"Sarhoş oldu."

797 54 218
                                    

HUH

ne demek son 2 bolumumuz kaldi...

sanirim ocak bitmeden bu fic ile vedalasabiliriz ya da subat basi🥺

İyi okumalar^~^

..

JIMIN

Gözlerim yorgunlukla aralanırken, bakışlarım biraz etrafta gezinmiş ve ardından da yavaşça dün geceye gitmişti aklım. Gözlerimi yanımda huzurla uyuyan bedene çevirmiş ve ondan tarafa dönerek, elimi beline koymuştum.

Dün gerçekten çok güzeldi. Ona karşı elimden geldiğince kibar olmaya çalışmış ve gerilmemesini sağlamaya çalışmıştım. Yoongi ile birbirimize bir sürü sevgi vermiştik. Şimdi ise kollarımın arasında, huzurla uyuyordu.

Bir elimi saçlarına çıkarırken, yanağına tüy kadar hafif bir öpücük kondurmuştum. Yoongi kesinlikle uyanmazdı. Bugün de zaten kendi isteği ile uyanmasını bekleyecektim. Mutfağa gidip kahvaltı da hazırlayabilirdim fakat uyandığında yanında beni görmesi daha güzel olur diye düşünmüştüm.

Bu yüzden komodinin üstünde duran telefonumu almıştım elime. Ekrana tıklamış, bir sürü bildirim ve saati görmem aynı zamanda olmuştu. Bizim gruptan tonlarca mesaj vardı ve hepsini okuyacak değildim tabii ki. Bizim hakkımızda saçmalamışlardı kesin.

Biraz daha telefonda dolaşmış ardından Yoongi'nin kıpırdandığını görünce telefonumu yerine koymuştum. Kaşlarını çatmış ve ağzında birkaç şey mırıldandıktan sonra yanağını yastığıma sürtmüştü. Bu hâli ile gerçekten bir kediye benziyordu. İmdat çok şirin!

Yoongi yavaş yavaş gözlerini aralamış, birkaç saniye etrafa bakındıktan sonra gözlerini gergince sanki benim onu izlediğimi biliyormuşçasına benim gözlerime çıkarmıştı. Ardından da bembeyaz yanakları kırmızıya dönmüştü.

Başını hemen göğsüme yaslarken, bu hareketine gülmeden edememiştim. İkimizin de üzerinde şuan hiçbir şey yoktu ve bu onu artı olarak daha fazla utandırıyor olmalıydı. Yok olmak istermiş gibi göğsüme sokulduğu için, ellerimden bir tanesi saçlarına çıkıp yavaşça okşamıştı.

"Utanmış benim bebeğim."

Bir şey demeden göğsümde durmaya devam etmişti. Tamam, üzerine gitmek istemiyordum fakat utanınca o kadar şirin oluyordu ki, elimde olmadan onu utandırmak istiyordum.
Olduğu yerde iyice küçülüyordu bu şekilde ve ben onu alıp saklamak istiyordum.

Çok geçmeden Yoongi yavaşça kafasını kaldırmıştı. Ben de biraz rahatlamasını sağlamış olabilirdim tabii. İçimde olan şeytana uyumaktan vazgeçip, onu utandırmaya devam etmemiştim. Ama ister miydim? Tabii ki isterdim. Karşınızda utanan bir Yoongi görmeyi isterdiniz.

"Kalçan acıyor mu?"

Sorduğum soru ile dudaklarını büzmüş ve başını iki yana sallamıştı.

"Ayağa kalktığında belli olur. Eğer acırsa, krem sürerim olur mu?"

"Ne!?"

Gözlerini büyütüp bana baktığında, gülmeden edememiştim. Sabah sabah fazla şapşallık yapıyordu ve bu benim Yoongi diye ölüp biten tarafım için hiç iyi değildi. Dudaklarını da hafif aralamış, şaşkındı. Ayrıca utangaçlığını hafif hafif üstünden atarken, tekrar utanmıştı. Ama ne yapabilirdim, bilmem gerekiyordu!?

Burnunu dişlerim arasına almış ve çok acıtmadan dişlerimi geçirmiştim. Yoongi de her ne kadar ellerini göğsüme koyup, beni iktirmeye çalışsa da ben de ellerimi sıkıca beline dolamış ve uzaklaşmasını bu şekilde engellemiştim.

The Truth Untold : Yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin