Hyunjin ile birlikte soyunma odasından çıkarken diyeceği veya yapacağı şeyi çok merak ediyorum. Daha yeni tanıdığı birine ne diyebilir ki?
"Felix önceli-"
"HWANG HYUNJIN!! SAHAYA GEL!!" Aptal beden hocasının dediğini duyunca Hyunjin ile ikimiz gözlerimizi devirdik.
"Çok çok çok üzgünüm Felix. Maç başlayacak. Şu beden hocası düzgün zamanı bulsa ölür zaten." Bu dediğine gülüp omzunu patpatladım. Bu gün Lee Felix'e bir cesaretler gelmişşş!
"Sorun değil Hyunjin. Hadi sahaya gidelim." Beni kafasıyla onaylayınca birazcık yürüdükten sonra o takımının yanına bende tribünlere doğru gittim. Yerime geri oturunca Jisung beni sarsmaya başladı.
"FELIX! FELIX! FELIX! FE-"
"FELIX KADAR BAŞINA TAŞ DÜŞSÜN!!" Deyip Jisung'u kendimden uzaklaştırdım.
"Eveett. Maç başlıyor. Takımlar yerlerini aldı. 3 2 1!!" Bu dediğinden sonra bir tane düdük sesi geldi. Kafamı beden hocasına doğru çevirince -beden hocasına gram bakmadım bu arada- gözüm direkt Hyunjin'e gitti. Bana bakıyordu. Ellerimi yumruk yapıp kaldırdım ve "Fighting!!" Dedim. Tabii bunu sesli söylemiyorum. Sadece ağzımı okuduysa anlayabilir.
"Ne yaptınız soyunma odasında??" Jisung'un sorusuyla, gülümsemem gitmiş ve gözlerimi devirmiştim.
"Sus Jisung." Deyip geri Hyunjinlere döndüm.
"Ama Feli-"
"Sus dedim." Deyip elimle ağzını kapadım. Ve pür dikkat maçı -Hyunjin'i- izlemeye başladım.
---
Evet maç bitmişti ve herkes yavaş yavaş tribünlerden iniyorlardı. Maçı Hyunjinler kazanmıştı ve çok mutlu olmuştum. Hatta Jeongin'e bile sarılmıştım.
Sıra bize geldiğinde nihayet inebilmiştik. Yavaş yavaş spor salonundan çıkarken arkamdan bir kolun bana dokunmasıyla arkama döndüm.
"Selam Felix." Evet sizinde tahmin ettiğiniz üzere o kişi geldi, Hyunjin.
"Merhaba Hyunjin."
"Kantine beraber gidelim mi?" Aslında kantine gitmeyecektim ama yıldızım isterse giderim tabii ki.
"Olur." Beraber spor salonundan çıktık. Aslında biraz sakin davranıyordum. Neden bilmiyorum ama şu an farklı Felix olsaydım; okulun anasını ağlatırdım. Neden sakin olduğumu bilmiyorum bu arada. Ama sakin olmam işime geldi. Yoksa diğer taraflı Felix açık modda olsaydı eminim ki Hyunjin dört nala koşarak kaçardı.
Birlikte kantine sohbet ederek girdik . Onu tebrik edip, ne kadar başarılı olduklarını ve çok iyi oynadığını söyledim, o da çok teşekkür etti. Biz kantine girince biraz fısıldaşma sesleri geliyordu. Aslında rahatsız olmadım değil.
Hyunjin'le birlikte sıraya doğru gitmeye başladık. O önde ben arkada.
"Ooo ponpon kızı Felix'imiz de bahşetmişler burayaa!!" Minjun...
Hyunjin durunca bende durdum. Sıranın yanındaki masa da Minjun ve bir kaç kişi oturuyordu. Hyunjin biraz onlara yaklaşıp öpmek istediğim o dolgun dudaklarını oynattı.
"Laflarına dikkat et Minjun."
"Etmezsem ne olur?" Minjun bunu alayla söyleyip ayağa kalkmıştı.
"Uzatma."
"Uzatırım. Kaşar gibi uzatırım Hyunjin Bey. Kim bu? Yeni kedin mi? Yoksa ponpon kızı mı? Oyy çok tatlış." Bu dedikleri biraz yüzümün solmasına sebep olmuştu. Hyunjin arkasına dönüp bana bakınca kafamı yerden kaldırdım ama yüzümde en ufak bir duygu kırıntısı olduğunu sanmıyorum.
Benim kafamı kaldırdığını gören Minjun, tekrar aptal aptal dudağını büzüp konuşmaya başlamıştı.
"Kedin çok tatlı Hyunj-" Ve bam.
Hyunjin yumruğunu Minjun'un yüzüne indirince ağzım bir karış açıldı ve bir adım daha atarak Hyunjin'e daha da yakınlaşıp kolunu tuttum. O an anladım ne kadar sinirlendiğini.
"Hyunjin gel lütfen gidelim." Onu kolundan tutup sürüklemeye çalışıyordum ama o ise Minjun'a sanki onu öldürecekmiş bakışları atıyordu.
"Hyunjin hadi!!" Ben biraz sesimi yükseltince Hyunjin, masanın üzerine sırt üstü düşmüş Minjun'un ayağına bir tekme atıp elimden tutarak beni sürükledi.
AH TANRIM CİDDEN ELİMİ TUTUYOR!!!
Felix'in yeni modu açıldı. Kahretsin.
Bahçeye çıktığımızda bir tane banka geçip oturduk. Hyunjin saçını düzeltmek için elini çekti. Keşke çekmeseydide elimiz öyle kalsaydı diye geçirdim içimden.
"Felix birdaha Minjun sana bir şey derse veya yaparsa gel ilk bana söyle."
"Ama-"
"Aması yok Felix o aptalın sana ne dediklerini duydun, duydum. Artık ben senin arkadaşınım o yüzden bana söyleyebilirsin."
Gözlerim şaşkınca açılırken sadece kafamı sallamıştım. Bu durumda başka ne yapabilirdim ki?
Aklıma gelen şeyle kızarmaya başladım. Ponpon Kızlar'ın arasında oluşum ve bunu Hyunjin'in görmesi...
Hyunjin sanki içimi okumuş gibi konuşmaya başladı.
"Utanmana gerek yok. Çok güzeldin." TANRIM ŞU AN RÜYADA MIYIM???
"Ne...?"
"Ayy..." Diye sessizce söylendi kendi kendi kendine.
"Ama çok utandım. Herkes benimle alay etmiştir kesin." Deyip alaylı bir gülüş bıraktım ortaya.
"Nereden çıkardın bunu?" Tek kaşını kaldırıp bana bakmaya başlamıştı.
"Az önce... Minjun'u gördün." Deyip başımı eğdim. O da kafasını eğip yüzümüzü hizaladı.
"Hadi ama Felix. O iş bende demiştim. Üzülme." Kafamı yavaşça kaldırdım ve gülümsedim.
Zaten daha sonra ağzına sıçtığımın zili çaldı. Kırk yılın başı Hyunjin ile konuşuyorum hemen çal değil mi?
"Gel sınıfa çıkalım."
"Tamam." Deyip onun yanında yerimi aldım. Sınıflarımız aynı katta olduğu için sohbet ederek sınıfımıza çıktık.
---
Selaaam
Arkadaslar diger bolumlerde Hyunjin'in neden boyle oldugunu anlayacaksiniz o yuzden cok sey etmeyinn
Aklima geleni yazdim kotu olduysa kusuruma bakmayin!!
Diger bolumde goruselim 💌
- Oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin lutfen <3 -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ponpon kızlar, hyunlix
FanfictionLee Felix, okulun basketbol takımındaki herkesin göz bebeği olan Hwang Hyunjin'e bakayım derken yanlışlıkla kendini Ponpon Kızlar ekibinde bulur. - seungin, 2chan, minsung. - tamamlandı. by, samslixie.