- Evet Atlas, seninle neden buluşmak istediğimi merak ettiğini gözlerinden görür gibiyim.
Ona elimi sıkması için uzattım ve "Ben Alev" dedim. Başta ne yaptığımı anlayamasa da sonradan anlamıştı. Gülümseyip elimi sıktı.
- Ben de Atlas.
- Hadi gel şu banklara oturalım.
- Şimdi biz bugün yeniden bir başlangıç yapmak için mi buradayız?
- Aynen öyle.
- İlk akşam yeterince tanışmadık mı?Kafamı sağa sola salladım
-Peki kafana bu yeniden tanışma fikri nereden geldi?
- Şimdi; ben bugün duş alıyordum ve bir aydınlanma yaşadım. Dedim ki "Ben bu Atlas'ı hiç tanımıyorum!" Zaten sonra da sana mesaj attım.
- Güzel düşünmüşsün. Zaten sen yazmasaydın ben yazacaktım.Gülümsedim. Gülümsememin üzerine o da gülümsedi. Ve bana gamzelerini bahşetti.
- Ee nereden başlıyoruz?
- Onu da şöyle düşündüm; sırayla tek tek birbirimize sorular soracağız ve dürüstçe cevaplayacağız.
- Ben bu fikri beğendim. E başlıyorum o zaman.
- Başla bakalım.
- En sevdiğin gün?Bu soruyu düşünmeden cevapladım.
- Cumartesi
- Benimde. Sıra sende.
- Şu ana kadar kaç tane sevgilin oldu?Beni biraz beklettikten sonra cevabı vermek için ağzını araladı.
- 2
- Tamam. Sor.
- Senin şu ana kadar kaç tane sevgilin oldu?
- Sen demin benim sorumu mu çaldın?
- Evet. Bunda bir sıkıntı görmüyorum. Hadi sen soruya cevap ver.
- 1
- Tamam. Sorabilirsin.
- Şu anda sevgilin var mı?Bu soruyu sorarken biraz utanmıştım nedenini bilmediğim bir şekilde.
- Eğer olsaydı şu anda seninle görüşüyor olmazdım bence.
Bu sözü çok hoşuma gitmişti. Güvenilir ve sadık birisiydi. İstemsizce gülümsedim.
- Soruyorum.
- Sor.
- Şu anda sevgilin olmadığını varsayıyorum ve yeni bir soru düşünmeye başlıyorum.
- Hayır sevgilim yok. Yeni soru bulabilirsin.
- En sevdiğin yemek ne?
- Gözünde nasıl bir yerim var bilmiyorum o yeri de çok bozmak istemiyorum ama kokoreç.Gülümsedi ve ayağa kalktı.
- Kalk, seni tanıdığım ve mükemmel kokoreç yapan bir yere götüreceğim.
- Yemin et.Motoruna doğru ilerlemeye başladı ve bana kaskı uzattı. Yine alev desenleri olan kasktı.
Kafama kaskımı geçirip alttaki çıt çıtını taktım.- Hazır mısın?
- Her zaman.Gaza bastı ve son süratle gitmeye başladık. Sesim akşamın karanlığında kayboluyordu.
Bir saat sonra sandalyelerimize oturmuş bir şekilde kokoreçlerimizin hazır olmasını bekliyorduk.- Ee birbirimizi tanımaya devam etmeyecek miyiz?
- Devam etmek istiyor musun?
- Olur.
- En sevdiğin yemeği öğrendim. En sevdiğin renkleri biliyorum. Sevgilin olmadığını da biliyorum ama en sevdiğin şarkıyı bilmiyorum.
- Ben de ciddi bir şey soracaksın sanmıştım.
- Bu da ciddi.
- Bilmiyorum. Sevdiğim bir sürü şarkı var. Belki "Tek Başına Dans" olabilir.
- Teoman mı?
- Evet.
- Güzel şarkı.
- Soruyorum
- Senin en sevdiğin şarkı ne?
- "Motosikletli Kız" Teoman.Bana bakarak "Bana birini hatırlatıyor." dedi. Biraz utanmıştım. Konuyu çevirmek için düşünürken yemeklerimiz geldi ve ikimiz de yemeğe yumulduk.
- Oha çok iyiymiş.
- Ben kötü yerde yemem.
- Havanı sevsinler.Sırıttı.
On beş dakika sonra ikimizin de yemeği bitmiş göbeklerimiz ortaya çıkmıştı. Fazla yemiştik.- Sanırım bu kadar yemenin üzerine motosiklete binersek kusarız.
- Çok doğru.Ona hak verdim.
Parayı ödemek için masadan kalktı ve ben tek başıma kaldım. Etrafa bakındım sonra biraz da Atlas'a baktım. Dağınık kumral saçları onu çok yakışıklı gösteriyordu.- Biraz yürüyelim mi Alev?
- Bana uyar. Bunları eritmemiz lazım.
- Katılıyorum.Bir süre konuşmadan yürüdük. Yürüdüğümüz yol çok güzeldi. İki yanda ağaçlar vardı ve son bahar yaklaştığı için ağaçlar sararmış yapraklar dökülmüştü. İçimden Atlas'ın koluna girmek geldi ama daha o kadar yakın değildik maalesef.
Aklımdan geçenleri okumuş gibi Atlas yanıma geldi ve girmem için kolunu uzattı. Gülümseyip koluna girdim ve yürümeye devam ettik.- Başka sorun yok mu sormak istediğin?
Biraz düşündü ve başını sağa sola salladı.
- Senin var mı?
Ben de başımı sağa sola salladım.
Yol boyunca hiç konuşmadık ve sadece yürüdük. Telefonumun tanıdık melodisi ortamın tüm havası kaçmıştı. Elimi arka cebime götürüp telefonumu aldım ve açtım.
Noldu Selin?
Annem yarın gelecekmiş.
Nolur şaka yaptığını söyle.
Yapmıyorum.
Offf, iyi tamam kapat. Ben bakarım başımın çaresine.
Telefonu Selin'in yüzüne kapattım ve Bade'yi aradım.
Alo Bade, kanka nasılsın?
İyi kanka sen?
İyiyim bende. Senden minik bir şey isteyebilir miyim?
Tabii. Yapabileceğim bir şey ise seve seve.
Kanka yarın Selin'in annesi geliyormuş. Biraz sende kalabilir miyim?
Ben evde değilim ki. Köye geldim bir haftalık.
Tamam o zaman teşekkür ederim yinede. Hadi görüşürüz.
Görüşürüz.
Atlas yüzüme anlamamış bir şekilde bakıyordu. Ona açıklama yapma gereği duyup "Biraz evsiz kaldım da" dedim. Biraz daha yüzüme bakıp "Bende kalmak ister misin" diye bir öneri sundu. Atlas'ı hâlâ daha tam tanımıyordum. Birlikte çok zaman geçiriyorduk ama ona güvenebilir miydim? Biraz düşündüm başta reddettim ama sonradan yapacak başka bir şey kalmayınca kabul ettim. Otel masrafları çok artmıştı ve bir haftalığına da olsa bana iyi geçireceklerdi.
- İyi o zaman. Bir haftalığına ev arkadaşı olduk.
- Evet. Eşyalarımı yarın alırız.
- Sen de yarın geleceksin di mi?
- Evet. Yarın sana yazarım beni alman için.
- Tamam.
- Hadi o zaman dönelim motora. Yarın tekrardan buluşuyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Kayboldun
RomanceAlev arkadaşlarının zoruyla gittiği bir konserde hayatının değişeceğinden habersizdi. O gamzeli çocuk güzel gülümsemesiyle onun sonu olacaktı. Alev ve Atlas'ın dünyasına hoşgeldiniz. Belki tanımazdım seni o konsere gelmesen... _____________________...