Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmayı ve yürüyüş yapmayı seven Harry, evden çıkmak üzereyken eve girmek üzere olan Louis'yle karşılaşınca aralarında tuhaf bir bakışma geçti. Ta ki Harry, "Ben de biraz hava almak için çıkacaktım," diyene kadar sessizlikleri de sürmüştü.
Louis aralarındaki elektrik yüklü bulutların farkındaydı, fakat sözleriyle fırtına çıkarabilecek olmasına rağmen bunu umursamadan, "Emin misin sadece hava almaya çıkacağından?" diye sordu ona dik dik bakarak. "Şu an suçüstü yakalanmış olabilirsin de kaçmak üzereyken,"
Harry'nin kaşları sertçe çatıldı ve Louis'nin umursamadığı fırtınayı çıkartmaktan geri durmayarak, "Ne diyorsam o," dedi sertçe.
Louis birkaç saniye onun aşırı gergin olan ifadesine bakıktan sonra, "Dün olanlar yüzünden mi böylesin sen?" diye sordu açıkça, olanlara hiç sansür eklemeden.
"Olanlar? Pardon?" dedi alayla gülerek. İfadesinin birden ciddileşmesinin ardındansa, "Hah! ne olmuş da benim haberim yok? Şu an olmayanlar yüzünden bu noktadayız."
"Seni öpmediğim için mi kızdın bana?"
Louis, ikisini birden tehlikeli bir yakınlığa sokarak ona doğru adımladığında, karşılığı beklemediği kadar hızlı gerçekleşti ve tam dudaklarının üzeri, Harry'nin iki parmağı tarafından tokatlandı. Bu konuda zaten fazlasıyla öfkelenmişti, artık bir de onun açık sözlülüğünü çekemeyecekti. Louis şaşırdığını belli edercesine kaşlarını havalandırdığında, "Konuşma," dedi Harry öfkeyle. "Hele ki bu konuda yakınlık kurmaya çalışarak. Asla."
Louis elbette ki onun isteğini getirmek yerine, "İstifa ederdin," dedi söylemek istediği şeyi anlaması için salağa anlatır gibi. "Ve ben bunu göze alamazdım çünkü önceliğim kendim bile değilken, sonunda düzgün bir bakıcıya sahip olan bebeğimi düşünmek zorundaydım."
Harry duraksadı ve yaptığı şeyin farkına vardığı anda utançla kıpırdandı. Hangi aptal patronu onu öpmediği için patronuna trip atardı ki? Para avcıları? Siktir... Anında kendisini açıklama isteğiyle dolarak, "Lütfen beni yanlış anlama, seni paran için öpmek istemedim. Şimdi de paralarını alamadğım için böyle salakça davranmıyorum. Tek sebebim beklentiye girmiş olmamdı ve senin de... Senin de söylediklerinde ciddi olduğunu sanmıştım. Yani gururum incindi sadece, ama sorun yok-"
"Ne söylemiştim?"
Utana sıkıla, "İşte istifa etmeye kalkarsam beni bırakmayacağını falan," dedi solgun bir sesle. "Yani ben de tam olarak hatırlamıyorum işte, böyle bir şeyler. Zaten çok da önemli olmadığı içi unuttum gitti bile." Yalan, hem de çok büyük bir yalan. Lakin ellerinin üzerini tırnaklarıyla çizecek kadar gerginken, ona tüm yakınlaşma sahnelerini tekar tekrar düşünmekten uyuyamadığını, Tom (?) uyandığında da ona olanları anlatıp akıl danıştığını bilmesine hiç gerek yoktu.
İkisi de kapının eşiğinde; birisi içeride, diğeriyse dışarıda duruyorlardı. Louis dışarıdan içeriye doğru bir adım attığı anda Harry de sendelercesine geriye adımlamıştı. Fakat karşısındaki güzel bakıcıyı sadece adımlarıyla sıkıştıracak birisi olmadığından, sözcüklerini de kullanarak, "Gerçekten önemli değil mi?" dedi onu tamamen kapana ıstırmak istercesine. Ona her adımladığında Harry de geriye doğru adımlıyordu ve her ne kadar geriye doğru kaçarsa kaçsın, Louis tarafından çalışma odasının önüne kadar getirilmekten kaçınamadı.
Sırtı kapıya yaslandığı anda, Louis de kollarını çabucak onun kaburgalarının yanından kapıya yaslamış, Harry'yi olduğu yerde iyice sıkıştırmıştı. Hızlanan soluklarından heyecanlandığını anlasa da, onu soluklarını kesecek kadar şaşkınlığa boğmak istediğinden ötürü, yüzünü yüzüne doğru yaklaştırdı ve yüzüne düşen buklelere doğru üfledi. Bukleleri havalanarak geri giden Harry, alnından başlayıp tüm suratını yalayan nefesle hem nefesini tutmuş, hem de gözlerini sıkıca yummuştu. İşte bu, bu tam olarak Louis'nin istediği tepkiydi. Güzel suratı hem gergin, hem de teslim olmuş bir haldeyken, Lois bu iki yoldan istediğine sapabilirdi çünkü bu yüzdeki tüm yolları o yaratmıştı.
Ya da hiçbirini tercih etmez, Harry'yi aklındaki ihtimallerle baş başa bırakarak kendisini sürekli düşünmesini, unutmamasını sağlayabilirdi.
Nereden bakılırsa bakılsın Louis William Tomlinson, açtığı yolları tekar kapatıp yakacak bir Tanrı gibi davranırdı ve şimdi de öyle yapacaktı.
Sağ elinin başparmağıyla onun dudaklarını okşadığında daha da yumulan gözlerin sahibi, artık nefessiz kalmış halde ondan gelecek atakları bekliyordu; gard almadan, savunmasızca. Üzerinden tekrar kalemle geçmiş gibi ifadesi yoğunlaşan Harry'ye, "Şu an istifa etmeyi düşünüyor musun?" diye sordu.
"Evet," dedi Harry de inadından ödün vermeyerek kesikçe nefeslerini bırakırken.
Louis başparmağıyla dokunduğu dudakların kapısını biraz daha zorlayarak, "Dürüst davran," dedi alt dudağına uyguladığı baskı sayesinde Harry'nin ağzının içine doğru giren dudağına bakarak kısıkça. "Şu an vereceğin istifayı mı düşünüyorsun, yoksa verdiklerin karşısında benden neler alabileceğini mi hesaplıyorsun?" Harry gözlerini araladığındaysa ürkütücü bir şekilde gülümseyerek, "İstediğin her şeye sahibim, Harry," demişti ses tonunu oldukça etkileyici bir hale sokup da.
Louis başparmağını tamamen onun ağzına doğru ittiğinde, hiç karşı koymadan ağzına sokulan parmağı kabullenmişti. Çünkü vücutlarının birbirine olan uyumu o kadar fazlaydı ki, Louis kendi zihinindeki bir düşünce tohumunu bile Harry'nin zihnine ekse, o tohum Harry'nin aklında filizlenebilirdi yerini hiç yadırgamadan. Ve bu, tenleri için de geçerliydi. Harry, ağzına sokulan parmağı ağır bir şekilde emdikten sonra, artık ne yaparsa yapsın eskisi gibi olamayacaklarını biliyordu. Çünkü onunla bir kez olsun bu tür bir yakınlaşma sağlamak, kendisinin de durmadan isteyeceği türden bir şeydi.
Arkasındaki kapının kulbuna uzanarak indirmesi, ardından kendisiyle birlikte Louis'yi de içeri çekmesi, ikisini de şaşırtmamıştı. Bir araya geldiklerine çatırdayan elektriğe karşı geldikleri vakit kavga eden ikili, şu an o elektriğe boyun eğmiş vaziyetteydiler. Louis'nin de aklında onunla bu kadar yakınlaşacağı yoktu aslında, sadece Harry'nin rüzgarında kendisini akışa bırakmış halde onunla birlikte süzülüyordu.
Odasındaki her zaman dağınık olan masanın üzerini, Harry'yi serbest bıraktıktan sonra koluyla etrafa dağıttı ve sonra arkasındaki Harry'yi belinden tuttuğu gibi kaldırıp, masanın üzerine oturttu. Bu masada ya tasarım yapardı, ya da kendi elleriyle elmasları tasarımlarına işlerdi. Ve şu an bu masada, Harry'yi kendisine işleyecekti.
✨️
bölüm kısa diyeni şişe geçirip ızgara yapıyomuşum.
yorumlar ve oylar beni mutlu ederse sonraki bölümde smut olur ;>
Oy sınırı 100.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐅𝐚𝐭𝐡𝐞𝐫//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧
Fanfiction"Ona bakıcı değil, baba olmanı istiyorum." #1-larry 15.02.2024