Uyandığımda yanımda Atlas yoktu. Oysaki akşam beraber uyumuştuk ve çok güzeldi. Atlas'ın nerede olduğunu bulmak için yataktan hızlıca kalktım. Bu durum gözümü karartmıştı. Biraz bekleyip gözümün önündeki karartının gitmesini bekledim. Etrafı tekrardan görmeye başlayınca ilk önce salona sonra mutfağa uğradım. İşte oradaydı. Tüm yakışıklılığıyla kahvaltı hazırlıyordu. Bir süre duvara yaslanıp onu izledim. En sonunda beni fark ettiğinde yanıma geldi ve kaslı kollarını belime doladı. Arkama geçip çenesini omzuna koydu. Böyle durunca çok tatlı göründüğüne emindim. "Günaydın güzelim" diye fısıldadı kadife sesiyle kulağıma. "Günaydın" demek yerine yanağına minik bir öpücük bıraktım. "Sana kahvaltı hazırladım" dedi bir yandan bana sarılır bir yandan yürürken.
Sandalyemi çekip beni oturttu kendisi de karşıma geçince yemeğimizi yemeye başladık. Atlas ekmeğine reçel sürerken onu izledim. Sürmesi bitince bana uzatınca biraz şaşırdım. Elinden alıp yemeye başladım. O sırada Atlas'ın telefonu çaldı ve suratı kas katı oldu. Yüzü ve çene kasları gerilmişti. Onun telefonu açıp odadan çıkmasını izledim.
Hararetli bir şekilde konuşuyordu. Konuşması bitince telefonu yere fırlattı ve oturacak bir yer buldu kendine. Onun için endişeleniyordum. Kafasını ellerinin arasına aldı ve öylece biraz bekledi.
Ne oluyordu anlamıyordum. İçimdeki bu merak beni yiyip bitiriyordu ve artık bir cevap istiyordum. Neydi bana söylemediği? Ve bana niye söylemiyordu? Günümüz çok güzel başlamıştı ve geri kalanını da bozmak istemiyordum ama artık bu sorularıma bir cevap almam lazımdı.
Sessizce yanına gittim ve oturdum. "Atlas" dedim sesimin yumuşak ve içten çıkmasına özen göstererek. Bir yandan sırtına minik dokunuşlar bırakıyordum bir yandan bana anlatmasını söylüyordum. Atlas bir anda bana döndü ve iki elimi de ellerinin arasına aldı. Gözleri dolmuştu. Artık neler olduğunu kesin bir şekilde öğrenmem gerekiyordu. Atlas'ın saçlarını okşamak için ellerimizi ayırdım. O benim bacaklarıma yattı ben onun saçlarını okşadım. "Atlas, artık anlatacak mısın?" dedim dayanamayarak. "Alev" dedi kendinden güvensiz bir şekilde. "Bunlar olsun ben istemedim. Doğruyu söylüyorum. Lütfen bana inan" "Sana inanmam için yaptığın şeyi söylemen lazım Atlas" dedim saçlarını okşamaya devam ederken. "Ben" dedi ve biraz duraksadı. "Ben...birini öldürdüm." Saçlarındaki elim bir anda durdu. Çok zor nefes alıyordum. Gözlerim dolmuştu. Sesim titreyerek "N-nasıl y-yani?" dedim. Atlas bana sımsıkı sarılmaya başlamıştı. Benim de ona sarılmamı istiyordu ama ben hareket edemiyordum. Kollarım donmuştu hiç bir şeyi algılayamıyordum.
Biraz sonra kendime geldiğimde, Atlas'ın yanından kalkıp sokak kapısına doğru ilerledim. "Alev" diye bağırdı üzgün çıkan sesiyle Atlas. Arkamı dönmeden dışarı çıktım ve yürümeye başladım. Adımlarım hızlandı. Bir süre sonra kendimi koşarken buldum. Yağan yağmur gözyaşlarımı kamufle ediyordu.
Eve gidip kendimi soğuk duşun altına attım. Yavaş yavaş yere kaydım. Çırılçıplaktım ve vücuduma çarpan soğuk su beni hayatta tutan tek şeydi.
Soğuktan kızarmış ellerimi yüzüme götürdüm. Evde yalnızdım. Kimse burada çığlıklarımı duyamazdı. Bağırıyordum. Sanki başka bir şey yapmayı bilmiyormuş gibi.
Sevdiğim çocuk bir katildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Kayboldun
RomansAlev arkadaşlarının zoruyla gittiği bir konserde hayatının değişeceğinden habersizdi. O gamzeli çocuk güzel gülümsemesiyle onun sonu olacaktı. Alev ve Atlas'ın dünyasına hoşgeldiniz. Belki tanımazdım seni o konsere gelmesen... _____________________...