeki burukluktan başka bir duygu hissedemiyor gibiydim. O burukluk hissi sanki tüm duygularımı bir kara delik misali yutmuştu.

Şimdi ise deniz kenarı bir yerdeydik. Can'ın bana baktığını biliyordum fakat ben o hariç her yere bakıyordum. Gözlerine bakınca hissedeceklerimden korkuyordum...

"Elisa, lütfen yüzüme bak."

"Ben... Bakamam..."

"İyide neden?" Sormamalıydı bu soruyu. Biliyordu neden olduğunu. Bu soru canımı acıtmaktan başka bir şeye yaramıyordu bile.

Dudaklarımdan güler gibi bir nefes bıraktım dışarıya ve her ne kadar kısa süredir bakmıyor olsamda bana asırlardır bakmıyormuşum gibi gelen güzel suratına baktım. Kimine göre Can çok yakışıklı sayılmazdı ama ben onun her bir zerresini çok seviyordum. Özlemiştim suratını, gözlerindeki parlak bakışı, saçlarını...

"Neden öyle mi? Bunu gerçekten soruyor musun yoksa canımı yakmak için mi yapıyorsun Can? Hadi ama... Bu kadar kör ya da salak olamazsın değil mi?"

"Neyden bahsediyorsun Elisa?" Sabrımı sınıyordu. Açık ve net bir şekilde sabrımı sınıyordu. Sabırsız bir insan olmam ise işin kötü yanıydı...

"Seni seviyorum Can! Sende bunun farkındasın ama görmezlikten geliyorsun! Canımı yakıyorsun! Kendimi önemsiz gibi hissettiriyorsun! Ben seni çok seviyorum Can... Çok fazla hemde..."

Gözlerime sanki şimdiye kadar bunu bekliyormuş gibi bakıyordu. Sustu. Ne tepki verdi ne de bir şey söyledi.

"Bir şeyler söylemeyecek misin? Bende seni seviyorum ya da senden hoşlanmıyorum bile gibi herhangi bir şey? Eğer öyleyse söyle de en azından karşılık bekleme-"

HIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin