B.18 | Gölgeyi Yitirmek

222 10 19
                                    

Bölüm Şarkıları:

•Marsis - Gyuliçkimi

•Fazıl Say, Cem Adrian, Güvenç Dağüstün, Burcu Uyar, Selva Erdener - İnsan İnsan

Gözlerini açtı. Kapattı, ve tekrar açtı. Tekrar, ve tekrar. Kapalı, kalabalık bir odada kalmış gibiydi. Yüreğinde bir ağırlık; sık, kısa soluklarında güçlük vardı. Uzun süre ışığa bakmış gibiydi bir de. Göz kapaklarının altında bir yığın yorgunluk, bir yığın acı vardı.

Bir soluk daha aldı. Bir kez daha gözlerini kapatıp açtı. Arkasına döndü, konağın üst katındaki pencereye baktı.

Beyaz güvercin.

Oradaydı işte. Gidip onu tutmasını bekliyordu.

Bir dinginlik hissetti içinde. Yüreğinin ağırlığı geçmese bile derin bir soluk aldı ve gözlerinin acısı geçmese bile, kırpmadan baktı. Fakat öncekilerde olduğu gibi koşmadı. Boş konağın kapısından içeri girdi, basamakları usul yavaş çıktı. Ne yapacağını biliyordu. İlk kapıyı açıp girecek, pencereyi açacak, güvercini tutacaktı. Sonra da uyanacak ve bu rüyayı bir kez daha görene dek, bir nebze olsun huzurla uyuyacaktı.

Kapıyı gıcırtıyla açıp içeri girdi. Odadan içeri giren ışık hemen yakalamıştı onu. Görmekte zorluk çekmemek için elini siper ederek dışarı baktı. Korkuyla iç çekti, koşup pencereyi açtı.

Geç kalmıştı bu kez. Kuş çoktan uçup gitmişti. Neden onu beklememişti?

Odaya girdiğinde ışık daha da artmıştı. Ve sesler. Ve gözlerindeki, kalbindeki yorgunluk.. Kuş, pencereden uçmuştu.

Kuş, pencereden uçmuştu.

Bir suskunluk hissetti, çığlıklar yerine. Bir veda hissetti kuş kanadının rüzgarında. Bir sıcak hissetti gözleri altında. Akmayan yaşın yolunu hissetti.

Kuş gibi hissetti. Yola çıkmış gibi. Veda eder gibi değil de, veda edene gider gibi.

İç çekti Nefes. Bir kez daha gözlerinin önüne düşen rüyayı dağıtma çabasıyla başını iki yana salladı.

Göğsünün ortasında bir ağırlıkla uyanmıştı o sabaha. Perdeler açık, gökyüzü aydınlıktı. Oysa bir yerlerde kara bulutlar var gibi hissediyordu. Eve sığamayıp erkenden çıkmışsa da, dışarısı da iyi gelmemişti ona. Bunalıyordu. Yokuş aşağı akan yollara, birbirine uzak duvarlar arasına sığamıyordu. Ne zaman başını kaldırsa gök daha da yaklaşmış gibi hissediyordu.

Bu hissi kimin geçireceğini biliyordu. Kendini dışarı atar atmaz telefonuna sarılıp aramış, fakat Tahir de onun aramasıyla uyanmıştı. Geç kaldığını, direkt derse geçeceğini hızlı yazılmış bozuk bir mesajla söylemiş, onu haberi bile olmadan, göğsündeki ağırlıkla bir başına bırakmıştı.

Aklını dağıtmak istedi, zaman geçsin diye. Kafeteryanın duvar tarafındaki masalarından birinde, hemen yanında oturan Elif ve Günce'ye, yanında olmadıkları gün yaşananlardan bahsetmek geldi bir an içinden. Belki de daha sonra, ondan başkasından duyarlarsa verecekleri tepkileri az çok tahmin edebildiğinden.. Tahir anlatmış mıydı acaba çocuklara? Gülümser gibi oldu, tereddütle arkadaşlarına baktı sonra. Günce dizi izliyordu. Elif ise Ali'nin son paylaştığı fotoğrafı..

"Tahir beni öptü. " dedi, yalnız onların duyabileceği şekilde. İkisi de ağır ağır başını çevirirken gülümsemeye çalıştı. Kalbi çarpmaya başlamıştı yine. Bir haftada, birkaç dakikada bir aklına geldiği her seferinde olduğu gibi..

BİLUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin