iki

5.1K 619 1K
                                    

Gördüğüm şeyle duraksadım. Ben duraksayınca Jisung'da durmuştu.

"Felix noldu...?" Kafasını benim baktığım yere çevirince gözlerini devirdi.

"Felix mal mısın? Zaten hep formayla görüyorsun şimdi mi nutkun tutuldu?"

Jisung bana daha fazla dayanamayıp zaten önünde olduğumuz lavabonun içine girdi. Ben ise hâlâ Hyunjin'i izliyordum.

Hyunjin karşıdaki kolona dayanmış tek eliyle telefonla uğraşırken üzerinde basketbol forması vardı. Maç öğleden sonraydı. Büyük ihtimal antrenman yapacaklardı. Fakat benim -Jisung'un da dediği gibi- nutkum tutulmuştu. Neden bilmiyorum ama kalmıştım işte öyle.

Hyunjin üzerindeki bakışlarımı hissetmiş olacak ki kafasını bana çevirdi. Ne yapacağımı bilemediğim için el salladım. TANRIM FELIX HANGİ BOKU YİYORSUN YİNE!!

Ama Hyunjin anlamadığım bir şekilde bana ters bir hamle yapmadı. Yanıma geldi. Ben ise çivi gibi olduğum yerde duruyordum. Gerçekten, kimsenin yüzüne bakmayan Hyunjin'miydi bu??

"Günaydın." Deyip gülümsedi.

"G-günaydın..." BİR KERE MARINETTE'E DÖNÜŞMESEN OLMUYOR DEĞİL Mİ??

"Çok erken değil mi? Bu saatte ne işin var burada."

"Şey arkadaşlarımla buluşmak için erken geldimde."

"Hm anladım. Bu arada ben Hyunjin, Hwang Hyunjin." Hyunjin bana elini uzattığında, elimin titremesini siktir edip onun elini tuttum.

"Bende Lee Felix."

"Memnun oldum Felix. Öğleden sonraki maçta seni görmek isterim."

"Tabii geleceğim."

"Peki o halde maçta görüşürüz. Bizim takım beni bekliyor." Deyip arkasındaki spor salonunu gösterdi. Bende hızla kafamı sallayınca hızlı adımlarla yanımdan ayrıldı. Ben -artık çivi demelisiniz bence- hâlâ olduğum yerde dikiliyordum.

1 yıldır platoniği olduğum Hwang Hyunjin, benimle tanışıp elime dokunmuştu. HATTA MAÇTA GÖRÜŞÜRÜZ DEMİŞTİ!!!

Ah Tanrım... Kendine gel Felix.

"Felix kusura bakma ama gerizekalı mısın? Ortalıkta Hyunjin bile yok niye olduğun yerde dikiliyorsun?" Jisung ellerini üzerine silerken konuşmuştu.

Ben ise onu boğacakmışcasına boynuna sarılıp zıplamaya başlamıştım.

"HYUNJIN BENİM YANIMA GELİP BENİMLE TANIŞTI!! İNANABİLİYOR MUSUN??? ELİMİ TUTTU VE MAÇTA GÖRÜŞÜRÜZ DEDİİ!!! AĞAĞĞ!!"

Jisung beni kendinden uzaklaştırdıktan sonra ters ters bakmaya başladı.

"Ne..." Diye sızlandım.

"Felix aptal mısın? Hiç kusura bakma ama senin bu triplerini ben çekemem git Jeongin'inin yanına yallah!!" Eliyle sanki koyunmuşum gibi beni ittiriyordu.

"Ama Jisung yalan söylemiyorum gerçekten geldi!!"

"Tamam... O zaman maçta yanına gideceksin."

"Tamam giderim. Sen bana inanmamaya devam et. Ukala sincap."

Tekrar kantine doğru yürümeye başladım. Jisung ise arkamdan bana söylene söylene geliyordu. Eminimki anamdan girip babamdan çıkıyordur...

İlk dersin başlamasına daha yarım saat vardı ve kahvaltı etmek içinde baya zamanım vardı.

Masaya geri döndüğümde oturduğum yerde bir tost vardı. Jeongin'e "Bu ne?" Dermişcesine bakıp cevap bekledim. O ise meyve suyundan bir yudum alıp konuşmaya başladı.

"Kahvaltı etmedik ya ondan aldım hyung."

"Ha anladım sağ ol." Gülümseyip yerime yerleşip tostumu yemeye başladım. Gözüm bir yerde takılı kaldı.

Bir tane kolonun yanında Jisung ve Minho konuşuyorlardı. Jisung Minho'dan hoşlanıyor ama ona açılamıyor çünkü Minho'nun, onu arkadaş veya kardeş -ne diye tanımlarsanız- olarak gördüğünü düşünüyor. Ama bence Minho'da Jisung'a boş değil.

"Keretaya bakın kerataya. Bizim yanımızda bize abilik taslıyor Minho'cuğunun yanında kedi oluyor." Changbin'de benim gördüğüm şeyi görmüş olacak ki onlardan bahsediyordu. Jeongin'de Changbin'in dediğinden sonra Minsung ikilisinin olduğu yere bakıp gülümseyerek bize döndü.

"Bence çok tatlılar. Umarım Jisung aşkının karşılığını alır."

"Umarım." Deyip iç çektim. NE VAR Kİ HYUNJIN'LE BÖYLE OLAMIYORUZ??

Ama olsun... Bu gün ufacıkta olsa bir adım attık. Yani... Değil mi?

Jisung bir kaç dakika sonra yanımıza geri geldi.

"Ne konuştunuz lan bu kad-" sikik zil tamda zamanını bulmuşcasına çalınca gözlerimi devirip tekrar Jisung'a döndüm. O ise dil çıkarıyordu.

Hep beraber masadan toparlanıp merdivenlere doğru sohbet ederek yürümeye başladık. Sınıfımın olduğu kata çıktığımda Hyunjin biriyle sohbet ediyordu. Demek ki ya antrenman yapmadılar ya da erken bitti. Hiç anlamam böyle şeylerden. Ama beni farkedince direkt bana bakmaya başlamıştı. Karşısındakini bile dinlemiyordu.

Kalbim göğüs kafesimden fırlayacakmışcasına atarken ona bakmamaya çalışarak hızla sınıfıma girdim ve yerime oturdum. Utançtan kollarımı masaya koyup kafamı kollarımın içine gömdüm.

Bu gün cidden tuhaf şeyler oluyor... 1 yıldır yüzüme bile bakmayan Hyunjin, bu gün sadece bana bakıyordu...

---

Selam yb attim yehu

Bu bolum hic icime sinmedi 😓😓

Arkadaslar hizli gelistirmek istiyorum cunku aklimda cok guzel fikirler var o yuzden fazla uzamasini istemedimm

Ama umarim ki sıkılmamıssınızdırrr

Diger bolumde goruselim 💌

- Oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin lutfen <3 -

ponpon kızlar, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin