Bölüm Şarkısı: Teoman&Şebnem Ferah - İki Yabancı
•
2019
Dört yaşındaydı, ilk kez birine veda ettiğinde. Bir çocuk için evin anlamı basitti. Dört duvar yerinde duruyordu. Yalnızca, bu duvarlar arasında bir zamanlar daha fazla ses, daha fazla insan olduğunu hatırlıyor, ve bu özlem ince bir sızıdan öteye gitmiyordu.
On sekiz yaşındaydı. Evin insanlardan ve seslerden meydana geldiğini öğrenmiş, bir umut, yeniden inşa etmeye başlamıştı. Tamamlamak üzereydi de, oysa yıkılması bir saniye sürmüştü. Bu kez sızı yerini acıya bırakmıştı. Artık bir evi yoktu, ama acı, onun bedenini yuva edinmişti.
Şimdi yirmi bir yaşındaydı ve duvarlar inşa etmeyi, üç yıl öncesinde bırakmıştı. Ne de olsa tuğlaları olmayan bir ev yıkılamazdı.
Sonra uyudu ve uyandı. Bir gün daha, ve bir gün daha uyandı. Vedayı unutmadı, yalnızca kaçtı. Acıyı unutmadı, sadece alıştı. Sadece.. O eve bir tuğla daha koymadı ve hayatına bir insan daha almadı. Bunun her şeyi çözeceğinden emin değildi ancak aksini denemeye cesaret edememişti. Böylesi çok daha güvenliydi, ona göre. Başlamamış bir hikaye yarım kalamazdı.
"Yarın öğle arasından önce kütüphaneye gidelim mi? "
Eşyalarını toparlayıp sıradan çıktı. Karton bardağı, sınıf kapısının yanındaki çöp kutusuna attı.
"Pastaneyi sabah ben açağım. Dersten sonra yapsak olmaz mı? Ya da siz çalışın, başka bir zaman da üçümüz oluruz. "
Binanın da dışına çıktılar.
"Ders çıkışı bana uyar. Yeter ki çalışalım. "
Cümlesini henüz bitirmişti ki, kaldırım kenarında, arabanın başında bekleyen tanıdık simayı görünce gülümser gibi oldu.
"Elif'e sen haber verirsin değil mi? Benim paketim daha yenilenmedi de. "
Onunla konuşurken baktığı yere baktı Nefes. Erkek arkadaşı gelmişti.
"Olur. "
"Görüşürüz yarın. "
Arabaya doğru koşar adım giden arkadaşının arkasından kısaca el salladı. Kendisi de durağa geçecekti ki, bir anda sırtı görmezden gelemeyeceği şekilde kaşınmaya başlayınca, çaresizce etrafa baktı. Boş sayılırdı. En sonunda, fakülte binasının arkasında, tenhada kalan bir yere geçip kitaplarını duvar dibindeki banka bıraktı. Orada tek olduğuna emin olduktan sonra, sırtında, üzerinde karınca yürüyor gibi kaşınan yerleri sertçe kaşımaya başladı. Havanın usuldan kararmaya başlaması, saat geç olduğundan binadakilerin çoktan dağılmış olması işine geliyordu.
"Öğle arası saç kestirirsen.. " dedi, sırtını var gücüyle kaşımaya devam ederken.
"Böyle, eve varamadan başlarsın kaşınmaya. "
Üstünü düzeltti en son. Biraz daha rahatlamış halde kitaplarını geri koluna aldığında, duvarın öteki tarafından sesler gelmeye başladı. Kaşları çatıldı, duvara yaklaştı. Hoş, geride dursa da duyuluyordu ya bağırışları..
"Yine tek değilsin.. "
Kaşlarındaki çatık daha da derinleşti. Gitmesi gerekiyordu. Ama bunun yerine gözlerini kapatıp, bu sesi nereden tanıdığını düşünmeye başladı.
"Korktun, değil mi? " dedi farklı, ve yine tanıdık bir ses.
Başta duyduğu kişi hırlamaya benzer bir ses çıkarınca, yumruk, ve ardından sert bir çarpma sesi geldi. Gözleri büyürken, ses çıkarmaktan korkarak elini ağzına sıkıca bastırdı. Yanlarına gitse bir faydası olmayacaktı. Fakat olduğu yerde de kalamıyordu. Yardım etmek için hiç değilse gitmelerini beklemesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLUN
Teen FictionOradasın, biliyorum. Onu tanıyor musun? Kendini tanıyor musun? Görmek mi istiyorsun, bakmak mı? Bulmak mı, aramak mı? Unutmamak mı, yoksa hatırlamak mı? Cevabı hala bilmiyor musun? Uçurumlar silinsin aklından, kanatlar. Kapılar ve anahtarlar. Bir is...