Hayatında ilk defa ne yapacağını bilmiyordu Amir. Çıkmaza girmişti. Aklı ve kalbi arasında savaştaydı. Annesinin zalimliğini en iyi bilen kendi iken annesinin ne kadar ileri gidebildiğini de biliyordu. Yapardı Meryem Aladağ. Efsun'u acımadan öldürürdü. Ailesini yok ederdi. Sırf oğluna acı çektirdiği için canıni alırdı kızın.
"Nasıl bir çıkmaz bu? Bir tarafta onun canı, bir tarafta bu." Ne yapacağını bilmezken Meryem Aladağ umut aradığı çıkmaz sokağın ününü yine sözleriyle kesmişti. "Neler yapacağımı biliyorsun Amir. Uyandır kızı. İmam bekliyor. Ne diyorsam onu yapacaksın."
Meryem Aladağ'ın pes etmeyeceğini biliyordu. Ne yaparsa yapsın asla pes etmeyecekti. Öyle pişman olmuştu ki Amir, kız için annesinin dizlerine kapanıp ağladığı için, acı çekişi için. Eğer Efsun için kalbi acı çekmeseydi annesini dizlerine kapanıp yakarmazdı. Kızın kendisini sevmediğini göz yaşlarıyla dile getirip söylemeseydi Meryem Aladağ bu kadar ileri gitmezdi. Kızı istediğini demeseydi şimdi bu durum da olmadı. Meryem Aladağ'ı kendisi bu hale getirmişti. Aşkı tatmış bir Aladağ olarak henüz yeni ve tecrübesiz aşkını her dile getirişinde annesi demişti hep; "Sen işte kızı yanına yamacına getireyim. Sadece iki dudağının arasında. Sen emret ben kızı hayatına sokayım. Söyle annene. Sen bir Aladağ veliahtısın oğlum. Aşkı tatmış kalbin kızı istiyorsa emret senin olsun. Sen istiyorsan bitmiştir. O kızın kabul etmeme bir lüksü yok. Bir Aladağ erkeği onu isteyecek ve o istemeyecek öyle mi?"
Annesinin dizlerine kapanmış halde kalbinde yanan harlanmışn aşk ateşi yüzünden yanağından bir göz yaşı dökerek çaresizce dile getirmişti. "Ama istemiyor beni. Ben onu bu kadar severken o bugün beni kabul etmedi. Aşkımla da alay etti. Benim gibi kötü bir şey adam sevemezmiş. Benim kalbim taştanmış. Ama benim taş kalbim onu sevince yumuşadı. O bunu görmek istemiyor. Benim gibi adamlar aşkı kirletirmiş. Benim ağzıma aşk kelimesi bile yakışmıyormuş.
O gün Meryem Aladağ'ı oğlu için kötünün daha kötü olduğu gündü. Amir i günü tamamen hatırladığında içi pişmanlıkla dolmuştu.
♣️
3 ay önce. Amir'in Efsun'a aşık olduğunu söylediği gün.
İstanbul'da bulunan evine yüreği aşktan kavrulmuş derbeder bir halde geldiğinde salonda annesi Meryem Aladağ ile karşılaşmıştı. Hükümet kadın gibi karşında güçlüce dikilen kadının karşısında ilk defa güçsüzce durmuştu. Her zaman dik ve güçlü duran omuzları kalbindeki acı yüzünden çökmüştü. Halbuki bugün aşık olduğu kadına aşkını itiraf etmesi için cesaretlendiren, yüreklendiren kadının karşısında dimdik, güçlü, aşka kapılmış toy kalbiyle kıza itiraf etmeden önceki hali ne de farklıydı. Sabah büyük bir heyecan ile yaptığı kahvaltıyı bile o an ki heyecanıyla yapmasına annesi gülmüştü. Oğlu hayatında her şeyi elde etmiş biri olarak şimdi de aşkı tatmıştı ve aşkını itiraf edecekti bugün. Bu yüzden kızı yemeğe götürmeden önce bile saatlerce hazırlanan oğlunu yüreklendirmişti. Her şeyi elde ettiği gibi aşkını da elde edecekti. Fakat şimdiye karşısında dokunsa yıkılacak gibi duran oğlu ile sabah kızla yemeğe çıkacağı için deli gibi heyecanlanan oğlu arasında uçurumlar vardı.