14

646 79 43
                                    

Harry'ye göre sakin bir yaşam, tam da ona göre bir şeydi. Dinginlikler içerisinde kendisini bulup, hayata ağırca karışmaya bayılıyordu. Yirmi üçüne kadar bazı zorluklar yaşamış olan birisi olarak, kendinde bu hakkı bulması kadar normal bir şey daha yoktu. Ailesinden bir müddet sonra ayrılmış, bazen sokaklarda bile yatmak zorunda kalmıştı.

Sürekli ev ve iş değiştiren göçebe gibi devam eden hayatında, tutnacak bir dal olarak gördüğü bebek bakıcılığı işini üstlendiğinde daha yirmi yaşına henüz girmişti. İlk baktığı bebek komuşunun bebeğiydi ve günlük birkaç yüz dolara ancak çalışıyordu. Tabii ki bu işin de devamlılığı olmadığı için başka bebeklere de oldukça uygun fiyata bakmak zorunda kalmıştı.

Ta ki oldukça zengin bir aile bulana dek ve onları referans alana dek.

Sonrasında hayatını bir şekilde toparlamış sayılırdı. Arada sırada bakımevinde ziyaret ettiği annesini hala affetmeye çalışarak yaşadığı bu hayatta, ansızın karşısına çıkan Louis adında bir adam hayatını alt-üst etmiş sayılırdı. Verdiği iyi maaş, çalışanlarını da oldukça tolere etmesi epey akıl karıştırıcıydı.

Onun gibi bir patronu bırak, böyle tuhaf bir adamı ilk kez tanıdığına yemin edebilirdi. Daha ilk günden onun bu tuhaflığıyla kendisini esir alınmış gibi hissetmişti, bu sebeple onunla çalışmak istemediğini söylese, kesinlikle yalan olmazdı. Hala onunla çalıştığı için esnek bir işte olmasına rağmen esir alınmış gibi hissediyordu. Yine de şimdi bebek mağazalarını bebek arabasındaki sevimli yaratıkla ve patronuyla gezerken epey heyecanlıydı.

Louis de halinden memnun gibi gözüküyordu. Kucağına yığılmış olan bebek kıyfatlerine rağmen. Harry hemen hemen gördüğü her şeyi satın almak konusunda çok fazla istekliydi çünkü gördüğü her şey o kadar sevimliydi ki!

"Buradan çıkabilirsek bizim için de alış-veriş yapacağız," dedi Louis beraber yürüdüğü genç adama. Her gördüğü bebek kıyafetine gözleri parlayarak baktığı için yeterince sevimli olduğundan onu buradaki kabinlere çekip bir güzel öpmek istiyordu. Fakat bunu yapamazdı, burası doyumsuz ruhunun daha da doyumsuzluşacağı bir yerdi çünkü.

"Pardon?" dedi Harry ne dediğini duymamış gibi bir şaşkınlıkla.

"Senin için ve kendim için de bir şeyler almak istiyorum," dedi Louis de rahat bir tavırla. "Bu bir sorun mu?"

"Elbette sorun, siz çalışanlarınızın kıyafetlerini de mi ödersiniz?"

Louis durduğu anda Harry de durdu ve birbirlerine sonsuzmuş gibi süren ciddiyetle bakmaya başladılar. Louis konuşana dek.

"Kaç kere söylemem gerekiyor senin benim için sadece sıradan bir çalışan olmadığını?"

Harry kendisine, bunu ilk kez duymuş gibi bir şaşkınlıkla bakarken, "İstersen biz şimdi neyiz diye de sor," dedi Louis sert bir alayla.

Harry ciddiyetle bunu düşünmeye başlamasıyla Louis'nin sırıtması bir oldu. Ciddi ciddi bunu düşünen genç oğlanı kolunun altına çekerek yürümeye zorladığında, kendilerini çeken bir kadını görmüştü.

Kaşları çatıldığı anda kadın arkasını dönüp hiçbir şey yapmamışcasına mağazanın içinde kaybolduğundaysa, "Hadi buradan çıkalım," demişti Louis yanındaki kaskatı kesilmiş genç adama. Harry hala bu temasın etkisindeyken, "Ne?" diye fısıldadı. Gerçekten hiçbir şey duymamıştı. "Ayrıca benimle böyle temas kurmayı bırak."

"Tamam," dedi Louis anında onu serbest bırakarak. Ama çok geçti, onun burada olduğunu fark edenler çoktan Harry'yle fotoğraflarını çekmişti. "Şimdi hızlıca kasaya gidelim."

𝐅𝐚𝐭𝐡𝐞𝐫//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin