Kucağındaki kızı hamamın çıkışına yöneldiğinde arkasından, "Amir," diye bağıran annesi Meryem Aladağ'ı duymazdan gelerek, kucağında tireyen kızla hamamdan çıkarken evin merdivenlerine doğru yöneldi. Kucağındaki kız hem korkudan hemde soğuktan titriyordu. Saçları ıslak olduğu için üşüyordu. Bu duruma getiren ailesine öfke duyarken hızla odaya girdi. Kızı yatağa bırakırken üstünü yatak örtüsüyle örttü.
Yatağa oturdu. örtüye sığınan kıza üzgünce bakarken yüzüne düşene saçlarını boynuna iteledi.
"Öyle çaresizim ki. Benim gücüm yetmiyor bu lanet kurallara.." Sesi bir fısıltıdan ibaretti. Fakat genç kız duymuştu. Titrediği için konuşmamıştı.
"Bu yaptığım şeyin ne kadar büyük olduğunu bir bilsen bana hak verirsin." Sıkıntıyla bir nefes verirken odaya Meryem Aladağ hışımla daldı. Genç kız onu görmenin korkusuyla örtüye sığınırken örtüyü boynuna kadar çekti. Zihninden bir türlü o görüntü gitmiyordu. Bedenini kontrol edişi, bacağını aralayarak mahremiyetini görmesi, dokunması... Gözleri dolarken bedenini kadından korumak istercesine geriye çekti. Fakat sadece üst gövdesini gelebilmişti. Bacak tarafı fazla hareket edemediği için birazcık gerilemişti.
"Başına ne kadar büyük bir bela açtığının farkında mısın!" Meryem Aladağ'ın sesi odada yankılanırken yatağa sindi genç kız. Şimdiye kadar bu kadına karşı cesareti vardı fakat bu akşam olanlarla cesareti öyle gitmişti ki geriye korkudan başka hiç bir şey bırakmamıştı. Meryem Aladağ'dan sadece korkuyordu. Amir Aladağ'dan korktuğundan daha fazla korkuyordu. Bugün oğlu için bu kadar ileri giden kadının yapacaklarının sınırının olmamasından korkmuştu.
"Bu yaptığın son damlayı taşırdı. Hamamdaki dahi herkes kızın bakire olmadığını bas bas söylüyor. Sırf kimse bakire olmadığını görmesin diye gelip aldığını söylüyor. Sen buraya gelmenle Aladağlar'ı karşına aldın. Sana gelmeyeceksin denildi ve sen geldin. Bilmeyecekler mi sanırsın? Namus bu namus! Buraya gelerek kızın bakire olmadığını göstertmiş oldun!"
Meryem Aladağ'dan çıkan her bir söz yüreğine korkuyu düşürürken mırıldanarak, korkuyla cevap verdi. "Sizin çağ dışı zihniyetiniz yüzünden bedenimi sergilemem ben. Bakirelik diye bir şey yok anlayın bunu!"
Meryem Aladağ kendisini fark etmiş gibi yanına hışımla ilerleyecek iken Amir Aladağ annesi Meryem Aladağ'ı tutmuştu. Genç kızın yanına ilerlemesin diye önünde engel olmuştu. Amir'in tutmasına rağmen genç kız korkuyla gerilemişti.
"Oğlumun başını yaktın. Sırf sana olan aşkı yüzünden aşireti karşısına aldı. Bakire ol ya da olma artık bakire olmadığın düşünülüyor. Veliahtın karısının bakire olmaması ne demek biliyor musun sen? Veliaht'a bir kızla bile olmasına izin vermeyen kuralları evleneceği kadın için de geçerlidir. O kural bugün çiğnendi. Senin başka biriyle olduğun bugün herkes tarafından sanılıyor." diye bağırdı Meryem Aladağ delirmiş gibi. Oğlu bile zabdetmekte zorlanıyordu tutarken.
"Yeter ana," diye bağıran oğlunu bile görmüyordu.
"Bir kez değil. Tam üç kez! Üçüncü de affı yok? Duydun mu yok? Ya oğlumun canını alacaklar ya da Hanbeylikten alacaklar. Yerine geçecek kişi oğlumu yaşatacak mı sanıyorsun sen! Geleneği, helesi böyle önemli bir geleneği çiğnediği için oğlumu öldürecekler." Feryat ediyordu resmen odanın içinde. Amir de onun neden feryat ettiğini çok iyi biliyordu.