3 Ay Sonra
Atlas, benim evime yerleşmişti. Artık beraber yaşıyorduk ve evlenmiştik. Bu dönemde başıma gelebilecek en güzel güzellikler gelmişti. Ve hayatımdan gayet memnundum. Demek ki "iyi şeylerin olması için ilk önce kötü şeylerin olması gerekir." sözü gerçekten de doğruymuş.
Karnım iyice büyümüştü. Doğum yaklaşmıştı. Artık yataktan kalkmak bile bir işkence hâline gelmişti. Atlas her zaman yanımdaydı. Her anımızı beraber geçiriyorduk. Oyunlar oynuyor; filmler, diziler izliyorduk. Bazen Atlas karşıma geçip sadece karnım ile konuşuyordu. Şimdiden çok iyi bir baba olmuştu. Aklımda çeşitli endişeler vardı ama bu aralar hiç birini umursamıyordum.
Atlas, her zamanki gibi kahvaltı masasını topluyordu. Ben ise koltuktaydım. Elime telefonumu alıp kurcalamaya başladım. Telefonda bakacak birşey bulamayınca sıkıldım ve Atlas'ın yanına gitmek üzere koltuktan kalkmaya çalıştım. Baktım ki tek başıma kalkamayacağım, içeriden Atlas'ı çağırdım. Her zaman yaptığı gibi gülerek yanıma geldi ve beni kollarımdan çekerek ayağa kaldırdı. Atlas'ın yanağına bir öpücük kondurup mutfağa ilerlemeye başladım. "Nereye?" diye sordu Atlas arkamdan. "Acıktım" diye yanıtladım sorusunu. "E ama daha yeni kahvaltı ettik?" dedi ve yüzüme biraz şaşkın bir şekilde baktı. Dudağımı büzüp "Sen karını hiç tanımamışsın." dedim dalga geçerek. Arkamdan gelip beni sardı. Elleri karnımda çenesi boynumdaydı. İşte şu ânı hiçbir şeye değişmezdim fakat bu güzel an hiç beklenmedik bir şeyle sonlandı. Atlas bana ben Atlas'a bakıyordum. "Atlas" dedim. Sesim beklediğimden kısık çıkmıştı. "Benim galiba demin suyum geldi"
Atlas ilk beni arabaya götürdü sonrasında ise yaptığımız çantayı almak için eve tekrar gitti. Karnıma giren kramplar çok acı vericiydi. Atlas çantayı bagaja atıp hemen koltuğuna oturdu. "Yetişeceğiz bebeğim, merak etme" diye bana moral vermeye çalışıyordu ama benden endişeli olduğu belliydi. Arabanın içinde iki büklüm kalmıştım. Tekrar inledim. Atlas'ın havaya bir küfür savurduğunu duydum. Trafik sıkışmıştı ve benim durumum acildi.
Atlas beni arabadan indirdi ve hastaneye kadar onun desteğiyle gittim. Hemşireler bana tekerlekli sandalye getirince ona oturdum ve beni direkt doğumhaneye aldılar. Atlas'ın kolunu sıktım ve ona benimle gelmesini söyledim. Atlas odaya girmek için hazırlanırken ben de hazırlanmıştım. Doktor çeşitli kontroller yaptı ve doğum yapmaya uygun olduğumu ve bebeğin yolda olduğunu söyledi.
"Son bir defa daha ıkın" dedi doktorum. Gücüm tükenmişti. Alnımdan ter damlaları damlıyordu. Bir kez daha ıkındım ve işte odayı dolduran ağlamanın sesi duyuldu. Bir anda üzerimden tonlarca yük kalkmıştı. O ses ile beraber ben de ağlamaya başladım. Doktor bebeğimi kucağıma verdi ve ben bir süre onun güzel gözlerine baktım. Çok güzellerdi. Bal rengi gözleri ona babasından gelmişti ve bebeğimiz galiba babasına benzeyecekti.
Bu durum beni gayet mutlu ederdi.Atlas bize bakıyordu. Gözleri kızarmıştı. "Kucağına almak ister misin?" diye sordum. Sadece başını salladı ve kollarını bana uzattı. Bebeğimizi ona uzatıp oluşan manzaranın güzelliğine baktım. Onları sonsuza kadar izleyebilirdim. Bir anda "Atlas" dedim. "Adı ne olacak?" Bu soruyu daha önce düşünmemiş olmamıza inanamıyordum. "Ela" dedi sessizce. "Gözleri" diye açıklama getirdi. "Hayatı da gözleri kadar güzel olsun." dedi. "Ela" diye tekrar ettim onu. Bebeğimize uyan en güzel isimdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Kayboldun
RomanceAlev arkadaşlarının zoruyla gittiği bir konserde hayatının değişeceğinden habersizdi. O gamzeli çocuk güzel gülümsemesiyle onun sonu olacaktı. Alev ve Atlas'ın dünyasına hoşgeldiniz. Belki tanımazdım seni o konsere gelmesen... _____________________...