on dokuz

2.2K 318 2.1K
                                    

Sinir: 60 oy!!

Kurban bayramı gününden 1 gün önce

"Bebeğim hazırsın değil mi?"

"Hazırım, hazırım hadi çıkalım."

Jisung'un bir kaç ay önce söylediği kurban bayramı şeyi için Jisunglara gideceketik oradan da hep beraber köye gidecektik.

Chan, 18 yaşına girir girmez ilk yaptığı iş ehliyet almak olmuştu ve almıştı da bu yüzden o arabayı kullanacaktı.

Hyunjin ile beraber caddede yürümeye başladık. Öyle çok bir eşya almadık birer çanta hazırlamıştık sadece. Zaten en fazla 1 hafta kalıp, geri gelecektik.

Jisung'un evi bizim evimize çok uzak değildi o yüzden 10 dakika kadar yürüyüp onun evinin önüne gelmiştik.

Apartmanın giriş kısmında duruyorduk. Cebimden telefonumu çıkardım ve Jisung'u aradım.

"Alo, Lix?"

"Jisung, biz aşağıdayız gelin hadi."

"Gelseydiniz ya."

"Yok boşu boşuna yorulmayalım inin hadi."

"Geliyoruz~"

Jisung'tan onayı alınca telefonu kapattım ve tekrar cebime koydum. Hyunjin ise bahçe kapısına yaslanmış telefonuyla ilgileniyordu. Yanına gittim ve bende onun gibi yaslanıp elindeki telefona bakmaya başladım.

Yaklaşık 15 dakika sonra diğerleri gelmişti.

"Hyun geliyorlar."

"Hı?" Şapşal telefona fazla dalmış. Gülümsedim ve diğerlerine döndüm.

"Selam."

"Merhaba."

"Chan sendeyiz değil mi?"

"Bendeyiz, bendeyiz. Gelin hadi, durmayalım burada daha fazla." Hepimiz Chan'ı onaylayıp bagaja çantalarımızı koymuştuk. Fakat Jeongin bavul getirmişti.

"Jeongin, niye bavul getirdin?" Diye sordum elindeki telefona bakan Jeongin'e.

"Ee? Napayım hyung? Ben sizin gibi bir çantayla idare edemem." Deyip yüzünü buruşturdu. Kıkırtı bıraktım ve çantamı Jeongin'in bavulunun yanına koyup geri çekişmiştim. Chan'da ben geri çekilince bagajı kapatmıştı.

"Nasıl sığacağız?" Diye sordu Seungmin.

"Imm..."

---

Şu an hepimiz arabada, sevgililerimizin kucaklarında oturuyorduk.

Ben, Hyunjin'in kucağına rahatça oturmuştum. Benim için sıkıntı yoktu. Jeongin'de, Seungmin'in kucağına oturmuştu. Jisung'ta, Minho'nun. Changbin ve Chan'da en önde oturuyorlardı.

Ha bu arada Jisung ve Minho sevgiliydi yani o mesajlaşma sonrası olmuştu her şey.

"Jisung, konumu göstersene."

"Tabi." Deyip biraz telefonunu kurcaladı ve Chan'a verdi, Jisung.

"Lixie?"

"Hm?" Hyunjin konuşunca omzumun üstünden ona baktım.

"Bana doğru dönsene."

"Aşkım oturdum ya, nasıl döneyim?"

"Chan hyung, koltuğu az ileri al."

"Neden?"

"Al işte uzatma." Demişti Hyunjin. Chan'da onun dediğine gülüp koltuğu ileri almıştı.

"Şimdi dönebilirsin, değil mi?" Mecbur.

Bacaklarımı önüme aldım ve Hyunjin'e doğru döndüm sonra da bacaklarımı onun bacaklarının üzerinden sarkıttım.

"Müzik dinleyelim mi?"

"Olur." Dedim ve gülümsedim. Cebindeki telefonu çıkarıp kablosuz kulaklıkta çıkarmıştı.

"Ne dinlemek istersin?"

"Hyunjin?"

"Efendim güzelim?"

"Bizim şarkımız olsun mu?"

"Olsun da ne olsun?" Bir süre düşünüyormuş gibi pencereden dışarı bakmıştım.

"Buldum!"

"Neymiş?" Deyip bacaklarımdaki elleri ile beni hafif kaldırıp kendisine yaklaştırdı.

"Hani balo gecesi seninle okulun önünde buluşmuştuk ya hatta öpüşmüştük,"

"Evet?"

"O zaman, yani... Biz birbirimizi öperken arkadan Compass çalıyordu. O yüzden Compass olsun mu?" Bu dediğime gözleri kısılasıya kadar gülümsemişti.

Gülünce o kadar güzel oluyordu ki... Kendimi tutamadım ve dudağına küçük bir öpücük bıraktım.

"Hey, hey, hey! Aile var, aile!" Diye bağırmıştı Jisung. Gözlerimi devirdim ve kulaklığın birini kendi kulağıma taktım. Hyunjin'de kulaklığını taktı ve şarkıyı açtı.

Kollarımı onun boynuna doladım ve gözlerinin en derinine bakmaya başladım. O da aynı şekilde bana bakıyordu. Konuşmuyorduk, sessizdik. Ama gözlerimiz, ağızlarımızdan daha iyi konuşuyordu.

Bu da bizim aramızdaki herhangi bir şey. İkimizde, birbirimizin gözlerine öylece baktık, sıkılmadan.

Fakat bir süre sonra uykum geldi ve kollarımı kaldırarak esnedim. Hyunjin kıkırdadı ve elinin birini belimden çekip saçlarıma götürdü ve önümdeki saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Uyu, hadi." Dedi. Ondan da onayı alınca ellerimi tekrar boynuna sardım ve başımı omzuna yasladım.

Bir kaç dakika sonra hâlâ öyle oturduğum yerden Chan'a soru sordum.

"Hyung, ne kadar kaldı?"

"Bi yarım saat kadar."

"Hııı." Diye mırıldandım ve kapanmak üzere olan gözlerimi kapattım.

---

"Geldiiikk!!" Jisung'un bağırmasıyla gözlerimi açtım ve etrafa safsaf bakınmaya başladım. Hyunjin ise bu hâlime gülüp burnuma öpücük kondurmuştu. Bende yüzümü ekşittim.

Herkes teker teker arabadan iniyordu. Hyunjin ise kalçalarımdan tutup destek almış ve kapıyı açmıştı. Kucağında olduğum için birlikte inmiştik. Arabadan inince beni yere bıraktı.

Gözlerimi ovaladım ve etrafa bakmaya devam ettim. Önüme döndüğümde 2 katlı bir ev vardı. Evden çıkan bir kadın koşarak bize doğru geliyordu.

"Oyyy yavruumm!!"

---

PUAHZGSHXHSBZJ


- Oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin lutfen <3 -

ponpon kızlar, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin