13

470 78 89
                                    

Daha fazla beklemeyin diye çerezlik geçiş bölümünü salıyorum <3


****






Harry oradan kalktıktan sonra direkt olarak bebeğin odasına gitmiş, bebeği de aldıktan sonra daha önce hiç girmemiş olduğu odaya doğru adımlamaya başlamıştı. Bunu yaparken ekstra dikkatliydi çünkü hiçbir şekilde bebek uyansın istemiyordu. Neyse ki korktuğu başına gelmeden onun odasının kapısında bitebilmişti.

Kısık bir sesle, "Louis," diye seslendi içeriye doğru. "Kapıyı açar mısın?"

Kapı çok geçmeden açıldığında, kendisini gülümsemek için zorlamıştı. Bunu yaptığına inanamıyordu, resmen patronuyla uyuyacaktı...

"Daha ne kadar bekleyeceksin, güzelim?"

Louis'nin kısık sesiyle sorduğu soru kendisine gelmesini sağladı ve mis gibi kokan odaya girdi. Karanlıktan ötürü neyin nerede olduğunu pek göremiyordu ama hemen karşıdaki yatağı görmesiyle oraya doğru hareketlenmişti. Kucağındaki bebekle birlikte yatağa vardıktan sonra bebeği yatağın tam ortasına bırakarak geri çekildi.

"Pijamalarımı giymeliyim," demişti gözleri bebeğin üzerindeyken. "Hemen geleceğim."

"Gecikirsen güzel dudaklarınla ödersin."

Onunla hala bu şekilde konuşmaya alışamadığından ötürü başta donup kaldıysa da, "Lütfen böyle konuşma," demişti utanç içerisinde.

Louis ona arkasından yaklaşarak belini koluyla sardığında, aynı zamanda da ensesinde Louis'nin dudaklarını hissetmişti. Yakıcı bir öpücüğü onun ensesine emanet ettikten sonra, "Ben söyleyeceğimi söyledim," demişti. "Gecikeyim deme."

Yavaşça geri çekildiğinde, Harry tuttuğunu bile fark etmediği nefesini yavaşça dudakları arasından özgür bıraktı. Ona doğru dönüp baktıktan sonraysa hemen odadan çıkmıştı. Yanaklarının yandığını hissedebiliyordu. Böyle şeylere hiçbir zaman alışkın olmamıştı. Yirmi üç yıllık hayatında taş çatlasa beş kere falan birileriyle randevuya çıkmıştı, onda da her zaman mesafeli davranmıştı. Şimdi Louis çıkagelmiş, tüm sınırlarını alt-üst etmişti.

Odasına girdiği anda elleriyle suratını yelledi serinlemek için. Hava zaten sıcaktı, bir de Louis yakıcı şeyler söyleyip, yapıp duruyordu. Ensesinde hala onun dudaklarını hissedebiliyormuş gibi banyoya girdiğinde yüzünü yıkamaya başladı. Suyu yüzüne her çarpışında biraz daha rahatlarken, bir kez daha ne yaptığını fark etti. Patronuyla yatmak için ona söz vermişti. Hem de yanlarına bebeği de alarak.

Bu konuda çok çekingen olsa bile banyodaki esanslarından birisini eline alırken sadece aklında güzel kokmak vardı. Louis için. Hafif bir kokusu olan esansı boynuna ve kulak arkasına sürdükten sonra saçlarını taradı, ardından yüzünü kurulayıp odaya geri döndü. Üzerine gri, dizlerinin çok üzerinde biten penye bir şort, onun da üzerine beyaz sporcu atleti giyerek odadan ayrıldığında, hala ben ne yapıyorum dercesine kendini sorgulamaya devam ediyordu.

Hem onun için hazırlanmıştı, hem de gitmekten ölesiye korkuyordu.

Minik adımlarla çok geçmeden odaya vardığında açık kapıdan içeriye süzüldü. Louis tam o sırada üzerini çıkarttığı için yanlış bir zamanda geldiğini düşünüp gözlerini hızlıca yumdu. Dışarıdan içeriye vuran havuzun ışıkları sayesinde yien onun bronz gibi parlayan tenini görebilmişti.

"Geldin demek," dedi Louis üzerinden çıkarttığı tişörtü yere öylece bırakarak.

"Ben çıkayım istersen, sen rahatça giyin."

𝐅𝐚𝐭𝐡𝐞𝐫//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin